Reel İş Çevrim Kuramı

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 

ÇUKUROVA ÜNVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ
KTSAT ANABLM DALI
REEL S ÇEVRM KURAMI
Ali ACARAVCI
DOKTORA TEZ
ADANA / 2006
ÇUKUROVA ÜNVERSTES
SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ
KTSAT ANABLM DALI
REEL S ÇEVRM KURAMI
Ali ACARAVCI
Danısman: Prof. Dr. Erhan YILDIRIM
DOKTORA TEZ
ADANA / 2006
ii
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlügüne,
Bu çalısma, jürimiz tarafından ktisat Anabilim Dalında DOKTORA TEZ olarak
kabul edilmistir.
Baskan
Prof. Dr. Erhan YILDIRIM
Üye
Prof. Dr. Nejat ERK
Üye
Prof. Dr. Altan ÇABUK
Üye
Prof. Dr. Sumru ALTUG
Üye
Prof. Dr. Mahir FSUNOGLU
ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen ögretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
…../…../…..
Prof.Dr. Nihat KÜÇÜKSAVAS
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve baska kaynaktan yapılan bildirislerin, çizelge, sekil
ve fotografların gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
REEL S ÇEVRM KURAMI
Ali ACARAVCI
Doktora Tezi, ktisat Anabilim Dalı
Danısman: Prof. Dr. Erhan YILDIRIM
Eylül 2006, 140 sayfa
Reel s Çevrim (RBC) kuramına göre ekonomik faaliyetteki dalgalanmalar,
ekonomik ajanların verimlilige gelen stokastik soklara verdigi optimal tepkiler
sonucunda ortaya çıkmaktadır. Dıssal verimlilik sokları ve dönemlerarası ikame, itki
mekanizması ve yayılma mekanizmasını olusturmaktadır. Genisletilmis Reel s Çevrim
(ARBC) Modelleri, ilk RBC modellerindeki yetersizlikleri ortadan kaldırmak için
gelistirilmistir.
RBC yaklasımı, stilize gerçekler olarak adlandırılan çevrimlerin nitel
özellikleriyle ilgilenmektedir. Türkiye imalat sanayiinde, istihdam, reel ücretler ve
isgücü üretkenligi, çevrimle aynı yönde hareket etmektedir. Fiyatlar ve enflasyon,
çevrimle ters yönde hareket etmektedir. Bu gözlemler, RBC kuramının beklentileri ile
tutarlıdır.
Türkiye ekonomisindeki is çevrimleri, stokastik genel denge modelleriyle analiz
edilmistir. Standart reel is çevrim modelinin (King, Plosser ve Rebelo, 1988) açıklama
gücü düsüktür. Bölünemez isgücü (Hansen, 1985) ve nakit-avans kısıtlı (Cooley ve
Hansen, 1989) is çevrim modellerinin benzetim sonuçları, standart modelden daha
iyidir. Maliye politikasıyla genisletilmis RBC modeli (Baxter ve King, 1993), gerçek
verilerdeki göreceli degiskenliklere en yakın sonuçlara sahiptir.
Anahtar Kelimeler: s Çevrimi, Stilize Gerçekler, Türkiye Ekonomisi, Kalibrasyon,
Hesaplanabilir Deney.
iv
ABSTRACT
REAL BUSINESS CYCLE THEORY
Ali ACARAVCI
Ph.D. Thesis, Economics Department
Supervisor: Prof. Dr. Erhan YILDIRIM
September 2006, 140 pages
According to Real Business Cycle (RBC) theory, fluctuations in economic
activity have emerged as a result of economic agents’ optimal response to stochastic
shocks on productivity. Exogenous productivity shocks and intertemporal substitution
have constituted the impulse mechanism and propagation mechanism respectively.
Augmented Reel Business Cycle (ARBC) models have been developed to eliminate the
inadequacies of the first RBC models.
The RBC approach has also concerned qualitative features of cycles called as
stylized facts. Employment, real wages and labor productivity are procyclical in Turkish
manufacturing industry. Besides this prices and inflation are countercyclical. These
observations are consistent with the expectations of the RBC theory.
Business cycles in Turkish economy had been analysed by using stochastic
general equilibrium models. Standard RBC model (King, Plosser ve Rebelo, 1988) has
lower explanation power. Indivisible labor (Hansen, 1985) and cash-in-advance (Cooley
ve Hansen, 1989) business cycle models have better simulation results than standard
model. The augmented RBC model with fiscal policy variables (Baxter ve King, 1993)
has very close results to relative volatilities in data.
Keywords: Business Cycle, Stylized Facts, Turkish Economy, Calibration,
Computational Experiment
v
ÖNSÖZ
Bu çalısmada, Reel s Çevrim Kuramı’nın ortaya çıkısı ve günümüze kadar olan
kuramsal gelismeleri incelenmis; Türkiye ekonomisindeki is çevrimlerinin istatistiksel
özellikleri arastırılmıs ve kuramın Türkiye ekonomisi için geçerliligi test edilmistir.
Bu çalısma, BF2004D2 No’lu Arastırma Projesi Olarak Çukurova Üniversitesi
Bilimsel Arastırma Projeleri Birimi ile 2004 Yılı Doktora ve Yüksek Lisans Destekleme
Programı Kapsamında Milli Prodüktivite Merkezi Tarafından Desteklenmistir.
Çalısmamım her asamasında büyük desteklerini gördügüm degerli hocam
Prof.Dr. Erhan YILDIRIM’a tesekkür ederim.
Ali ACARAVCI
ADANA, 2006
vi
ÇNDEKLER
Türkçe Özet…………………………………………………………………………..…iii
ngilizce Özet……………………………………………………………………………iv
Önsöz………………..……………………………………………………………….…..v
Kısaltmalar Listesi………………………….…………………………………………….ix
Tablolar Listesi………………………………………………………………………….xii
Sekiller Listesi…………………………………………………………………………..xiii
Ekler Listesi……………………………………………………………………………..xvi
GRS…………………………………………………………………………………….1
BÖLÜM 1
REEL S ÇEVRM KURAMI 4
1.1. tki Mekanizması……………………………………………………………………5
1.2. Yayılma Mekanizması…………………………………………………………..……8
1.2.1. sgücü Arzının Dönemlerarası kamesi…………..………………………….9
1.2.2. Tüketimin Dönemlerarası Degis-Tokusu……….……………………..……11
1.2.3. Tüketim-Ücret Degis-Tokusu……………………………………….………11
1.3. Standart Reel s Çevrim Modeli……………………………..…………….……..…12
1.3.1. Model…………………………………………………………….….………14
1.3.2. Modelin Çözümü……..…………………………………………….………16
1.4. Reel s Çevrim Kuramında ktisat Politikaları……………………………………..22
BÖLÜM 2
GENSLETLMS REEL S ÇEVRM MODELLER 25
2.1. sgücü Piyasası Degiskenleri Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri……… ……26
2.1.1. Temel Neoklasik sgücü Piyasası Modeli……..……………………… .….28
2.1.2. Bölünemez sgücü Modeli …………………………….……..……… .……29
2.1.3. Ev Üretimi Modeli ………..…………………..………..…………… …….31
2.1.4. sgücü Gömülemesi Modeli ………..………………….……..… ………….32
vii
2.1.5. Arama Modeli ………..……….……………………………..… ….………33
2.1.6. Aksak Rekabet Modeli ………..……………………………..………….…..35
2.2. Maliye Politikası Degiskenleriyle Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri………..37
2.3. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modelleri……….…….…………………………….41
2.4. Eksik Bilgi, Artan Getiri ve çsel Büyüme Varsayımları le Genisletilmis Reel s
Çevrim Modelleri……………………………………………………………………43
2.5. Açık Ekonomi Degiskenleriyle Genisletilmis Reel s Çevrim
Modelleri…………………………………………………………………………………..46
BÖLÜM 3
REEL S ÇEVRM KURAMI’NDA
ARASTIRMA YÖNTEMLER 50
3.1. s Çevrimlerinde Stilize Gerçekler: Temel Kavramlar……………………………..51
3.2. Dinamik Stokastik Genel Denge Ekonometrisi……………………………………58
BÖLÜM 4
TÜRKYE EKONOMSNDE S ÇEVRMLERNN STLZE GERÇEKLER
VE REEL S ÇEVRM MODELLERNN TEST EDLMES 62
4.1. Türkiye Ekonomisindeki Gelismeler (1980-2003)……………………..…………..63
4.1.1. 1980.1-1986.4 Dönemi………………………………….………………….64
4.1.2. 1986.4-1989.2 Dönemi………………………………….………………….65
4.1.3. 1989.2-1991.1 Dönemi……………………….………….…………………66
4.1.4. 1991.1-1994.2 Dönemi………………………………….………………….67
4.1.5. 1994.2-1999.3 Dönemi……………….………………….…………………68
4.1.6. 1999.3-2001.2 Dönemi……………………………………………………..69
4.1.7. 2001.4- 2003.4 Dönemi……………………………………………………..71
4.2. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimleri……..……………….…….………………….72
4.2.1. Toplam Talep ve Açık Ekonomi……………………………………………72
4.2.1.1. Özel Nihai Tüketim Harcamaları……….………….……………….73
viii
4.2.1.2. Yatırım Harcamaları ve Stok Degismeleri…………………………75
4.2.1.3. Kamunun Nihai Tüketim Harcamaları……………..………………76
4.2.1.4. hracat ve thalat……………………………………………………78
4.2.1.4. Açık Ekonomi Degiskenleri………………………………………..79
4.2.2. Üretim………………………………………………………………………81
4.2.2.1. Üretim Sektörleri (Tarım, Sanayi, nsaat ve Ticaret) ………………81
4.2.2.2. Reel Faizler ve Reel Sermaye Stoku ……………………………….83
4.2.2.3. stihdam, Reel Ücretler ve sgücü Verimliligi……………………..84
4.2.2.4. Reel Döviz Kuru……………………………………………………86
4.2.3. Nominal Büyüklükler……………………………………………………….87
4.2.3.1. Para Arzları ve Resmi Hariç Vadeli Mevduatlar……………………87
4.2.3.2. Fiyatlar ve Enflasyon……………………………………………….89
4.2.4. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimlerinin Stilize Gerçekleri: Temel
Bulgular…………………………………………………………………….90
4.3. Reel s Çevrim Modellerinin Test Edilmesi……………………………..…………93
4.3.1. Standart Reel s Çevrim Modeli Sonuçları…………………………………95
4.3.2. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli
Sonuçları…………………………………………………………………….96
4.3.3. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli
Sonuçları…………………………………………………………………….97
4.3.4. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modeli Sonuçları………………………….100
4.3.5. Uygulama Sonuçlarının Degerlendirilmesi………………………………..101
BÖLÜM 5
SONUÇ 105
KAYNAKLAR………………………………………………………………………..110
EKLER………………………………………………………………………………..127
ÖZGEÇMS…………………………………………………………………………..141
ix
KISALTMALAR LSTES
ABD : Amerika Birlesik Devletleri
ARBC : Genisletilmis Reel s Çevrim
DE : Devlet statistik Entitüsü
DSGE : Dinamik Stokastik Genel Denge
EURO : Avrupa Birligi Ortak Para Birimi
GOÜ : Gelismekte Olan Ülkeler
GSMH : Gayrisafi Milli Hasıla
GSYH : Gayrisafi Yurtiçi Hasıla
HP : Hodrick-Prescott
IMF : Uluslararası Para Fonu
IMKB : stanbul Menkul Kıymetler Borsası
OECD : Ekonomik sbirligi ve Kalkınma Örgütü
RBC : Reel s Çevrim
RBCT : Reel s Çevrim Kuramı
SÜ : Sanayilesmis Ülkeler
TCMB : Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
VAR : Vektör Otoregresif
WTO : Dünya Ticaret Örgütü
SEMBOLLER
l : Langrange Çarpanı
s : ndirgeme (skonto) Oranı
A : Teknolojik Sokları Sürecinin Ortalaması
ab V : a Degiskeninin b Degiskenine Göre Marjinal Faydasının Esnekligi
A h : Teknoliji Soklarının Marjinal Verimliliginin Esnekligi
k h : Kisi Basına Sermayenin Marjinal Verimliliginin Esnekligi
H h : sgücünün Marjinal Verimliliginin Esnekligi
p )
: Duragan Durumda sgücünün Marjinal Verimliligi
i
)
: Duragan Durumda Yatırımım Marjinal Verimliligi
x
z
)
: Duragan Durumda Sermayenin Marjinal Verimliligi
r
)
: Duragan Durumda Reel Faiz Oranı
d
)
: Degiskenlerin Duragan Durum Degerlerinden Sapma Vektörü
s
)
: Durum Degiskenleri Matrisi
z : sgücü Talebinin Ücret Esnekligi.
B G : Kamu Harcamaları
G I : Kamu Yatırımları
G K : Kamu Tarafından Saglanan Sermaye Stoku.
x : Para Stoku Büyüme Soku
A : Teknolojik Sok
c : Kisi Basına Tüketim
C : Tüketim
Cov : Ortak Varyans (Kovaryans)
E : Beklenen Deger
e : sgücünün Çalısma Çabası
E0 : 0 Dönemindeki Mevcut Bilgiye Dayalı Beklenen Deger
eh0 : sgücü Arzı
F : Fonksiyon
G : Toplam Kamu Harcamaları
g : Büyüme Oranı
H : sgücü Girdi Miktarı
I : Yatırım
i : Kisi Basına Yatırım
k : Kisi Basına Sermaye
K : Sermaye
L : Langrange Fonksiyonu
l : Kisi Basına Bos Zaman
L : Bos Zaman
M : Durum Degiskenleri Katsayı Matrisi
MS : Para Stoku
m : Para Stoku Büyüme Oranı
p : Fiyatlar
xi
r : Reel Faiz Oranı
sc : Tüketimin Toplam Çıktıdaki Payı
si : Yatırımın Toplam Çıktıdaki Payı
TR : Kamunun Transfer Ödemeleri
u : Fayda Fonksiyonu
UN : ssizlik
UV : Bos Kadrolar ile ssizlik Arasındaki Eslesme Fonksiyonu
v : Bos Zamandan Saglanan Fayda
V : Deger Fonksiyonu
VS : Firmaların Bos Kadro Arzı
w : Kisi Basına Reel Ücret
XH : XH Sabit Oranında sgücü Artıslı Teknik lerleme
Y : Gelir
 : Sermayenin Üretimdeki Payı
 : ndirgeme (skonto) Faktörü
C : Tüketim Büyüme Oranı
I : Yatırım Büyüme Oranı
K : Sermaye Büyüme Oranı
XH : sgücü Artıs Oranı
y : Çıktı Büyüme Oranı
 : Asınma (Amortisman) Oranı
 : Teknolojik Yenilik
a : Girdilerin (a) Üretimdeki Payları
 : Bireylerin se Alınma Olasılıgı
 : d
)
Vektöründeki Degiskenlerin Katsayı Matrisi
: Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı [AR(1)]

