Devlet Politikası, Uluslararası Hukuk, Uluslararası İşletmecilik Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi, Türkiye A-B İlişkileri, Bölgesel Entegrasyon Teorileri, Güncel Uluslararası Sorunlar, tez ödevleri, iktisat bölümü tez konuları, iktisat tez, bitirme tezi, “bitirme tezi, bitirme tezi, bitirme projesi, bitirme projesi, fınans yatırım, finansal analiz eğitimi, finansal analiz ders notları, İşletme, İktisat,
Gelişmekte olan ülkelerin en büyük güvencesi gençlerdir. Gelişmiş ülkelerde yaşlı nüfusun çok olmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerde genç nüfus yoğunluktadır. Gelişmiş yada kalkınmış ülkelerde ulusal gelir ve hayat şartlarının yüksek oluşu yaşam düzeyini etkilemekte ve bunun doğal sonucu olarak da insanlar her türlü gereksinimlerinin karşılandığı düzenli bir ortamda yaşama şansına kavuştuklarından uzun ömürlü olmaktadırlar. Gelişmekte olan ülkelerin insanları ise çeşitli sorunlarla yüzyüze gelmekte ve bu durum, bu ortamda yaşayan insanların çabuk yıpranmalarına, erken yaşta ölmelerine neden olmaktadır. Erken ölümler ve aşırı nüfus artışı, gelişmekte olan ülkelerde genç nüfusun artma sebebidir. (GÖKÇE, 1984, s.1)
Sınırlı kaynaklarla gelişmek zorunda olan ve hızlı bir kalkınma süreci içerisine girmek isteyen ülkelerin genç nüfusunun aktif, dinamik ve sürükleyici gücü gelecek için büyük bir değer taşımaktadır. Bu güçten en iyi şekilde faydalanabilmek için ruh ve beden sağlığı yerinde sorunları az bir nesil yetiştirmek gerekmektedir. Çünkü gençlik nitelikleri gereği çevresinden en çok etkilenen ve toplumsal sorunların en çok yansıdığı kesimdir. Gencin özdeşleşme, özerklik ve sorumluluk duygularını geliştirme özlemi ve çabası sonucu ortaya çıkan sorunlarına, toplumsal yapı özelliklerinden, ekonomik ve siyasal sistemden kaynaklanan sorunlarda ilave olduğunda gencin huzursuzluğu zaman zaman daha da artmakta ve problemleri çoğalmaktadır. (ÜNVER, 1986, s.2)
Ülkemiz gelişmekte olan ve nüfusu süratle gelişen bir ülkedir. 1985 nüfus sayımına göre genç nüfusun genel nüfusa oranı %86’dır. (T.İ.Y., 1987, s.10) Ancak ülkemizde hızla yaşanan değişme ve gelişme olgusunun olumlu bir biçimde yönlendirilmediği gözlenmektedir. Teknolojik gelişmeyi kabul ediş, benimseyiş ve uygulayış yanında; gelenek, görenek, alışkanlık ve tutumlardaki değişmeler çok daha zor ve yavaş olmaktadır.