: Vergi Oranı
: sgücünün Çalısmasından Kaynaklanan Sabit Bir Maliyet
: Fonksiyon
xii
TABLOLAR LSTES
Tablo 4.1. Temel Makro Ekonomik Büyüklüklerdeki Gelismeler (1990-2003)………65
Tablo 4.2. Toplam Talep Bilesenlerinde ve Açık Ekonomi Degiskenlerinde
Çevrimsel Özellikler ………………….…….………………………………73
Tablo 4.3. Üretimde Çevrimsel Özellikler…………..………………………………. 81
Tablo 4.4. Nominal Büyüklüklerde Çevrimsel Özellikler……………..…………….…87
Tablo 4.5. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimlerinin Stilize Gerçekleri: Temel
Bulgular………………………..……………………………….……….… 92
Tablo 4.6. Kalibrasyonda Kullanılan Parametreler ……………………………….……93
Tablo 4.7. Türkiye Ekonomisi: Stilize Gerçekler………………………………………94
Tablo 4.8. Standart Reel s Çevrim Modeli Sonuçları …………………………………95
Tablo 4.9. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli……96
Tablo 4.10. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli………..98
Tablo 4.11. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modeli…….……….…………….………..100
Tablo 4.12. RBC Modelleri Sonuçları: s Çevrimleri Degiskenlikleri ve Göreceli
Degiskenlikler.…………………………………..…………………..………102
Tablo 4.13. RBC Modelleri Sonuçları: s Çevrimlerinde Korelasyonlar ve Birlikte
Hareketlilik………………………………………………..……………..103
xiii
SEKLLER LSTES
Sekil 1.1: Küçük Verimlilik Sokları ve s Çevrimleri……………………………….…….7
Sekil 2.1. Neoklasik Model………………………………………………………..………29
Sekil 2.2. sgücü Gömülemesi Modeli……………………………………………………33
Sekil 2.3. Arama Modeli………………………………………………………………….35
Sekil 2.4. Aksak Rekabet Modeli…………………………………………………………36
Sekil 2.5. Degisken Vergi Oranları……………………………………………………….37
Sekil 3.1. s Çevrimlerinin Boyutları……………………………………………………..52
Sekil 3.2. s Çevrimlerinde Birlikte Hareketler…………………………………………..53
Sekil 3.3. s Çevrimlerinde Gecikmeli Birlikte Hareketler………………………………53
Sekil 3.4. s Çevrimlerinde Kalıcılık……………………………………………………..54
Sekil 4.1. GSMH ve Yavasça Degisen Uzun Dönem Trendi…………………………….64
Sekil 4.2. GSMH s Çevrimleri……………………………………………………………64
Sekil 4.3. GSMH ve Tüketim Harcamaları………………………………………………74
Sekil 4.4. GSMH ve Dayanıksız Tüketim Malı Harcamaları……………………………..74
Sekil 4.5. GSMH ve Dayanıklı Tüketim Malı Harcamaları………………………………74
Sekil 4.6. GSMH ve Yatırım Harcamaları…..……………………………………………76
Sekil 4.7. GSMH ve Stoklardaki Degismeler…..………………….……………………..76
Sekil 4.8. GSMH ve Kamu Yatırım Harcamaları…..……………………………….……76
Sekil 4.9. GSMH ve Özel Yatırım Harcamaları………..…………………………………76
Sekil 4.10. GSMH ve Kamu Harcamaları……………………………………………….77
Sekil 4.11. GSMH ve Vergi Oranları…………………………………………………….77
Sekil 4.12. GSMH ve hracat Harcamaları……………………………………………….78
Sekil 4.13. GSMH ve thalat Harcamaları………………………………………………..78
Sekil 4.14. GSMH ve Dıs Ticaret Oranı………………………………………………….80
Sekil 4.15. GSMH ve Dıs Ticaret Hadleri………………………………………………..80
Sekil 4.16. GSMH ve Dünya Sanayi Üretim ndeksi…………………………………….80
Sekil 4.17. GSMH ve Tarım Sektörü……………………………………………………..82
Sekil 4.18. GSMH ve Sanayi Sektörü……………………………………………………82
Sekil 4.19. GSMH ve nsaat Sektörü…………….……………………………………….82
xiv
Sekil 4.20. GSMH ve Ticaret Sektörü……………………………………………………82
Sekil 4.21. GSMH ve Reel Faiz Oranı……………………………………………………83
Sekil 4.22. GSMH ve Reel Sermaye Stoku……………………………………………….83
Sekil 4.23. GSMH ve sgücü……………………………………………………………..85
Sekil 4.24. GSMH ve Çalısılan Saat……………………………………………….……..85
Sekil 4.25. GSMH ve sçi Basına Reel Ücret…………………………………….………85
Sekil 4.26. GSMH ve Çalısılan Saat Basına Reel Ücret……………….…………………85
Sekil 4.27. GSMH ve Çalısanlar Kısmi Verimlilik………………………………………85
Sekil 4.28. GSMH ve Reel Döviz Kuru……………………………………….………….86
Sekil 4.29. GSMH ve Merkez Bankası Parası……………………………………………88
Sekil 4.30. GSMH ve Rezerv Para………………………………………………………..88
Sekil 4.31. GSMH ve M1 Para Arzı………………………………………………………88
Sekil 4.32. GSMH ve M2 Para Arzı………………………………………………………88
Sekil 4.33. GSMH ve M2-M1 Para Arzı…………………………………………………88
Sekil 4.34. GSMH ve Tüfe………………………………………………….…………….89
Sekil 4.35. GSMH ve Enflasyon Oranı (Tüfe) ……………………………………………89
Sekil 4.36. GSMH ve GSMH Deflatörü………………………………………………….89
Sekil 4.37. GSMH ve GSYH Deflatörü………………………………………………….89
Sekil 4.38. Standart Reel s Çevrim Modelinde Teknoloji Sokunun Etkileri…..…………86
Sekil 4.39. Standart Reel s Çevrim Modelinde Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın
Etkileri…………………………………………………………………………86
Sekil 4.40. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri……………………………………………………97
Sekil 4.41. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri………………………..……97
Sekil 4.42. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri……..………………..………………………….99
Sekil 4.43. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Vergi Sokunun Etkileri………………………………………………………99
Sekil 4.44. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Kamu Harcaması Sokunun Etkileri…..……………………………………….99
Sekil 4.45. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri…….…………….………….99
xv
Sekil 4.46. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri………………………….………………………101
Sekil 4.47. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modelinde
Para Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri…………………………………101
Sekil 4.48. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modelinde
Para Stoku Büyümesi Sokunun Etkileri………………………..……..…….101
Sekil 4.49. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri…………………………….101
xvi
EKLER LSTES
Ek1. Veri Seti Tanımları……………………………………………………..……..…127
Ek2: Kalibrasyonda Kullanılan Parametrelerin Hesaplanması………………………..130
Ek3. Verimlilik le Olan Çapraz Korelasyonlar….……………………….……………140
GRS
18. yüzyılın ikinci yarısında ngiltere’de gerçeklesen sanayi devrimi sonrasında
olusan yeni ekonomik yapıda ülkelerin toplam ekonomik faaliyetlerindeki
dalgalanmalar (is çevrimleri) daha belirgin hale gelmistir. O yıllarda geçerli olan klasik
iktisat kuramınca genel kabul gören Say yasası, ekonomik dengesizliklerin ancak kısa
süreli olabilecegini; fiyatların, ücretlerin ve faizin, esnek olması nedeniyle
dengesizliklerin gerekli uyarlamalar ile anında ortadan kalkacagını ileri sürmüstür. Bu
nedenle klasik iktisat kuramının is çevrimlerini anlamak ve açıklamak için bir gayreti
olmamıs; is çevrimleriyle ilgilenen iktisatçılar ise çevrimlerin nedenini ekonomik
sistemin dısında aramıslardır. 19. yüzyılın sonlarından itibaren is çevrimlerini
açıklamaya yönelik kuramsal ve uygulamalı çalısmalar artmaya baslamıs ve bu egilim
II. dünya savasına kadar devam etmistir. Keynesyen ekonomi politikaların öne çıktıgı
ve dünya ekonomisinin düzenli büyüdügü 1950’li ve 1960’lı yıllarda ise is çevrimlerine
yönelik ilgi azalmıstır.1
Keynesyen iktisatta ücret ve fiyat hareketlerinin yeterince iyi modellenememesi,
yeni kuramsal ve ampirik çalısmalara yol açmıstır. Friedman (1968)’ın ve Lucas (1972,
1973)’ın eksik bilgiye dayalı is çevrim modellerinde ekonomik genisleme dönemleri,
isçilerin reel ücretlerin yükseldigine inanarak isgücü arzını artırmaları sonucunda;
ekonomik daralma dönemleri ise isçilerin reel ücretlerin düstügüne inanarak isgücü
arzını azaltmaları sonucunda meydana geldigi varsayılmıstır. Eksik bilgilenme
olmadıgında ise ekonomik genisleme ve daralma dönemlerinin yasanmayacagı ileri
sürülmüstür. Dolayısıyla bu modeller çerçevesinde is çevrimlerinin sadece
öngörülmeyen parasal degisiklikler sonucu ortaya çıktıgı ve öngörülen politikaların ise
reel ekonomik faaliyet düzeyi üzerinde etkisinin olmadıgı kabul edilmistir. Lucas
(1972) tarafından ortaya atılan ve “politika etkinsizligi hipotezi” olarak bilinen bu
önerme, Sargent ve Wallace (1975) ve Barro (1976) tarafından gelistirilmistir.
s çevrimlerinin parasal sürprizlerden kaynaklandıgını ileri süren Barro-Lucas-
Sargent-Wallace’ın açıklamaları dogrultusunda gelistirilen modelleri test etmeye
1 Zarnowitz’e göre iktisadi dalgalanmaların açıklanmasına yönelik çalısmalar da çevrimsel bir özellik
göstermektedir: Ekonomik canlanma dönemlerinde, iktisadi dalgalanmalarla ilgili çalısmalar azalmakta,
ekonomik gerileme dönemlerinde ise artmaktadır (Zarnowitz , 1985, s.524).
2
yönelik ilk çalısmalardan destekleyici sonuçlar elde edilmis olsa da 1980’li yıllardan
itibaren bu modellerin kuramsal ve ampirik geçerliligi sorgulanmaya baslanmıstır.
Eksik bilgi varsayımının genis çevrelerce kabul edilebilirligi üzerindeki tartısmalar
artmıs ve kuramın geçerliligine yönelik güçlü kanıtlar elde edilememistir. Diger taraftan
parasal is çevrimlerinden reel is çevrimlerine geçis sürecinde asagıdaki iki gelismenin
de önemli katkısı olmustur. Bunlardan birincisi, 1970’li yıllarda petrol fiyatlarındaki
yükselmelerden kaynaklanan arz soklarının, makroekonomik istikrarsızlıkların
açıklanmasında arz yönlü faktörlere daha fazla önem verilmesi konusunda iktisatçıları
bilinçlendirmesidir. kincisi ise toplam çıktının zaman patikasındaki hareketinin
açıklanmasında, parasal soklardan ziyade reel sokların daha önemli oldugunu ve
çıktının zaman içerisindeki hareketinin tesadüfi yürüyüs (random walk) sergiledigini
ileri süren Nelson ve Plosser (1982)’in çalısmasıdır (Snowdon ve digerleri, 1994, s.236,
241-242):
Trend-duragan varsayımını kullanan geleneksel yaklasımda, çıktının uzun dönem
trend bileseninin pürüzsüz oldugu; trend etrafındaki kısa dönemli dalgalanmaların talep
yanlı soklardan kaynaklandıgı ve trendden sapmaların geçici oldugu kabul edilmektedir.
Keynesyen iktisatçılar, trendden sapmaların önemli olduguna ve yeniden eski trende
dönülmesinin uzun sürebilecegi için bir düzeltme politikasına ihtiyaç duyulacagına
inanmaktadırlar. Parasalcı ve yeni klasik iktisatçılar ise aktivist istikrar programlarına
ihtiyaç duymamakta, piyasa güçlerinin trendden sapmaları ortadan kaldıracagını
belirtmektedirler.
Geleneksel yaklasımda trend-duragan varsayımının kabulü, öngörülmeyen parasal
soklarla çıktının dogal seviyesinden sapmasının geçici olacagını ileri süren dogal oran
hipotezi ile uyumludur. Nelson ve Plosser ise parasal faktörlerin çıktıdaki
dalgalanmaların önemli bir kaynagı olmadıgı ve reel faktörlerdeki tesadüfi degismelerin
makroekonomik dalgalanmaların açıklanmasında en önemli etken olacagı sonucuna
varmaktadır. Nelson ve Plosser, Amerika gayrisafi milli hasılasının tesadüfi yürüyüse
sahip oldugu hipotezini ret edememistir. Bu sonuca göre, GSMH’daki degismelerin
çogu kalıcı niteliktedir ve bir sokla trend degerinden sapan çıktının, yeniden eski
trendine dönecegi seklinde bir egilim söz konusu degildir.
3
Nelson ve Plosser’in bulguları, is çevrim kuramı için radikal anlamlara sahiptir.
Eger teknolojik degismeden kaynaklanan verimlilik büyümesine gelen soklar sık ve
tesadüfi ise, çıktının zaman patikasında sergiledigi tesadüfi yürüyüs, bir is çevrimine
benzer özellik gösterecektir. Böyle bir durumda çıktıda gözlemlenen dalgalanmalar,
çıktının dogal oranında (trendinde) olusan dalgalanmalardır, pürüzsüz deterministik
trendinden sapmalar degildir. Trend ve çevrim arasındaki ayrımın bu sekilde son
bulmasıyla yeni klasik iktisatçılar, kuramın yetersizligini gidermek için büyüme
kuramını ve dalgalanmalar kuramını birlestiren, is çevrimlerinin nedenini reel soklara
baglayan ve yayılma mekanizmasına daha fazla yer veren arastırmalara yönelmislerdir.
Kydland ve Prescott (1982)’un “Sarabın bir günde yapılmadıgı, uzun zamandır
iktisatçılar tarafından bilinmektedir” ifadesiyle baslayan çalısmasıyla reel is çevrim
kuramı (RBCT) dogmustur. RBCT da sarap gibi bir günde olusmamıs, yeni klasik
iktisatçıların is çevrimleri kuramını gelistirmeye yönelik çabaları sonucunda ortaya
çıkmıstır. Bu kuram çerçevesinde gelistirilen modellere göre is çevrimlerinin her
asaması Pareto-etkin bir denge durumudur. Veri kısıtlar altında piyasalar, etkinligi
saglamak için tepki vermektedir ve kisiler en iyi sonucu elde etme gayreti
içerisindedirler (Hartley ve digerleri, 1997b, s.36). sgücü piyasası, para piyasası,
maliye politikası araçları ve açık ekonomi degiskenleri ile standart modelin
genisletilmesi sonucu ortaya çıkan yeni modeller ise, “Genisletilmis Reel s Çevrim
Modelleri [augmented real business cycle (ARBC) models]” olarak adlandırılmaktadır.
Bu tezin temel arastırma alanı, standart RBC modelinden günümüze kadar
kuramsal gelismeleri incelemek ve kuramın Türkiye ekonomisindeki iktisadi
dalgalanmaları açıklamadaki geçerliligini test etmektir. Çalısma, bes bölümden
olusmaktadır. Birinci bölümde, standart RBC modeli ve kuramın politika önerileri
açıklanmaktadır. kinci bölümde standart modeli gelistirmeye yönelik katkılar
sonucunda ortaya çıkan yeni RBC modelleri incelenmektedir. Üçüncü bölümde
RBCT’ında çevrimlerin elde edilmesi, kullanılan temel kavramlar ve genel denge
ekonometrisi hakkında bilgi verilmektedir. Dördüncü bölümde, Türkiye ekonomisinde
is çevrimlerinin istatistiksel özellikleri incelenmekte ve genisletilmis RBC modellerinin
Türkiye ekonomisindeki is çevrimlerinin özelliklerini açıklama gücü genel denge
ekonometrisi yöntemi ile arastırılmaktadır. Son bölümde ise, genel degerlendirme ve
elde edilen sonuçların özeti yer almaktadır.
4
BÖLÜM 1
REEL S ÇEVRM KURAMI
s çevrimleri hakkındaki sistematik arastırmalar, 20. yüzyılın ilk yarısında
baslamıstır. O yıllarda is çevrimlerinin tanımı ve ortaya çıkıs mekanizmalarını
açıklamaya yönelik olarak Mitchell (1927), Frisch (1933), Slutsky (1937) ve Burns ve
Mitchell (1946)’in çalısmaları öne çıkmaktadır (Kydland ve Prescott, 1990, s.5-6):
Frisch, is çevrimlerinin çıkıs mekanizmasını, tesadüfi sokları içeren fark
denklemleri ile tanımlamıs; itki mekanizması ile yayılma mekanizması ayrımını
kullanmıstır. Ancak bu mekanizmada çevrimlerin olusabilmesi için sokların yeterince
büyük olması gerekmektedir.
Slutsky de is çevrimlerinin tesadüfi soklarla olustugunu kabul etmektedir. Fakat
Slutsky, Frisch’den farklı olarak is çevrimlerinin küçük sokların birikimiyle
olabilecegini, düsük dereceden stokastik fark denklemleri kullanarak göstermektedir.
Slutsky ile Frisch’in olusturdukları mekanizmalar farklı olmakla birlikte bu
mekanizmalarda olusan çevrimler görünüm olarak benzerlik tasımaktadır.
Burns ve Mitchell ise is çevrimlerini, genelde piyasa ekonomisinin oldugu
ülkelerin toplam ekonomik faaliyetlerinde ortaya çıkan bir dalgalanma türü olarak
tanımlamaktadır. Bir çevrim, birçok ekonomik faaliyette aynı zamanda ortaya çıkan ve
birbirini izleyen durgunluk, daralma, canlanma ve genisleme evrelerinden olusmaktadır.
Süreleri yönünden çevrimler, 1 yıldan uzun olmak üzere 10 veya 12 yıl arasında
degismektedir.
Lucas ise reel GSMH’nın uzun dönem trendinden sapmasını is çevrimi olarak
tanımlamakta; diger degiskenlerin kendi trendlerinden sapmaları ile reel GSMH’nın
trendinden sapması arasındaki birlikte hareketleri (comovements), is çevrimleri
düzenliligi (business cycle regularities) olarak adlandırmaktadır (Lucas, 1977, s.9).
5
Kydland ve Prescott, Lucas’ın is çevrim tanımını benimsemektedirler. Ancak
Kydland ve Prescott’a göre Lucas, trendi açık olarak tanımlamamıstır. Bununla birlikte
Lucas’ın trend kavramının, duragan durum büyümesine karsılık geldigini kabul
etmektedirler. Duragan durumda kisi basına çıktı, tüketim, yatırım, sermaye ve reel
ücret oranları, dıssal teknolojik gelisme hızında büyümektedirler. Kydland ve Prescott,
teknolojik gelisme hızının sabit olmadıgını, zamanın dogrusal bir fonksiyonunu
kullanarak serileri trendden arındırmanın uygun olmayacagını ileri sürmekte; is
çevrimlerini, degiskenlerin yavasça degisen uzun dönem trendlerinden sapmalar olarak
tanımlamaktadır. Dolayısıyla, uzun dönem trendindeki degismeleri çevrimsel kısma
katmayacak sekilde trendden arındırma isleminin yapılmalıdır (Kydland ve Prescott,
1990, s.5-6).
Kydland ve Prescott’a göre çıktı ve istihdam trendlerinde tekrarlanan
dalgalanmalar, uzun süre iktisatçılar tarafından tam olarak anlasılamamıstır. s
çevrimlerini anlama, belirsizlik altında dinamik ekonomilerin davranısıyla ilgili nicel
(quantitative) soruları cevaplamak için gerekli olan hesaplanabilir deney (computational
experiment) yaklasımının kullanılmasını mümkün kılan yöntemlerin gelistirilmesini
gerektirmistir. Böylece is çevrimleri, neoklasik iktisat teorisinde öngörülebilir hale
gelmistir (Kydland ve Prescott, 1996, s.76).
Reel is çevrim kuramı (RBCT), is çevrimlerinin nedenleri ve ortaya çıkıs
mekanizmalarına iliskin düsüncelerde önemli degisikliklere yol açmıstır. RBCT’nın is
çevrimleri kuramına en önemli katkısı, tüm ekonomik ajanların akılcı en çoklastırıcılar
oldugu bir rekabetçi genel denge ortamında ekonomik faaliyetlerde dalgalanmalar
ortaya çıkacagını gösterebilmesidir (Stadler, 1994, s.1751).
1.1. tki Mekanizması
RBCT, Frisch (1933)’in ve Slutsky (1937)’in degiskenlerin kararlı durum
dengesinden sapmalarına neden olan itki mekanizması ile kararlı durum dengesinden
sapmalarının bir süre devam etmesine yol açan yayılma mekanizması ayrımını
kullanmakta; baslıca itki mekanizması olarak dıssal verimlilik soklarını
önemsemektedir (Stadler, 1994, s.1751-1753).
6
Verimlilik sokları, yeni bir ürün veya üretim tekniginin gelistirilmesi, yeni üretim
tekniklerinin kullanılmaya baslanması, isgücünün niteligindeki degismeler, enerji ve
hammaddelerin bulunabilirligindeki degismeler, alısılmısın dısında iyi ve kötü hava
kosulları, üretimi etkileyen kamu bütçesi düzenlemelerindeki degismelerdir (Abel ve
Bernanke, 1998, s.367). RBCT, tercihlerdeki degismeler, vergi oranları, para politikası
gibi diger itki mekanizmalarının is çevrimleri üzerinde küçük etkileri olacagını kabul
etmektedir (Stadler, 1994, s.1753-1754).
RBCT’nda verimlilik sokları, üretim girdilerinin marjinal ürünlerini degistirerek,
üretim ve çalısma kararlarını etkilemektedir. Olumlu (olumsuz) verimlilik sokları,
üretim fonksiyonunu yukarıya (asagıya) kaydırmakta; üretim fonksiyonunun konumunu
ve egimini, dolayısıyla isgücünün ortalama ve marjinal ürünlerini degistirmektedir. Eger
verimlilik soku, üretim fonksiyonunu egimini degistirmeden kaydırmıssa, isgücünün
marjinal ürünü aynı kalmakta ancak isgücünün ortalama ürünü degismektedir.
RBCT, olumlu verimlilik soklarının, çıktıyı, isgücü talebini, reel ücretleri ve
isgücünün marjinal ve ortalama verimliliklerini yükselttigini; olumsuz verimlilik (veya
arz) soklarının ise çıktıyı, isgücü talebini, reel ücretleri, isgücünün marjinal ve ortalama
verimliligini düsürdügünü kabul etmektedir.
RBC kuramcıları, küçük sokların ekonomide büyük dalgalanmalara yol açacagını
ileri sürmektedir. Çıktının bir dönemden digerine degismesi iki bölümden olusmaktadır:
1) Sabit bölüm: Normal teknik ilerleme veya nüfus ve istihdamdaki artıslardır. 2)
Tahmin edilemeyen bölüm: Cari dönemde üretkenlige gelen tesadüfi soklardır. Model,
1 0.01 t t t Y Y e − = + + olarak yazıldıgında; et, büyüklügü -1.0 ile 1.0 arasında degisen ve
tesadüfi degerlerden olusan verimlilik soklarıdır. Böyle bir modelden bilgisayarca
gelistirilmis verimlilik sokları ve çıktının zaman patikasındaki hareketi Sekil 1.1’de
görülmektedir. Hiçbir bireysel sok büyük degildir. Ancak bu sokların birikimli etkisi,
çıktıda önemli dalgalanmalara yol açmakta ve çıktıda bir is çevrimi görünümü
olusabilmektedir (Abel ve Bernanke, 1998, s.366-367, 370-372).
7
Sekil 1.1: Küçük Verimlilik Sokları ve s Çevrimleri
Kaynak: Abel ve Bernanke, 1998, s.372.
s çevrimlerinin nedeni olarak sadece teknolojik gelismelerin görülmesi yogun
olarak elestirilmektedir. Mankiw’e göre teknoloji sokları, tek basına is çevrimleri neden
olacak kadar büyük degildir (Mankiw, 1989, s.82-83). Summers ise, oldukça büyük
teknoloji soklarının ekonomik dalgalanmalara yol açacagını ileri sürmektedir. Ayrıca
Summers, teknoloji soklarının ekonomideki tüm sektörleri ve tüm faktörlerin
verimliligini aynı biçimde etkiledigi varsayımını da gerçekçi bulmamaktadır.
(Summers, 1986, s.24-25).
Ekonomik canlanma dönemlerinde oldugu gibi ekonomik daralma ve durgunluk
dönemlerinin de teknoloji soklarıyla açıklanması, RBC modellerinin en çok elestirilen
yanıdır. Summers (1986), teknolojik gelisme hızının düsecebilecegini ancak teknolojik
gerilemeler yasanmayacagını ileri sürmekte ve ekonomik durgunluk dönemlerinin
teknolojik gerilemeler ile açıklanmasına da karsı çıkmaktadır (Summers, 1986, s.24-25).
Teknolojik yeniliklerin hızı azalsa da mevcut bilgi stoku azalmamaktadır. RBC
modelleri bu sorunu gidermeye yönelik iki farklı açıklama getirmektedir: lkinde yasal
ve kurumsal degismeleri (çevreyi koruma yasaları gibi), kötü hava kosulları ve petrol
fiyatlarındaki yükselisleri, negatif teknoloji sokları olarak kabul edilmektedir. kinci
açıklamada ise teknolojik degismelerin içsel oldugu varsayılmakta; üretim düsüsleri,
8
teknolojik yeniliklere yeterince kaynak ayrılmamasına baglanmaktadır (Stadler, 1994,
s.1770-1771).
DeJong ve digerleri (1995) ise II. Dünya Savası sonrası ABD verilerinin
kullanıldıgı neoklasik modelde, marjinal etkin yatırım soklarının (Keynesyen yaklasım)
teknoloji soklarından (Prescott ve Solow yaklasımı) göreceli olarak daha önemli oldugu
sonucunu elde etmistir.
RBC modellerinde paranın yansız oldugu kabul edilerek paraya yer verilmemesi
de elestirilmektedir. Eger para politikasının gerçekten reel etkileri varsa, çıktıdaki
dalgalanmaların önemli bir kaynagı dıslanmıs demektir.
Ayrıca dıssal teknolojik gelisme olarak kullanılan Solow artıgının zaman serisi
özellikleri bakımından tutarlı olmayan sonuçlara sahip oldugu ileri sürülmektedir. Hall
(1988)’e göre eger Solow artıgı, dıssal teknolojik degismeyi temsil ediyorsa, tam
rekabet varsayımı altında maliye ve para politikası degiskenleri ile seri korelasyona
sahip olmamalıdır. Ancak uygulamalı çalısmalarda aksi yönde kanıtlar mevcuttur. Hall
(1988) çalısmasında Solow artıgı ile askeri harcamaların büyüme oranı arasında
korelasyon oldugu sonucuna varmıstır (Eichenbaum, 1991, s.615). Evans (1992) ise
çalısmasında, Solow artıgı ile farklı para arzı büyüklükleri arasında yüksek oranda
korelasyon bulmustur2.
1.2. Yayılma Mekanizması
Herhangi bir iktisadi çevrim kuramı gibi RBCT da ekonomide dalgalanmalara yol
açan sokları ve bu sokların ekonominin geneline yayılmasını saglayan mekanizmaları
açıklamak durumundadır. s çevrimleri, teknoloji soklarının yayılma mekanizmasıyla
ekonomiye yansıması sonucu olusmaktadır. Bu etkilesim birkaç sekilde ortaya çıkabilir
(Stadler, 1994, s.1753-1754):
2 Türkiye ekonomisinde ise Solow artıgı ile para ve maliye politikası araçları arasında düsük pozitif
korelasyonlar bulunmaktadır. Solow artıgı ile M1 para arzı büyüme oranı arasındaki korelasyon, 0.22;
kamu harcamalarındaki çevrimler ile olan korelasyonu ise 0.27’dir. Degiskenlerin elde edilmesi Ek2’de
(sayfa 130-139) ve degiskenler arasındaki korelasyonlar ise Ek3’de (sayfa 140) yer almaktadır.
9
1) Ekonomik birimler, tüketimlerini zaman içinde aynı düzeyde kalacak sekilde
uyumlastırmaya çalısmaktadırlar. Dolayısıyla çıktıdaki bir artıs, yatırım ve sermaye
stokunda bir artısa yol açacaktır.
2) Yatırım sürecindeki gecikmeler, sermaye stokunu ve gelecekteki çıktıyı
etkilemektedir.
3) Bireyler, ücretlerdeki geçici degismelere cevap olarak bos zamanlarını
dönemlerarası ikame etmeye egilimli olacaklardır. Ücretler geçici olarak yükseldiginde
daha çok çalısacaklar ve ücretler geçici olarak önceki düzeyine indiginde ise daha çok
bos zamanı tercih edeceklerdir.
4) Firmalar stoklarını, talepte beklenmeyen degismeler oldugunda
kullanmaktadırlar. Stokların tekrar tamamlanması birkaç dönem üretim artıslarıyla
mümkün olmaktadır.
Birçok RBC modeli ikinci ve üçüncü yayılma mekanizması üzerinde
yogunlasmaktadır. Teknoloji sokları, reel ücreti kalıcı olarak artırmaktadır. Çok yüksek
reel ücretlerin emek arzında büyük bir artısa neden olması olası degildir; çünkü daha
yüksek ücretin ikame etkisi, gelir etkisiyle muhtemelen dengelenecektir.
1.2.1. sgücü Arzının Dönemlerarası kamesi
Yeni klasik iktisatçılar, istihdamda ve çıktıda önemli dalgalanmalara, ücret ve
fiyatlardaki küçük dalgalanmaların eslik ettigi bir durumda gözlenen is çevrimlerinin
düzenliligini, isgücünün dönemlerarası ikamesi varsayımını kullanarak açıklamaktadır.
Keynesyen iktisatçılar ise bu düzenliligi açıklamada, ücret ve fiyat katılıgı varsayımını
kullanmaktadır.
Hall (1980) ve Barro (1981), birçok Keynesyen modelde kullanılan üretken
olmayan kamu satın alımlarının etkilerini neoklasik modelde incelemislerdir. Yazarlar,
kamu harcamalarının iki önemli etkisine vurgu yapmaktadır (Plosser, 1989, s.67):
10
1) Negatif refah etkisi: Artan kamu harcamaları ve bu harcamaların finansmanı
için vergilerin artması, bireylerin tüketimlerini azaltarak negatif refah etkisine neden
olmakta; bireyler yasam standartlarını korumak için daha çok çalısmakta, böylece,
çalısma çabası ve çıktı yükselmektedir.
2) Dönemlerarası ikame etkisidir: Kamu harcamalarındaki artıs geçici oldugunda
bireylerin dönemlerarası ikame kararları, daha düsük bir tüketim ve yatırım, yüksek
çalısma çabası ve çıktı ile sonuçlanmaktadır. Hall ve Barro, bu iki etki konusunda
göreceli olarak dönemlerarası ikame etkisinin daha baskın olacagı konusunda aynı
fikirdedir.
ki dönem yasadıgı varsayılan isgücü için Lagrange fonksiyonu ve bu fonksiyonun
bos zaman için birinci sıra kosulları asagıdaki gibi yazılabilir3:
1 1 2 2 1 1 2 2 1 2

 

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 
1 1
ln ln(1 ) [ln ln(1 )]
1 1
L c b l e c b l wl w l c c
r r
s l −  
= + − + + − +  + − − 
 + + 
(1.1)
1 2
2 1
(1 ) 1
.
(1 ) (1 )
l w
l e r w −s

=
− +
(1.2)
burada c, l, w, s ve r, sırasıyla bireysel tüketim, bireysel çalısma saati, bireysel
ücret, iskonto oranı ve faiz oranıdır.
(1.2) no’lu esitlik, iki dönemdeki göreceli isgücü arzının, göreceli ücretlere baglı
oldugunu göstermektedir.
Birinci dönemdeki ücret (w1), göreceli olarak ikinci dönemdeki ücretten (w2) daha
yüksek oldugunda, göreceli isgücü arzı yükselecek veya bir baska deyisle göreceli bos
zaman azalacaktır. Bugünkü faiz oranındaki bir artıs ise birinci dönemde daha çok
çalısmayı ve tasarruf etmeyi cazip hale getirmektedir. ki dönem arasındaki bos
zamanın ikame esnekligi ise logaritmik fonksiyon yapısından dolayı 1’e esittir.
3 sgücü arzının dönemlerarası ikamesi, tüketimin dönemlerarası degis-tokusu ve tüketim-ücret
degis-tokusu, Romer (1996)’dan yararlanarak hazırlanmıstır (Romer, 1996, s.155-158).
11
1.2.2. Tüketimin Dönemlerarası Degis-Tokusu
Gelecekteki ücretler ve getiri oranı konusunda bir belirsizlik söz konusu ise,
hanehalkının davranısları daha karmasık hale gelecektir. Bu durumda cari dönemdeki
tüketim miktarı, gelecek dönemlerde beklenen faiz oranı ve tüketim miktarının bir
fonksiyonu olarak ifade edilecektir.
Tüketimin dönemlerarası degis-tokusu (trade-off), gelecekteki marjinal fayda ve
getiri oranları bekleyisleri ile bunların birlikte etkilesime baglı olacaktır. (1.3) no’lu
esitlikteki iki degiskenin çarpımlarının beklenen degeri, bu iki degiskenin beklenen
degerlerinin çarpımı ile kovaryanslarının toplamına esittir.
(1.4) no’lu esitlikte örnegin ( t 1 r + ), yüksek oldugunda, ( t 1 c + ) de yüksek olacak ve
kovaryansları negatif deger alacaktır. Dolayısıyla tasarrufun getiri oranı yüksek
oldugunda, tüketimin marjinal faydası düsük olacaktır.
1
1
1 1
(1 ) t t
t t
e E r
c c
−s
+
+
 
=  + 
 
(1.3)
1 1
1 1
1 1 1
[1 ] ( ,1 ) t t t t
t t t
e E E r Cov r
c c c
−s
+ +
+ +
   
=            + + +

 
(1.4)
1.2.3. Tüketim-Ücret Degis-Tokusu
Hanehalkı, her dönem için sadece tüketim miktarını degil, aynı zamanda isgücü
arzını da belirlemektedir. Veri ücret düzeyinde bos zaman ile tüketim miktarı arasındaki
iliski asagıdaki gibi olacaktır:
1
t t
t
c w
l b
=

(1.5)
12
Mankiw (1989, 85-86), is çevrimlerinin olusumunu açıklamak için isgücünün
dönemlerarası ikamesinin kullanılmasını elestirmekte ve elestirilerini üç noktada
toplamaktadır:
(1) stihdamdaki dalgalanmalar, çalısma süresi istegindeki degismeleri yansıtmaz.
(2) Arzulanan istihdam düzeyi, reel ücretlerdeki degismelere çok duyarlı degildir.
(3) Mikroekonomik arastırmalar da isgücü arzında anlamlı bir dönemlerarası
ikame esnekligi bulma konusunda basarılı olamamıslardır
Eger teknoloji sokları geçici ise, çıktı ve istihdamın uzun dönem patikalarından
sapmaları da geçici olacagından, trendlerinden arındırılmıs çıktı ve istihdam,
otokorelasyon tasımayacaktır. Yayılma mekanizması güçlü oldugunda, bu
otokorelasyonlar da yüksek olacaktır. Dolayısıyla RBCT’nda degiskenlerde çevrimsel
hareketler, sadece teknoloji soklarının kendisinde çevrimsel bir özellik varsa mümkün
olacaktır. RBC kuramcıları, bu elestirileri cevaplandıramamakta; sadece yayılma
mekanizmalarının zayıf olabilecegini söylemektedirler (Stadler, 1994, s.1769).
1.3. Standart Reel s Çevrim Modeli
RBCT’nın geçerliligini test etmeye yönelik olarak kullanılan modellerin ortak
özellikleri asagıda sıralanmıstır (Mankiw, 1988, s.444; 1990, s.1653-1654; Stadler,
1994, s.1753):
1) Ekonomide sonsuz yasama sahip birçok benzer bireyin bulundugu
varsayılmaktadır. Bu nedenle temsili bir ajan yaklasımı kullanılmakta, temsili bir
hanehalkı ve temsili bir firma üzerinde yogunlasılmaktadır. Hanehalkları ve firmalar,
açık bir sekilde belirlenmis amaç fonksiyonlarını, maruz kaldıkları kaynak ve teknoloji
kısıtları altında optimize etmektedirler.
2) Bütün ajanlar, akılcı beklentilere sahiptirler. Piyasalar eksiksizdir ve bilgi
asimetrisi yoktur.
13
3) Paranın yansız oldugu varsayılmaktadır. Para politikası, üretim ve istihdam
gibi reel degiskenleri etkileme gücüne sahip degildir. Gerçek hayatta para arzı ile çıktı
arasındaki gözlenen korelasyon ise para arzının içsel4 kabul edilmesine baglanmaktadır.
King ve Plosser (1984), dıssal para ve içsel para ayrımı kullanarak para ile çıktı
arasındaki korelasyonu su sekilde açıklamaktadır:
Dıssal para, dolasımdaki nakit para ve banka rezervlerinden olusan parasal taban
olarak tanımlanmakta; içsel para ise banka mevduatından olusmakta ve bankacılık
sektörü tarafından üretilmektedir. çsel para, dıssal paraya göre çıktıyla daha güçlü bir
iliski içerisindedir. Parasal hizmetler, bir çesit ara mal gibi üretilmekte ve miktarları,
reel ekonomik gelismelere göre artmakta veya azalmaktadır. çsel para olarak finansal
hizmetler, mal piyasasındaki ürünlerin üretiminden çok daha hızlı üretilmekte ve
finansal hizmetlerdeki artıs, çıktıdaki artıstan önce gerçeklesmektedir. Gelecek dönem
çıktı düzeyine iliskin artıs beklentileri, cari dönem para arzında artıslara yol açmaktadır.
Dıssal para miktarındaki degismeler, sadece fiyat düzeyinde degismelere yol
açmaktadır.
3) Ekonominin mevcut üretim teknolojisinde ani ve büyük degismeler oldugu
varsayılmaktadır. Mevcut teknolojideki ilerlemeler, çıktıyı ve istihdamı artırmaktadır.
Ekonomik durgunluklar ise toplumun teknolojik yeteneginin azaldıgı dönemlerdir.
4) Sokların etkilerinin yayılma mekanizmasıyla ekonomiye yansımasıyla is
çevrimleri olusmaktadır. Dıssal teknoloji sokları, üretim fonksiyonunu asagı veya
yukarı kaydırmaktadır.
5) Dıssal teknoloji soklarının etkileri, bos zamanın dönemlerarası ikamesiyle
artmaktadır. Verimlilikteki bir artıs, bos zamanın maliyetini artırarak istihdamın
yükselmesine yol açmaktadır. stihdamdaki dalgalanmalar, insanların çalısmak
istedikleri sürelerdeki degisimi göstermektedir ve sosyal bakımdan optimaldır. sgücü
4 Para arzının içselligi yaklasımına göre para arzı, banka sistemi tarafından para otoritelerinin
davranısından bagımsız olarak yaratılmaktadır. Parasal taban, merkez bankası tarafından kontrol
edilirken; parasal çarpan, halkın nakit-mevduat oranı (cu) tercihleri ve bankaların rezerv-mevduat oranı
(re) tercihlerine baglıdır. Merkez bankası, parasal taban stokunu kontrol ederken, faiz oranlarını
dalgalanmaya bırakmakta; piyasa faiz oranları ise nakit-mevduat ve rezerv-mevduat oranlarını
etkilemektedir. Böylece ekonomik faaliyetler, para arzının belirlenmesinde belirleyici olmaktadır.
14
arzının belirleyicilerinden olan reel ücret ve reel faiz oranı zaman içerinde çok az
degisirken, istihdam önemli ölçüde dalgalanması, bos zamanın dönemlerarası ikame
edilebilirliginin yüksek oldugu seklinde yorumlanmaktadır.
King, Plosser ve Rebelo (1988)’un çalısmasında yer alan ekonomik büyüme ve
dalgalanmaları açıklamaya yönelik tek sektörlü neoklasik büyüme modeli, standart
RBC modelinin açıklanmasında ve genisletilmesinde yol gösterici bir çerçeveye
sahiptir. Bu modelde ekonominin dinamikleri, teknoloji ve kaynak kısıdı altında fayda
fonksiyonlarını en çoklastırmaya çalısan benzer birçok bireyin kararlarına
dayanmaktadır.
Standart RBC modeli olarak asagıda sunulan model, Hairault (1995)’un King,
Plosser ve Rebelo’un standart RBC modelini degerlendirdigi çalısmasından aktarılmıstır
(Hairault, 1995, s.25-36):
1.3.1. Model
Temsili bir hanehalkından ve firmadan olusan tam rekabetçi bir ekonomi
varsayalım. Temsili hanehalkının fayda fonksiyonu (u) asagıdaki gibi verilmis olsun:
u = u(Ct , Lt ) (1.6)
Ct, tüketim miktarı ve Lt, t dönemindeki bos zaman miktarıdır. Fonksiyon u’nun,
kesin artan, içbükey, sürekli, iki kez türevi alınabilir oldugu ve Inada kosullarını
karsıladıgı varsayılmıstır.
Her bir dönem için 1 olarak normalize edilmis toplam zaman, çalısma (Ht) ve bos
zamandan (Lt) olusur. Tüketim ve yatırımın (It) toplamı ise geliri (Yt) asamaz. Bu
kısıtlar asagıdaki gibi gösterilebilir:
1 t t H + L £ (1.7)
t t t C + I £ Y (1.8)
15
Sermaye birikim süreci (Kt) ise asagıdaki gibidir:
Kt 1 (1 d )Kt It + = − + (1.9)
Burada , amortisman oranıdır.
Temsili firma, Yt çıktısını, ölçege göre sabit, içbükey, iki kez türevi alınabilir,
sürekli ve Inada kosullarını karsılayan bir üretim fonksiyonundan saglar:
, ( , ) t t t H t t Y = A F K X H (1.10)
Kt, önceden belirlenmis sermaye stoku, Ht, isgücü girdi miktarı ve XH, XH g sabit
oranında isgücü artıslı teknik ilerlemedir. At, toplam faktör verimliligine gelen geçici
stokastik soklardır ve teknoloji sokları olarak yorumlanabilir. Teknoloji soklarının
logaritmik otoregresif duragan bir süreç oldugu varsayıldıgında:
1 , log( ) log( ) (1 ) log( ) t A t A A t A r A r A e − = + − + (1.11)
olarak ifade edilebilir. Burada ( A ), sürecin ortalamasıdır. 1 A r < ve A,t e ise
varyansı 2
A s olan teknolojik yeniliktir.
Bir sosyal planlamacı, tam rekabet için asagıdaki problemi çözer:
0
,
0
max ( , )
t t
t
t t
C L
t
E b u C L
¥
=

s.t. , ( , ) t t t t H t t C + I £ A F K X H (1.12)
, iskonto faktörü ve E0, 0 dönemindeki bilgiye dayalı beklentidir. Bu bilgi, K0 ve
0 0 ,0 ( , ) H x = A X vektörü tarafından saglanır. t döneminde, durum degiskenleri t K ve t x ;
kontrol degiskenleri ise t C ve t H ’dir.
16
Bireysel tercihler üzerine konulan iki kısıtlama, rekabetçi kosullarla uyusan
duragan durum büyümesini saglar:
1) Tüketimin dönemlerarası ikame esnekliginin tüketim ölçegine baglı olarak
degismemesidir. Bu kısıtlama tüketimin ikame esnekliginin ve sermayenin marjinal
ürününün (=1+r) duragan durumda sabit kalmasını saglamaktadır. Dolayısıyla tüketim,
duragan durumda sabit oranda artacak, indirgenmis marjinal fayda düzeyi reel faiz
oranına esit olacak, böylece tüketimin dönemlerarası ikame esnekligi sabit kalacaktır.
2) Gelir ve ikame etkilerinin isgücü arzını degistirmedigini varsayılmaktadır.
kinci kısıtlama, isgücündeki sürdürülebilir büyümeyle iliskili olup, isgücü arzının
duragan durumda reel ücretten bagımsız olmasını saglamaktadır. Bu kısıtlar altında
fayda fonksiyonu biçimi ise asagıdaki gibi olmalıdır:
1
( , ) ( )
1
C
u C L v L
s
s

=

, s Î]0,1[U]1,+¥[ için (1.13)
u(C, L) = log(C) + v(L) , s =1 için. (1.14)
Bireyin faydası, tüketim ve bos zamana baglıdır. (v), bos zamandan saglanan
faydayı gösteren bir fonksiyondur.
Çıktının, tüketimin, sermayenin ve yatırımın büyüme oranı ( , , , ) Y C K I g g g g ,
isgücünün büyüme oranı ( ) XH g tarafından belirlenmis sabit bir orandır:
Y C K I XH g =g =g =g =g (1.15)
Üretim fonksiyonu olarak Cobb-Douglas tipi bir fonksiyon seçilmistir:
1
, ( ) t t t H t t Y A K X H a −a = (1.16)
17
1.3.2. Modelin Çözümü
Modelin çözüm stratejisi, duragan durum etrafında Euler kosullarını dogrusal
olarak degerlendirmek ve dogrusal dinamik sistemi çözmektir. Degiskenler, duragan
durumda sabit olan kisi basına degerler cinsinden, t t H,t c = C X , t t H,t k = K X ,
t t H,t y = Y X ve t t H,t i = I X olarak yeniden tanımlandıgında amaç fonksiyonu
asagıdaki gibi ifade edilir:
1
1 *
,0 0
0
( ) ( ) ( )
1
t t
H t
t
c
U X E v L
s
s b
s
+¥ −

=
=

, s Î]0,1[U]1,+¥[ için (1.17)
*
0 ,
0
( ) (log( ) ( ) log( )) t
t t H t
t
U E b c v L X

=
=
+ + , s =1 için (1.18)
Burada * 1 ( ) ( ) t
XH
s b b g − = dir. Yasam fayda fonksiyonunun sonlu olabilmesi
için * 1 1
XH
s
b b g

< Û > oldugu varsayılır. Sermayenin gelisimi ve optimal patikası için
çözüm söyledir:
1
1 (1 ) XH t t t t t t k k A k H c a a g d −
+ = − + − (1.19)
*
1 1
,
( , ) max{ ( , ) [ ( , )]}
t t
t t t t t t t
c H
V k A u c L b E V k A + + = + (1.20)
ve 1
1 (1 ) XH t t t t t t k k A k H c a a g d −
+ = − + −
Optimalite kosulları asagıdadır:
t 1 0
t
t t
u k
c c
+ l ¶ ¶
+ =
¶ ¶
(1.21)
t 1 0
t
t t
u k
H H
+ l ¶ ¶
+ =
¶ ¶
(1.22)
1 ( , )
t t t 0
t
t t
V k A k
k k
+ l ¶ ¶
− =
¶ ¶
(1.23)
1 (1 ) ( , ) 0 XH t t t t t t g k d k A F k H c + − − − + = (1.24)
*
1 lim[ ] 0 t
t t k t
t t
t
b g +
+ + +
®¥
= (1.25)
18
Burada * 1 1
1
( , )
[ t t ]
t t
t
V k A
E
k
l b + +
+

=

(1.26)
Optimalite kosulları, üç farklı degis-tokusun varlıgını vurgular:
1) Bugünkü ve gelecekteki bos zaman arasındaki degis-tokus;
2) bugünkü ve gelecekteki tüketim arasındaki degis-tokus;
3) bugünkü tüketim ve bos zaman arasındaki degis-tokus.
lk iki degis-tokusta gelecek dönemki sermayenin fayda cinsinden beklenen
indirgenmis marjinal degerleri, üçüncüsünde ise sadece isgücünün marjinal
verimliliginin bugünkü degeri yer alır.
‘daki artıslar, bugünkü tüketimi ve bos zamanı,
gelecek tüketim ve bos zamana göre daha pahalı hale getirirken; isgücünün marjinal
verimliligindeki artısları ise bugünkü bos zaman fiyatının tüketime göre daha yüksek
olmasına yol açar.
Optimalite kosulları yeniden düzenlendiginde:
1
(1 ) 0 t t t
XH
c v H s l
g
− − − = (1.27)
1 1
(1 ) (1 ) 0
1
t
t t t t t
XH
c
v H Ak H
s
a a a l
s g

¢ − − − − =

(1.28)
*
1 1
1 1 1 1 [(1 ) ] 0 t t t t t t
XH
E A k H a a b
d a l l
g
− −
+ + + + − + − = (1.29)
1
1 (1 ) 0 XH t t t t t t k k Ak H c a a g d −
+ − − − − = (1.30)
*
1 lim [ ] 0 t
t t t E k t
t t
t
b g +
+ + +
®¥
= (1.31)
19
yazılır. Duragan durum etrafına yaklasımda asagıdaki kosullar kabul edilir:
0
1 cc t cl t t
H
c H
H
V −V −l =

) ) )
(1.32)
0
1 lc t ll t t t t t
H
c H A k H
H
V −V −l − −a +a =

) ) ) ) ) )
(1.33)
t t 1 A t t 1 k t 1 H t t 1 t El h E A h k h E H l + + + + + + + =
) ) ) ) )
(1.34)
Burada cc V = −s ,
( )
( ) cl
LDv L
v L
V = , 1 lc V = −s ve
2 ( )
( ) ll
LD v L
Dv L
V = .  terimi,
sermayenin ( , , ) t t t A k H
) ) )
degiskenlerine göre marjinal verimliliginin esnekligini verir ve
asagıdaki duragan durum degerlerine sahiptirler:
* [ (1 )] XH
A
XH
g b d
h
g
− −
= (1.35)
* [ (1 )]
(1 ) ( 1) XH
k A
XH
g b d
h a h a
g
− −
= − − = − (1.36)
* [ (1 )]
(1 ) (1 ) XH
H A
XH
g b d
h a h a
g
− −
= − = − (1.37)
Üretim fonksiyonunun logaritmik dogrusallastırılması ve kaynak kısıdı altında:
(1 ) t t t t y = A +a k + −a H
) ) ) )
(1.38)
1 ( 1) t c t i t i t y s c f s k f s k + = + − −
) ) ) )
(1.39)
yazılır. sc ve si, sırasıyla tüketim ve yatırımın toplam çıktıdaki paylarıdır:
*
*
( (1 ))
(1 )
XH
i
XH
s
g d b a
g b d
− −
=
− −
, 1 c i s = − s ve 1
[ (1 )]
XH
XH
g
f
g d
= >
− −
.
20
sgücünün marjinal verimliligi ( p
)
), yatırımın marjinal verimliligi ( i
)
), sermayenin
marjinal verimliligi ( z
)
) ve reel faiz oranı ( r
)
) asagıdaki gibi hesaplanır:
pt = yt − Ht = At +a kt −a Ht
) ) ) ) ) )
(1.40)
1 c
t t
i i
s
i y c
s s
= −
) ) )
(1.41)
( 1) (1 ) t t t t t t z = y − k = A + a − k + −a H
) ) ) ) ) )
(1.42)
t t
z
r z
z d
=

) )
(1.43)
Bu denklemler, dogrusal fark denklem sistemini olusturur. Sermayenin, geçmis
degerlerine ve dıssal soka göre gelisimi ise asagıdaki sistemden elde edilir:
1 1
1 1
1 , 1
0
0
t kA t
t t t
t A t A t
k k
s Ms
A A
μ p
e
r e
+
+ +
+ +
       
=

=

+
= +
) )
) ) )
) ) (1.44)
t d
)
, tüketim, çalısılan saat, çıktı, yatırım, isgücü verimliligi ve reel faiz oranından
sapmalar vektörüdür ve asagıdaki biçimde ifade edilebilir:
t ck cA
t Hk HA
t yk yA t
t t
t ik iA t
t pk pA
t rk rA
c
H
y k
d s
i A
p
r
   P P 

P P

P P
 
=
=

= P
P P

P P

P P
)
)
) )
) )
) )
)
)
(1.45)
(1.44) ve (1.45) no’lu denklemler modelin, durum uzayı (state space) biçimindeki
halidir. Bu iki denklem, modelin çevrimsel özelliklerinin hesaplanmasını saglar. Burada
 ve M matrisleri, fayda ve üretim fonksiyonlarının parametre tanımlamasına baglıdır.
Ekonomik ajanların her bir zaman dönemindeki optimal kararları, içsel ve dıssal durum
degiskenlerinin degerine göre belirler: Buradaki kararlar  matrisinde yer alır.
21
t zaman döneminde modelin artık terimi (A)’ya bir sok geldiginde, bu sokun
degiskenler üzerinde etkiler olusturmasında (duragan durum degerlerinden sapmasında)
iki yayılma kanalı ayırt edilebilir:
1) Dogrudan Etkiler:  matrisinin ikinci sütununda yer alır.
2) Dolaylı Etkiler:  matrisinin birinci sütununda yer alır ve sermayenin duragan
durum dengesinden sapmasını verir.
Sermaye stoku, baslangıçta duragan durum dengesinin üzerinde ise,
1) hanehalkının parasal geliri yüksektir,
2) isgücünün marjinal üretkenligi yüksektir ve
3) sermayenin marjinal üretkenligi düsüktür.
(1) ve (3) nolu faktörler, refah etkisi ve dönemlerarası ikame etkisi nedeniyle
çalısılan saatlerde geçici bir düsüs olacagını ima eder. (2) nolu faktör ise tüketim-bos
zaman arasındaki degis tokusu nedeniyle zıt yönde bir etkiye sahiptir.
Çıktının tepkisi, çalısılan saatteki tepki ile sermayenin sapması arasındaki
etkilesimine baglıdır. Tüketim ile yatırımın tepkisi ise sermayenin sapmasından
kaynaklanır: Pozitif refah etkisi, tüketimin gelecekteki degerini düsürür ve yatırım
duragan durum degerinin altındadır. Tüketimin dinamikleri, faiz oranı dinamiklerinin
dahil edilmesiyle açıklanabilir. Faiz oranları, bir an duragan durum degerinin altında
olsa da sonra duragan durum dengesine dogru yükselecektir.
Bir teknoloji soku sonrasında ise tüm degiskenlerin duragan durum degerleri
yükselmekte ve yeniden duragan durum degerlerine dönmektedir. Eger isgücünün
dönemlerarası ikame esnekligi daha yüksek oldugunda, verimlilik sokuna çalısılan
saatlerin tepkisi de artacaktır. Yüksek kalıcılıgı olan teknoloji sokları durumunda ise,
refah etkisi de yüksek olmakta ve dönemlerarası ikame etkisi zayıflamaktadır.
22
1.4. Reel s Çevrim Kuramında ktisat Politikaları
Ekonomik genisleme ve daralma dönemleri hakkındaki genel yargı, genisleme
dönemlerinin iyi, daralma dönemlerinin kötü oldugudur. s çevrimlerini açıklamaya
yönelik modeller, dengesizlik yaklasımı ve denge yaklasımı altında toplandıgında,
dengesizlik yaklasımını kabul eden iktisatçılar, yukarıdaki genel yargıyı
kullanmaktadırlar.
Dengesizlik yaklasımını kullanan modellerde tam istihdam düzeyi denge olarak
modellenmektedir. Tam istihdamda tüm isçilerin ve üreticilerin tercihleri, karsılanırken;
eksik istihdamda isçilerin veya üreticilerin, veya her iki grubun, tercihlerini karsılamada
basarısızlıga düstükleri kabul edilmektedir. Denge yaklasımı altında yer alan RBC
modellerinde is çevrimlerinin her asaması, Pareto-etkin denge durumudur. Ekonomik
daralma dönemleri, kısıtlardaki istenilmeyen ve kaçınılamayan kaymalardır (Hartley ve
digerleri, 1997b, 35-36).
RBCT, is çevrimlerinin her asamasını Pareto-etkin denge durumu olarak kabul
ettiginden ekonomik genisleme ve daralma dönemlerinde iktisat politikası olarak pasif
bir tutum önermektedir. s çevrimin varlıgı, ters çevrimsel iktisat politikaları için
gerekçe olarak görülmemektedir.
1970’lı yılların sonuna kadar temel düsünce okullarının önde gelen isimleri,
(Örnegin Tobin, Friedman ve Lucas), para arzı büyüme oranının ekonomi üzerinde reel
etkilerinin oldugu ve çıktıdaki dalgalanmaların olusumunda önemli bir rol oynadıgı
konusunda aynı görüsü paylasmaktaydılar. Parasalcı iktisat, reel istikrarsızlıgın nedenini
parasal istikrarsızlıga baglamakta ve paradan çıktıya dogru bir nedensellik oldugunu
kabul etmekteydi.
RBC modellerinde ise bu görüslerin tersine, paranın hem kısa dönemde hem de
uzun dönemde yansız oldugu ve para ile çıktı arasındaki nedenselligin çıktıdan paraya
dogru oldugu ileri sürülmektedir. Bu kurama göre para politikası, üretim ve istihdam
gibi reel degiskenleri etkileme gücüne sahip degildir ve gerçek hayatta para arzı ile çıktı
23
arasındaki gözlenen korelasyon, para arzının içsel olmasından kaynaklanmaktadır
(Snowdon ve digerleri, 1994, s.253-254).
RBCT’nda maliye politikası araçlarının kullanımı, çıktı ve istihdamı arz yönünden
etkilemektedir. Kuram, kamu harcamalarını etkilerini nitelik açısından, geçici kamu
harcamaları ve kalıcı kamu harcamalarına ayırarak incelemektedir. Kalıcı kamu
harcamalarının is çevrimleri üzerinde önemli bir etkisinin olmayacagı kabul edilirken,
geçici kamu harcamalarının isgücünün dönemlerarası ikamesini etkileyerek, üretimi
artıracagı öngörülmektedir.
Kamu harcamalarının vergi ile finanse edilmesi, isgücünün gelirini ve
sermayesinin getirisini optimize etmeye çalısan bireyin tercihlerini etkileyecektir. Gelir
vergisi oranındaki artıs, isgücünün daha az çalısma daha çok bos zaman tercihinde
bulunmasına neden olacaktır. Bu kapsamda maliye politikasına düsen görev, vergilerin
bozucu etkilerini en az düzeyde tutulması olmalıdır. Kamu harcamalarının para basımı
ile finanse edilmesi, ekonomiye enflasyon vergisi olarak yansıyacaktır.
Cooper (1997), maliye politikası soklarıyla genisletilmis RBC modellerini
elestirmektedir:
1) Söz konusu modeller, piyasa aksaklıkları, heterojenlik gibi birçok eksiklikler
tasımaktadır.
2) Maliye politikası fonksiyonları, iyi tanımlanmıs bir optimizasyon probleminden
elde edilmemektedir.
Cooper’a göre tamamen istatistiksel temsili bir politika üzerine yogunlasmak
yerine optimal maliye politikasının kapsamı tartısılmalıdır. Ancak böyle bir yaklasımın
iki güçlügü bulunmaktadır:
1) Kavramsal olarak kamu müdahalesinin dayanagına yönelik bir soruyla
karsılasılabilinir. Dıssallıkların olmadıgı ve piyasaların tam oldugu bir RBC modelinde
devlet için bir rol olmayacaktır. Devletin istikrar politikalarını rasyonellestirmek,
24
politika uygulamalarından refah kazanımları saglanmak için mutlaka modele bazı
sürtünmeler eklenmelidir.
2) Optimal maliye politikasının belirlenmesinde güçlükler bulunmaktadır. Eger
dinamik bir modelde devlet oyuncu olarak modellenirse, dogal olarak tam rekabet
yaklasımından uzaklasılarak devletin büyük bir oyuncu olmasına dogru gidilecektir.
Cooper; Chari ve digerleri (1993)’nin çalısmasını, optimal maliye politikası
arastırma alanında önemli bir adım olarak görmektedir. Chari ve digerleri, standart
neoklasik büyüme modeli kapsamında optimal maliye politikasını arastırmıslardır.
Yazarların bulgularına göre, optimal maliye politikası için isgücü vergi oranları çok az
dalgalanmalı ve sermaye üzerine konulan vergiler sıfır olmalıdır. Ancak bu model,
ABD isgücü piyasası verilerinin korelasyonlarını elde edememistir.
Cooper ise Chari ve digerleri’nin modelini, politika yapıcılarına daha fazla rol
verilerek degistirilmesini ve modele sürtünmeler eklenmesini önermektedir.
Sonuç olarak RBC modellerine göre para ve maliye politikalarının kontrolsüz
kullanımı, ekonomiye olumsuz maliyetler getirmektedir. Enflasyon ve vergilemeden
kaynaklanan olumsuz etkileri düsük düzeyde tutmaya yönelik kurala dayalı pasif iktisat
politikalarının optimal bir biçimde birlestirilmesi daha makul görülmektedir.
25
BÖLÜM 2
GENSLETLMS REEL S ÇEVRM MODELLER
RBCT’nin ilk modelleri, Kydland ve Prescott (1982) ile Long ve Plosser (1983)’in
çalısmalarıdır. Bu modellerin teorik çerçevesi, teknolojik degisme hızının stokastik
oldugunu kabul eden neoklasik büyüme modeline dayanmaktadır.
Altug, Kydland ve Prescott (1982)’un çalısmasına benzer bir modeli, maksimum
olabilirlik yöntemi ile tahmin ve test etmistir. Altug, ortalama haftalık çalısma
saatlerinin degisir olmasına izin verilmesi ya da bazı GSYH bilesenlerinin (örnegin, net
ihracat, stok yatırımları ve kamu harcamaları gibi.) dıssal kabul edilerek söz konusu
modelin genisletilmesini önermektedir (Altug, 1989, s.913).
Danthine ise ilk RBC modellerinin para ve para politikası, kamu harcaması ve
maliye politikası, issizlik ve istikrar politikaları, cari islemler hesabı, döviz kurları ve
dıs politika faktörleri, eksik bilgi ve artan getiri gibi eksiklikler tasıdıgını belirtmektedir
(Danthine, 1997, s.139). lk RBC modellerinin eksikleri gidermek için ortaya atılan
yeni modeller ise “Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri [Augmented Real Business
Cycle (ARBC) Models]” olarak adlandırılmaktadır (Henin, 1995, s.2).
Diger tarafta yeni Keynesyen iktisatçıların, RBC modellerine eksik rekabet, katı
fiyatlar gibi varsayımları dahil etme çabaları görülmektedir. Romer’e göre, Cho ve
Cooley (1990) ile King (1991)’in çalısmaları, RBC ile Keynesyen dalgalanma modelleri
birlestirmede atılan ilk adım olarak kabul edilebilir. Bu çalısmalar, katı nominal fiyatlar,
ücretler ve parasal dengesizliklerin dahil edildigi RBC modelinin, çevrimlerin temel
özelliklerini açıklayıp açıklayamadıgı arastırmaktadır (Romer, 1996, s.189). Danthine’e
ise yeni Keynesyen iktisatçıların gelistirdikleri modellere, Goodfriend ve King
(1997)’in kendi modeli için kullandıgı “Yeni klasik sentez” etiketinin tereddütsüz
verilebilecegini ileri sürmektedir (Danthine, 1997, s.142).
26
Yeni RBC modelleri, isgücü piyasası degiskenleri, mali degiskenler, para piyasası
degiskenleri ve açık ekonomi degiskenleri ile standart RBC modelinin genisletilmesi
üzerinde yogunlasmaktadır (Stadler, 1994, s.1756-1765).
2.1. sgücü Piyasası Degiskenleri Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri
Standart RBC modeli, çıktı, tüketim ve yatırım gibi makroekonomik
büyüklüklerdeki göreceli degiskenlikleri açıklamada basarılı olsa da isgücü piyasası
degiskenlerindeki göreceli degiskenlikleri açıklamada yetersizdir.
Standart RBC modeli, “reel ücret ile çalısma saati” ve “reel ücret ile çıktı”
arasında yüksek korelasyon öngörmektedir. Ancak gerçek verilerde çogu zaman yüksek
korelasyonun olmadıgı gözlenmektedir.
sgücü piyasası degiskenlerinin is çevrimleri düzenliligi, RBCT’nin ilk
modelleriyle tutarlı degildir (Stadler, 1994, s.1757-1762):
1) RBCT, istihdamın yaklasık olarak çıktı kadar degisken olacagını; istihdam ve
reel ücretlerin çevrimle aynı yönde hareket edecegini öngörmektedir5. Ancak RBC
modeli, istihdamdaki degiskenligi gerçek verilerdeki degerinden daha düsük tahmin
etmektedir. Bu tutarsız durum, “istihdam degiskenligi bilmecesi (the employment
variability puzzle)” olarak adlandırılmaktadır.
RBC modelinde teknoloji sokları, isgücü piyasasında isgücü talep egrisini
kaydırmakta, dolayısıyla reel ücretleri degistirerek ekonominin arz yanını dogrudan
etkilemektedir. Pozitif egimli isgücü arz egrisi, teknoloji soklarından etkilenmemis ve
sabit kalmıssa, RBC modelinin reel ücret ile çalısma saati arasındaki yüksek korelasyon
öngörüsü gerçeklesecektir.
Gerçek verilerde gözlenen düsük korelasyonu RBC modelinde elde etmek için
isgücü arzında kaymaya neden olacak ilave bir sokun varlıgına ihtiyaç duyulmaktadır.
5 Türkiye ekonomisinde istihdam yaklasık olarak çıktı kadar degiskenlik göstermektedir. stihdam ve reel
ücretlerdeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde hareket etmektedir (Tablo 4.3, sayfa 81).
27
RBC modellerinde ücretlerdeki küçük degismelere istihdamdaki büyük
dalgalanmaların eslik edeceginin ileri sürülmesi, esnek isgücü arz egrisi ve yüksek
dönemlerarası ikamenin olacagının kabulü anlamındadır.
Ancak dönemlerarası ikamenin yüksek olması geregi, RBC modellerinin zayıf
noktasıdır. Çünkü bu konuda güçlü kanıtlar bulunmamaktadır. Mikro çalısmalardan elde
edilen sonuçlar, isgücü arzının ücret esnekliginin düsük oldugunu göstermektedir.
Dolayısıyla bir verimlilik soku, kuramsal olarak istihdamdan ziyade ücretlerde büyük
degismelere yol açmaktadır.
2) RBCT, çıktı ve verimlilik arasındaki korelasyonun yüksek olacagını
beklenmektedir. Uygulamada, bir çok ülke için korelasyon beklenenden daha düsük
düzeydedir6.
3) sgücünün gelirdeki payı çevrim boyunca, ters çevrimsel hareket eder. Ancak
RBC modelleri Cobb-Douglas üretim teknolojisi kullanmakta ve isgücünün payı sabit
kalmaktadır.
4) Eger verimlilik sokları çevrimlere yol açıyorsa, istihdam ve verimlilik oldukça
yüksek düzeyde iliskili olmalıdır.
Ancak istatistiksel gözlemlere göre birçok ekonomi için verimlilik ve istihdam
arasındaki korelasyon negatiftir. ABD için korelasyon sıfır civarındadır. Bu tutarsuz
durum ise “verimlilik bilmecesi (the productivity puzzle)” olarak adlandırılmaktadır.
Eger hem isgücü talebi hem de isgücü arzı degismisse, verimlilik ve istihdam
arasında güçlü bir pozitif korelasyon olusmayabilir. Dolayısıyla istihdam ile verimlilik
arasındaki korelasyonu daha düsük yapmanın yolu, nominal ücret yapıskanlıgı, begeni
sokları, isgücü gömülemesi (labor hoarding), ev içi veya piyasa dısı üretim, veya
hükümetin harcama sokları gibi emek arzını kaydırabilen faktörleri dikkate almaktır.
Böylece verimlilik ile isgücü arasındaki korelasyon daha düsük olacaktır.
6 Türkiye ekonomisinde çıktı ve isgücü ortalama verimliligi arasındaki korelasyon, 0.54’tür (Tablo 4.3,
sayfa 81).
28
5) RBC modellerinde issizlik söz konusu degildir. stihdamdaki degismeler,
temsili isçinin çalıstıgı saatlerdeki degismelerden kaynaklanmaktadır. RBC
modellerinde issizlik, her zaman gönüllü olmaktadır.
sgücü piyasası degiskenleri ile genisletilmis RBC modelleri genel olarak su
sekilde sıralanabilinir: Bölünemez isgücü (indivisible labor; Hansen, 1985), ev üretimi
(home production; Benhabib ve digerleri, 1991), gömülenmis isgücü (labor hoarding;
Burnside ve digerleri, 1993), arama modelleri (search models; Merz, 1995), aksak
rekabet (imperfect competition; Gali, 1995a, 1995b). Arama ve aksak rekabet modelleri,
Keynesyen teoriye daha yakındır.
sgücü piyasası degiskenleri ile genisletilmis RBC modellerinin kullandıgı temel
varsayımlar ve arastırmalardan elde edilen bulgular özetle asagıda yer almaktadır.
2.1.1. Temel Neoklasik sgücü Piyasası Modeli
Standart RBC modelinde kullanılan temel neoklasik isgücü piyasası modelinde
pozitif bir verimlilik soku sonrasında firmaların isgücü talebi artmakta, eger isgücü arzı
egrisi degismemisse, reel ücretler ve istihdam birlikte yükselmektedir (Sekil 2.1).
Reel ücretler, zaman içerinde çok az degisirken, istihdamın önemli ölçüde
dalgalanması, RBCT’nda bos zamanın, zaman içerisinde ikame edilebilirliginin yüksek
oldugu seklinde yorumlanmaktadır.
Ayrıca isgücünün dönemlerarası esnekligi, isgücü arz egrisinin konumunu da
belirlemektedir. Eger reel ücretlerde geçici degismeler varsa ve bireyler iki dönem
arasında isgücü arzlarını ikame ediyorlarsa isgücü arz egrisi daha yataydır. Bu durumda
verimlilik artısları nedeniyle yükselen ücretler karsısında istihdamda büyük degismeler
gerçeklesir.
Eger bireyler, dönemlerarası isgücü arzını degistirmeye istekli degiller ise, isgücü
arzı egrisi daha dik olacak ve isgücü talep artısları, istihdamdan ziyade reel ücretleri
degistirecektir.
29
Sekil 2.1. Neoklasik Model
2.1.2. Bölünemez sgücü Modeli
Hansen (1985), Kyland-Prescott modelinin isgücüne iliskin istatistikleri
açıklamada basarısız olmasına dikkat çekmekte ve isgücü seçimini içerecek sekilde bir
modelleme önermektedir. Hansen (1985), hanehalkının ya sabit bir çalısma süresini ya
da çalısmamayı tercih ettigini varsaymaktadır.
Bölünemez isgücü (indivisible labor) varsayımı olarak bilinen bu yaklasıma göre
isgücünün çalısma süresi bölünememektedir. Verimlilik sokları, hanehalkını isgücüne
dahil olmaya veya isgücünden ayrılmaya zorlanmaktadır. Her bir dönem için 1 olarak
normalize edilmis toplam zaman, çalısmak (Ht) ve bos zamandan (Lt) olusmaktadır:
Lt + Ht £1 (1.7)
sgücü her bir dönem için ya sabit bir isgücü arz edecek ( 0 t H = H ) ya da
çalısmamayı ( 0 H = 0 ) seçecektir. Bu kosullar altında 1.7’nolu esitligi, asagıdaki gibi
yeniden düzenlenir:
1 t t L = − H veya 1 t L = (2.1)

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 
30
Böyle bir ekonomi için tüketim seti, dıs bükey olmamaktadır. Çözüm olarak
Rogerson (1988)’un yaklasımı kullanılarak hanehalkının seçim kümesi, is piyangoları
(employment lotteries) cinsinden yeniden tanımlanır:
Bireylerin, (t) olasılıgında is piyangoları ile karsı karsıya oldugu
varsayılmaktadır. Bireyler özdes oldugundan, aynı çalısma olasılıgında (t)
seçilmektedir. Dolayısıyla t döneminde beklenen çalısılan saat, t t 0 H =k H olmakta ve
bireyler (1- t) olasılıgında çalısmamayı tercih etmektedir (McGrattan, 1994, s.4).
RBCT’ın ilk modellerinde yer alan fayda fonksiyonunda bos zaman logaritmik
olarak yer almaktadır (Örnegin, Kydland ve Prescott, 1982, s.1351; Long ve Plosser,
1983, s.308).
Hansen (1985) modelinde ise fayda fonksiyonunda bos zaman dogrusal olarak
tanımlanmaktadır. Bu degisikligin sonucu olarak bireylerin farklı dönemlere ait bos
zamanlarının ikamesi daha yüksek olmaktadır. Daha yüksek dönemlerarası ikame ile
çalısan bu model, bos zaman ve çalısılan saat arasında daha yüksek korelasyonlar
tahmin edecektir.
Temsili birim için fayda fonksiyonu, RBCT’ın ilk modellerine uygun olarak
yeniden tanımlandıgında (2.2), bölünemez isgücü modelindeki fayda fonksiyonuna
geçis islemleri asagıda yer almaktadır:
( , ) log( ) log( ) t t t t u C L = C + v L ve v > 0 (2.2)
0 / t t k = H H ve 1 t t L = − H esitlikleri kullanıldıgında, hanehalkının seçim kümesi is
piyangoları cinsinden yeniden asagıdaki gibi tanımlanabilir:
0 ( , ) [log( ) log(1 )] (1 )[log( ) log(1)] t t t t t t u C L =k C + v − H + −k C + v
0 0 log( ) log(1 ) / t t = C + H v − H H
log( ) t t = C −y H (2.3)
31
Buraday = −v log(1− H0 ) / H0 .
Sonuç olarak bölünemez isgücü modelinde küçük soklar, istihdamda daha büyük
dalgalanmalara ve çıktıda is çevrimlerine yol açmaktadır. Bu modeldeki isgücü arz
egrisi, standart RBC modeline göre daha esnek olmakta ve ayrıca modele issizlik de
dahil edilmektedir.
2.1.3. Ev Üretimi Modeli
Benhabib ve digerleri (1991), Greenwood ve Hercowitz (1991) ve Greenwood ve
digerleri (1995), ev üretimi sektörünün ABD ekonomisi için önemli bir büyüklüge
(milli gelirin yaklasık % 20 ile % 50 arası bir orana) sahip oldugu ve dolayısıyla ev
üretimi (home production) varsayımıyla çalısan bir RBC modelinin performansının
daha yüksek olacagını ileri sürmektedirler.
Hansen ve Wright (1992) ise standart RBC modelini, bos zamanın ayrılamazlıgı,
isgücünün bölünemezligi, kamu harcamaları ve ev üretimi varsayımları ile
genisletmisler ve gerçek verilere uygun bir sekilde, çalısılan saat ile verimlilik arasında
düsük bir korelasyon elde etmislerdir.
Campbell ve Ludvigson (2000)’a göre, sektörler arasında aynı duragan-durum
teknoloji büyüme oranının olması, teknoloji soklarının sektörler arasında pozitif
korelasyonlu olması ve piyasa üretiminin daha sermaye yogun olması kosulları altında
dönemlerarası ikame esnekligi düsük olsa bile, ev üretimi varsayımıyla genisletilmis bir
RBC modelinin gerçek verilere daha yakın sonuçlar saglayabilir. Ev üretimi modelinde
tüketici, faydasını üç maldan saglamaktadır:
1) Piyasada üretilen malların tüketimi,
2) ev üretiminden elde edilen malların tüketimi ve
3) bos zaman.
32
Bu modelde ev üretimi malları, piyasa üretiminden saglanan malların ikamesi
olmaktadır. Ev üretimi modelinde isgücünün dönemlerarası ikame esnekligi 1’in altında
olabilmektedir. Böylece standart RBC modelindeki isgücünün dönemlerarası ikame
esnekliginin dengeli büyümenin saglanabilmesi için 1’e esit olması seklindeki katı
varsayım da gevsetilmis olmaktadır. Ev üretimi modelinde verimlilik sokları, her iki
malın üretim fonksiyonunu kaydırmaktadır.
2.1.4. sgücü Gömülemesi Modeli
Burnside ve digerleri (1993) tarafından önerilen gömülenmis isgücü modeli (labor
hoarding model), ek çalısma saatlerinden ziyade ortalama çalısma saatlerine önem
vermektedir. Bireylerin cari isgücü arzı, “eho” olarak tanımlanmaktadır.
Burada “e”, isgücünün çalısma çabasını ifade eder ve duragan durumda birim
degere (e=1) sahiptir. Eger isgücünün çalısma çabası düsük ise, isgücü gömülemesi
yüksek düzeyde olacaktır. Bu durumda üretim fonksiyonu asagıdaki gibi yazılabilir:
1
1 0 ( ) t t t t y A ka e h H −a
− = (2.4)
Tüketicinin bos zamanı 0 (1−c − eh ) olmaktadır. Burada Ht, istihdam edilen isgücü
ve , isgücünün çalısmasından kaynaklanan bir sabit maliyettir.
Bu modelde ek bir varsayım daha yapılmaktadır: Firmaların olumlu (olumsuz)
teknoloji sokları nedeniyle, ek isçi kiralayarak (isçi çıkararak) istihdamlarını
ayarlamaları zaman almaktadır. Bu nedenle firmalar, A teknoloji düzeyine sahip olma
bilgisinden önce istihdamı belirlemekte (isgücü gömülemesi yapmakta); teknoloji
sokları hakkında bilgi sahibi olunca, sadece istihdam ettikleri isgücünün çalısma çabası
(e) düzeyini ayarlamaktadır. Böylece firmalar, istihdamı degistirmeden fiili çalısma
sürelerini degistirebilmektedir.
Burnside ve digerleri (1993), isgücü gömülemesi modelinde kamu harcama
soklarının etkilerini incelemisler ve teknoloji soklarının varyansını, standart modele
33
göre % 50 daha düsük oldugu sonucunu elde etmislerdir. Kamu harcama soklarının
Solow artıgının varyansını küçültücü etkisi, Summers (1986)’ın Prescott (1986)’da
Solow artıgının varyansının olması gereginden daha yüksek tahmin edildigi seklindeki
elestirisini destekler niteliktedir.
Boileau ve Normandin (1997), daha nitelikli bilgi (superior information)
varsayımı altında isgücü piyasası modellerini, istihdamdaki degiskenligi açıklamak
amacıyla ABD verilerini kullanarak test etmislerdir. Nitelikli bilgi ve isgücü
gömülemesi varsayımlarıyla çalısan modellerin gerçek verilere daha yakın degerler
ürettigi görülmüstür.
Sekil 2.2. sgücü Gömülemesi Modeli
2.1.5. Arama Modeli
Arama modeline (search model) göre istihdamdaki yükselisler, zaman içerisinde
yavas olmakta; issizlerin, firmaların bos kadrolarına (vacancies) basvurmaları ve ise
yerlestirmeleri zaman almaktadır. ssizlerin is bulma hızları, aynı kadroya basvuran
issiz sayısına da baglıdır. Bu kosullar altında isgücü piyasasının çevrimlere uyumu,
standart RBC modellerine göre farklı olmaktadır.
34
Jackman ve digerleri (1989), ngiltere için kullandıgı model, sadece ise girisleri
göstermekte, isten ayrılmaları içermemektedir. Merz (1995)’in modeli ise, isgücünden
ayrılıp issizlere katılma sözkonusudur.
Bu modellerde firmaların bos kadroları, kârlı is dönemlerinde yeterince istihdama
sahip olmama riskine yol açabileceginden bir maliyet unsuru olarak kâr fonksiyonunda
yer almaktadır. Firmalar, çesitli dönemlerde isçi kiralama maliyeti ile bos kadrolarını
doldurmamanın maliyeti arasında denge kurarak optimal istihdam düzeyini
belirlemektedirler.
Önceki modellerde ücretler, rekabetçi faktör piyasalarınca isgücünün marjinal
ürününe göre belirlenirken, arama modellerinde ücret düzeyi, isçilerin marjinal
ürünlerinden farklı olabilmektedir.
Arama modellerinde ücretlerin belirlenmesinde, firmaların tekelci güçleri ve
isgücünün pazarlık gücü etkili olmaktadır. Dolayısıyla arama modellerinden elde
edilecek sonuçlar, standart RBC modelinden farklı olacaktır. Bu modellerde isgücünün
teknoloji soklarına tepkisi derhal olmayacak, zamana yayılacaktır. Ücretler, bir
verimlilik sokuna dogrudan tepki vermeyecektir.
Sekil 2.3’de UV egrisi, bos kadrolar ile issizlik arasındaki eslesme fonksiyonunu;
VS egrisi ise çesitli issizlik düzeyinde firmaların bos kadro arzını göstermektedir.
Yüksek issizlik dönemlerinde, firmalar bos kadrolarını kolayca doldurabileceklerini
bilirler ve bos kadroların maliyeti daha düsüktür.
sgücü piyasasında denge her iki egrinin kesismesi ile olusmaktadır. ssizlik ve
bos kadroların birbirleri ile korelasyonu, çevrim boyunca negatif olacaktır.
35
Sekil 2.3. Arama Modeli
2.1.6. Aksak Rekabet Modeli
Gali (1995a), ABD ve birçok sanayilesmis ülke ekonomilerinde gözlenen
verimlilik ile istihdam arasında düsük korelasyon sorununun çözümü olarak, aksak
rekabet, esnek olmayan fiyatlar ve degisken çalısma çabası varsayımlarıyla çalısan
Keynesyen modellerin, genisletilmis RBC modellerine alternatif olarak
kullanılabilecegini göstermektedir.
Gali (1995b), faktör piyasalarında aksak rekabet ve mal piyasasında bazı
firmaların tekelci güce sahip oldugunu, üretimin ara ve mamül mal üretimlerinden
olustugunu, faktör piyasasında isgücü arzı kararlarının sendikalar tarafında alındıgını
varsaymaktadır. Her dönemin basında sendikalar ücreti belirlemekte, firmalar ise veri
ücret düzeyinden istihdamlarını ayarlamaktadır.
sgücü arzı için birinci sıra kosulları:
,
, ( 1)
t t
t
t c t
UN
w
UN
z z
z
=

(2.6)
36
burada z , t döneminde isgücü talebinin ücret esnekligidir.
Sendika, yüksek ücret düzeyine ulasmak için daha düsük istihdamı göze
almaktadır. Bu durumda isgücü piyasasında istek dısı issizlik olacaktır (Sekil 2.4)
Sekil 2.4. Aksak Rekabet Modeli
Uhlig ve Xu (1996), çalısma çabasının ayarlanabilir oldugu bir etkin ücret
teorisinin çevrimsel sonuçlarını dinamik reel is çevrim modeli çerçevesinde
incelemislerdir. Çalısma çabasının degisebilirlik derecesinin artması, reel ücretlerdeki
küçük degismelerin istihdamda büyük degismelere yol açmasını saglayabilmektedir.
Gong ve Semmler (2000, 2003) ise, standart RBC modelindeki isgücü piyasasının
dengede olacagı, ücretlerin ve fiyatların esnek oldugu varsayımlarını çok iyimser
bulmakta ve gerçek dünya ile bagdasamayacagını ileri sürmektedirler. Gong ve
Semmler’in çalısmalarına göre isgücü piyasasında dengesizlik oldugunu varsayan
modellerin tahmin gücü, ABD için artmaktayken Almanya için bir ilerleme elde
edilememistir.
37
2.2. Maliye Politikası Degiskenleriyle Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri
Gerçek verilerle uyusan isgücü piyasası istatistiklerini elde etmede, isgücü arzını
kaydıran ilave sok olarak vergilerin ve kamu harcamalarının modele eklenmesi
önerilmektedir. Vergilerdeki degismelere tepki olarak firmalar ve hanehalkı, yatırım ve
isgücü arz kararlarını degistirmektedir. Mali degiskenlerle genisletilmis RBC modelleri,
kamu harcamaları (government spending; Christiano ve Eichenbaum, 1992) ve degisken
vergi oranları (variable tax rates; Braun, 1994) olarak sıralanabilir.
Hanehalkı için vergiye tabi faaliyetler ile vergiye tabi olmayan faaliyetler
birbirinin ikamesi olmaktadır. Böylece vergi düzenlemeleri, çıktı, tüketim, yatırım,
çalısılan saat ve verimlilikteki degiskenlikleri etkileyecektir (Sekil 2.5). Benzer sekilde
vergilerle finanse edilen kamu harcamaları da bu degiskenlikleri etkileyecektir. Diger
taraftan, maliye politikası araçlarındaki degismeler, hanehalkının isgücü arzı egrisini
kaydırarak verimlilik sokları nedeniyle kayan isgücü talep egrisindeki degismeleri
dengeleyebilir. Sonuç olarak maliye politikası araçlarıyla genisletilmis modellerde
verimlilik, çalısılan saat ve ücretler arasındaki korelasyonlar, standart modele göre daha
düsük düzeyde gerçek verilere daha yakın olacak biçimde elde edilebilir.
Sekil 2.5. Degisken Vergi Oranları
38
Baxter ve King (1993), genel denge kosulları altında maliye politikasının etkilerini
incelemislerdir. Baxter ve King’in çalısmasında geçici bir sok altında model duragan
durum dengesine dönmekteyken; kalıcı bir sok, modeli yeni bir duragan durum
dengesine götürmektedir. Dolayısıyla mali sokların kalıcı ve geçici olmalarının derecesi
önemli rol oynamaktadır.
Baxter ve King’in modelinin temel çerçevesi asagıda yer almaktadır (Baxter ve
King, 1993, s.317-318):
Hanehalkının fayda fonksiyonu:
( 1)
1
1 1
[ ( ) 1] ( , )
1
t
t t
t
B G
t t t t t
U E u
u C v L G K s
b
s
¥

=

=
= − + G

(2.7)
Burada  fonksiyonu, iki düsünceyi ifade etmektedir:
(1) B
t G , kamu harcamalarıdır. Kaynaklar, özel tüketimin marjinal faydasını ve
özel üretim faktörlerinin marjinal ürününü degistirmeksizin kullanılmaktadır.
(2) G
t K ise kamu tarafından saglanan sermaye stokudur. Kamu harcamaları,
örnegin askeri harcamalar gibi, özel kesimin faydasını artırıcı etkisi olmakta ve bu
harcamalar özel üretim ve tüketim kararlarını dogrudan etkilememektedir.
Fayda fonksiyonu, dogrusal olarak asagıdaki gibi ifade edilebilir:
{log( ) log( ) ( , )} B G
ut = Ct +q L Lt + G Gt Kt (2.8)
Üretim faktörleri ise kamu sermaye stoku, özel sermaye stoku ve isgücüdür:
( , G , ) K H ( G ) G
t t t t t t t Y F K K H AK H K q q q = = (2.9)
39
Sabit getiri kosulu altında q H +q K =1 yazılır. Özel kesim ve kamu kesimi için
sermaye birikim süreci:
1
1
[(1 ) ]
[(1 ) ]
t K t t
G G G
t K t t
K K I
K K I
d
d
+
+
= − +
= − +
(2.10)
Çalısma-bos zaman ve üretilen malların kullanımına ait ekonominin kaynak
kullanım kısıtları:
1
(1 )
t t
t t t t t
L H
C I t Y TR
+ £
+ £ − +
(2.11)
Burada t, çıktı üzerindeki vergi oranı ve TRt ise kamunun transfer ödemeleridir.
Toplam kamu harcamaları, B G
t t t G º G + I olarak tanımlandıgında ekonominin geneli için
kaynak kısıdı:
t t t t C + I +G £ Y (2.12)
Bu kısıda göre kamu harcamalarındaki artısın maliyeti, tüketimde ve yatırımlarda
azalıs olacaktır. Hükümet, denk bütçe uygulamaktadır. Kamu harcamalarındaki
degismeler, vergilerde veya transfer ödemelerindeki degismelerle karsılanmaktadır:
t t t t t Y = G +TR (2.13)
Greenwood ve Huffman (1991)’ın çalısmasına göre, vergilerin oldugu durumda
makroekonomik degiskenlerdeki degiskenlik ve kalıcılık daha yüksek olmaktadır. Vergi
politikası, sokların etkilerini degistirebilen ve zamana yayabilen bir mekanizma
olusturmaktadır. Vergilerin otomatik istikrar kazandırma etkisi geçersiz hale
gelmektedir. Chari ve digerlerinin (1993) degisen vergi oranlarıyla genisletilmis
standart neoklasik büyüme modelinden elde ettigi sonuca göre, optimal maliye
politikası için isgücü vergi oranlarının sabit ve sermaye üzerine konulan vergilerin ise
sıfır olması gerekmektedir.
40
Christiano ve Eichenbaum (1992) teknoloji soklarına ek olarak kamu harcamaları
soklarını (government spending shocks) modele dahil ederek isgücü arz egrisinin
verdigi tepkileri incelemektedir. Teknoloji sokları nedeniyle isgücü talep egrisinde
kaymalar olusurken, isgücü arz egrisi sabit kalıyorsa çalısma süresi ile reel ücret
arasında Kydland ve Prescott (1982) modelinde oldugu gibi pozitif bir korelasyon
çıkmaktadır. Eger kamu harcamaları sokları ile özel kesim tüketim harcamaları, özel
kesim tüketiminin marjinal faydasında birbirini dengeleyen zıt etkilere sahipse, isgücü
arzı degismeyecektir.
Braun (1994)’un modelinde kamu harcamaları, fayda fonksiyonunda özel sektörün
faydasını yükselten bir etkiye sahiptir; vergiler ise göreceli fiyat düzeyini degistiren bir
sok olarak ele alınmaktadır. Bu durumda bireylerin isgücü arzı ve tüketim kararları,
vergi sonrası reel faizler ile vergi sonrası reel ücretlere dayanmaktadır. sgücü ve
sermayenin farklı oranlarlarda vergilendirildigi bu model, ABD verilerinin istatistiksel
özelliklerine yakın bir sonuç üretmektedir.
McGrattan ve digerleri (1995), ev üretimi modelini vergi ve kamu harcaması
sokları altında incelemislerdir. Bu modelde vergi degismelerinin etkileri, sadece
degisken vergi oranları içeren modellere göre daha farklı olabilmektedir. Ev üretimi
varsayımı altında bireylerin piyasa ve ev üretimi arasındaki ikame istekliligi artmakta;
istihdamın, teknoloji veya mali soklara verdigi tepkiler daha büyük olmaktadır.
Burnside ve digerleri (2000a, 2003), reel ücretlerin ve çalısma saatlerinin dıssal
mali soklara verdigi tepkileri incelemislerdir. Büyük askeri harcamalar, dıssal mali
soklar olarak tanımlanmıstır. Askeri harcamalardaki yüksek artıslar, kamu
harcamalarında, isgücü ve sermaye üzerine konulan vergi oranlarında, çalısılan
saatlerde kalıcı artıslara ve reel ücretlerde gerilemelere yol açmaktadır. Standart RBC
modeli, bu etkilesimleri marjinal gelir vergisi oranlarının sabit oldugu varsayımı altında
açıklayabilmektedir. RBC modeli, marjinal gelir vergisi oranlarının degisir olması
durumunda mali soklarının yarattıgı etkilesimleri açıklayamamaktadır.
Kamu harcamaları soklarının yatırım harcamaları üzerindeki etkisini inceleyen
teorik ve ampirik çalısmalardan farklı sonuçlar elde edilmistir:
41
Blanchard ve Perotti (1999)’nin, II. Dünya Savası sonrası Amerikan ekonomisi
için, çıktının kamu harcaması soklarından pozitif, vergi soklarından ise negatif olarak
etkilendigi sonucunu elde etmislerdir. Ayrıca literatürde genel kabul gören yatırım
harcamalarının kamu harcamaları ve vergi soklarından negatif olarak etkilenecegi
sonucuna rastlanmamıstır.
Edelberg, ve digerleri (1998) ve Fatas ve Mihov (2000)’un çalısmalarında, yatırım
harcamasının kamu harcamasına tepkisinin yönü belirsizdir. Burada kamu
harcamalarının kalıcılık derecesi önemli rol oynamaktadır. Yatırım harcamaları, Baxter
ve King (1993) modelindeki gibi düsük derecede kalıcı bir kamu harcaması sokuna
tepki olarak azalmakta; yüksek derecede kalıcı ve sürekli bir kamu harcaması sokuna
tepki olarak artmaktadır.
2.3. Nakit-Avans Kısıtlı Neoklasik Büyüme Modelleri
Nakit-avans kısıtlı is çevrim modeli, paranın diger degiskenlerin duragan durum
degerleri ve çevrimsel hareketler üzerinde önemli etkilerinin olup olmadıgını
arastırmaktadır.
Para arzı ile çıktı arasında gözlenen korelasyonu açıklamak için King ve Plosser
(1984), dıssal para ve içsel para ayrımı kullanmakta; içsel paranın dıssal paraya oranla
çıktıyla daha sıkı bir iliskide olmasını vurgulamaktadır. Bu modelde gelecek dönem
çıktı düzeyindeki artıs beklentileri, cari dönem para arzında artıslara yol açmaktadır.
Finansal hizmetlerin çıktıya bir tepki olarak degistigi ve para arzının içsel oldugu kabul
edilmektedir.
Lucas ve Stokey (1987) ise nakit-avans (cash-in-advance) kısıtlı bir modelde para
arzı sokunun, enflasyonda artıs (enflasyon vergisi) yoluyla reel büyüklükler üzerindeki
etkilerini arastırmaktadır. Bu modelde paranın sadece mübadele degeri vardır. sgücü ve
yatırımlar, “kredi malları”; tüketim malları ise “nakit malları” olarak kabul edilmistir.
Parasal genisleme olacagı isaretini veren bir olay oldugunda bireylerin enflasyon
beklentileri degismekte ve dolayısıyla nominal faiz oranları artmaktadır. Nakit (tüketim)
malları, kredi (bos zaman tüketimi) mallarından daha pahalı olacak; bireyler, para
42
kullanımı gerektiren faaliyetlerden kaçınacaklardır. Sonuç olarak bireyler, daha fazla
bos zamanı ve daha az tüketimi tercih edeceklerdir.
Cooley ve Hansen (1989) ise nakit-avans kısıtı ve bölünemez isgücü arzı
varsayımlı RBC modelini kullanarak, enflasyon vergisinin refah etkilerini ve farklı
enflasyon oranlarına sahip ekonomilerin uzun dönem özelliklerini arastırmıslardır. Bu
modelde bireyler enflasyon vergisinden kaçınmak için nakit gerektiren tüketim gibi
faaliyetlerden nakit gerektirmeyen bos zaman gibi faaliyetlere yönelmektedirler.
Para arzının sabit oranda büyüdügü kabul edilmekte ve para stoku büyüme oranı,
otoregresif bir süreç izlemektedir (Cooley ve Hansen, 1989, s.736):
t t t 1 MS g MS − = (2.14)
1 1 log( ) log( ) t t t g r g x + + = + (2.15)
Hanehalkı tüketim tercihi kısıdı ise asagıdaki gibi ifade edilmektedir:
1 1 ( 1) t t t t t p c m g MS − − £ + − (2.16)
Burada t p , t zamanındaki fiyattır. Nakit ve kredi malları kısıtlamasının geçerli
olması için para arzı büyüme oranı indirgeme oranından büyük olmalıdır ( ) t g > b .
Cooley ve Hansen (1989)’a göre, sabit oranda artan para arzının çevrimler
üzerinde etkisi olmamaktadır. Ancak degisken oranda artan para arzı, enflasyonist
beklentileri degistirerek küçük, ama anlamlı bir etki olusturmaktadır. Para artıs hızı
optimal seviyesini astıgında, çalısılan saat, tüketim, üretim, yatırımlar ve sermaye stoku
degiskenlerinin duragan durum degerleri düsmekte; bos zaman tüketiminin duragan
durum degeri artmaktadır. Enflasyon yükselirken duragan durum çalısma süresinin
düsmesi (issizligin artması), uzun dönem Phillips egrisinin pozitif egimli olacagını
göstermektedir. Sonuç olarak para arzının optimal seviyesinin üzerinde degisken
oranlarda artırılması, ekonominin duragan durum degerlerini düsürdügünden, maliyetli
bir politika olmaktadır.
43
Gavin ve Kydland (1999)’ın parasal kuralla genislettikleri RBC modeline göre,
parasal kuralın reel degiskenlerdeki çevrimsel davranıslar üzerinde etkisi yoktur.
Hairault ve Portier (1995), nakit-avans kısıtlı modelde paranın, Fransa ve ABD is
çevrimlerinin olusumunu açıklamada çok küçük bir etkisinin oldugu sonucunu elde
etmislerdir. Hairault ve Portier’a göre nakit-avans kısıtı, paranın genel denge
ekonomisine dahil edilmesinde tutarlı bir kuramsal yaklasımdır; ancak parasal soklar is
çevrimlerin olusumunu açıklayacak bir mekanizma degildir.
Jeanne (1997), dinamik genel denge modellerinde paranın çıktı üzerinde kalıcı
etkisinin olabilmesi için, nominal katılıkların önemli oldugunu ileri sürmektedir.
Nominal katılıgın yoklugunda, reel para arzındaki degismelerin yol açtıgı enflasyon
oranındaki veya islem maliyetindeki degismeler, reel degiskenler üzerinde ihmal
edilebilir bir etkiye sahiptir.
Stadler (1994)’e göre paranın ekonomiyi etkilemesi için, Walrasgil paradigmanın
terk edilmesi ve ekonomide bazı sürtünmelere izin verilmesi gerekmektedir. Sadece
önemli nominal katılıkların varlıgında reel para arzındaki degismeler, reel etkilere yol
açmaktadır (Stadler, 1994, s.1762-1763).
2.4. Eksik Bilgi, Artan Getiri ve çsel Büyüme Varsayımları le Genisletilmis Reel
s Çevrim Modelleri
Son yıllarda yeni Keynesyen iktisatçılar, RBCT’ın kullandıgı dinamik stokastik
genel denge modelleriyle çalısmakta; isgücü veya mal piyasasında bazı katılıklara izin
vererek paranın is çevrimleri olusumunda etkili oldugunu ve çıktı üzerinde kalıcı
etkilerinin olabilecegini göstermeye çalısmaktadırlar. “Yeni klasik sentez” olarak
adlandırılan bu modeller, dönemlerarası optimizasyonu, rasyonel beklentileri, tekelci
rekabeti, maliyetli fiyat ayarlamalarını ve dinamik fiyat belirlemelerini içermektedir.
Farmer (1996), fayda fonksiyonuna reel para balansları tutmanın faydasını
ekledigi dinamik genel denge modelinden, ABD verilerini kullandıgı VAR modelinin
itki-tepki fonksiyonlarına benzer sonuçlar elde etmistir.
44
Nakamura (2004) ise, RBC modellerin ampirik basarısının, verimlilik soklarının
öneminden ziyade, kullandıgı dinamik stokastik genel denge modelleri tekniklerine
baglamaktadır. Nakamura, dinamik stokastik genel denge modellerini kullanan parasal
is çevrim kuramlarının da aynı basarıyı elde edilebilecegini ileri sürmektedir.
Eksik bilgi ve artan getirinin RBC modellerine dahil edilmesinin önemli sonuçları
vardır: Eksik bilgi ve artan getiri varsayımları altında verimlilik sokunun istihdam
üzerindeki servet etkisi, tam rekabete oranla daha büyük olmakta ve ikame etkisini daha
büyük bir ölçüde dengelemektedir. Verimlilik sokunun istihdam üzerindeki etkisi daha
küçük olacagından, istihdamdaki çevrimsel degisimin açıklanabilmesi için ilave soklara
ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca artan getiriler ve eksik rekabet durumunda ekonomide
çoklu dengeler olusmaktadır. Aksak rekabetin kabul edilmesi, ücretlerin isgücünün
marjinal ürününe esit olmayabilecegini isaret etmektedir. Bu ise, ücretler, isgücü ve
çıktı arasındaki iliskileri etkileyecektir.
Ölçege göre artan getiri veya mal piyasasında bazı firmaların piyasa gücüne sahip
oldugu varsayımlarını veya her iki varsayımın birlikte kullanılması, neoklasik teorinin
aksak rekabet varsayımıyla genisletilmesi anlamına gelmektedir. Bu durumda söz
konusu model, RBCT’dan ziyade yeni Keynesyen teoriye daha uygun bir nitelikte
olacaktır.
Horstein (1993), tekelci rekabet ve ölçege göre artan getiri varsayımları altında
verimlilik soklarının çıktıdaki dalgalanmalar üzerindeki etkisinin daha küçük, çıktının
verimlilik sokuna tepkisinin ise istihdama göre daha yüksek olacagı sonucuna
ulasmıstır.
Rotemberg ve Woodford (1993) ise Solow artıgının içsel bilesenlere sahip
olacagına vurgu yapmakta ve Solow artıgının dıssal teknoloji soklarının dogru bir
ölçüsü olmadıgını ileri sürmektedir.
Hall (1988)’in de tartıstıgı üzere Solow artıgındaki söz konusu içsel bilesenlerin
teknolojik degismelerle bir ilgisi yoktur. Örnegin kamu harcamalarındaki bir artıs, çıktı
ve çalısılan saati yükseltigi gibi Solow artıgında da pozitif bir etki yaratacaktır. Hall
(1988), Baxter ve King (1993) ve Burnside ve digerleri (1993) gibi birçok yazar, II.
45
Dünya Savası sonrası ABD verilerinde, Solow artıgı ile çesitli kamu harcamaları
arasında korelasyon oldugunu gözlemislerdir. Evans (1990) ise Solow artıgı ile çesitli
parasal soklar arasında korelasyon oldugu sonucuna ulasmıstır.
Devereux ve digerleri (1996) ise standart RBC modelini tekelci rekabet,
uzmanlasma ve ölçege göre artan getiri varsayımlarıyla genisletmislerdir. Degiskenlerin
verimlilik soklarına verdigi tepkiler, uzmanlasmaya göre getiri ile yükselmekte ve
degisken faktörlerdeki ölçege göre getiri ile azalmaktadır. Ayrıca uzmanlasma ve ölçege
göre getiri teknoloji soklarının ölçümünü de etkilemektedir. Dolayısıyla artan getiriyle
genisletilmis RBC modeli, teknoloji soklarının (Solow artıgının) varyansını daha küçük
ve çıktının varyansını daha büyük tahmin etmektedir.
Genel olarak daha hızlı büyüyen ülkelerde is çevrimlerinin kalıcılıgı daha
yüksektir. s çevrimlerindeki kalıcılıgı analiz etmede standard RBC modellerinin
yanıltıcı sonuçlar verebilecegini ileri süren Fatas (2000) içsel büyüme varsayımını
kullandıgı modelinde G-7 ülkelerine ait yatay-kesit verilerini kullanmıs ve uzun dönem
büyüme ile çevrimlerin kalıcılıgı arasında güçlü pozitif bir iliski elde etmistir.
Jones ve digerleri (2000, 2003), verimlilik büyümesinin içsel olarak isçilerin
beseri sermaye yatırımları hakkındaki kararlarıyla belirlendigi bir model kurmuslardır.
Bu modelde isgücü, tüketim ve yatırım malları üretiminin yanında beseri sermaye
üretiminde de istihdam edilmektedir. Böylece, firmaların beseri sermaye talebindeki
degismeler de istihdamdaki dalgalanmaları etkilemektedir. Bu mekanizmada beseri
sermaye yatırımlarındaki dalgalanmalar, çalısılan isgücündeki degiskenligi
yükseltmektedir.
Jones ve digerleri (2000, 2003)’nin elde ettigi sonuçlara göre, beseri sermaye ve
fiziksel sermayenin ekonomideki payı büyüdükçe, firmaların beseri sermaye talebindeki
degismeler, istihdamda daha büyük dalgalanmalara neden olabilmektedir. Fiziksel
sermaye, verimlilik sokuna hemen tepkide bulunurken, beseri sermayenin verimlilik
sokuna verdigi tepki bir dönem sonra ortaya çıkmaktadır. Bu durum, verimlilik sokunun
isgücü ve çıktı üzerindeki etkilerinin zamana yayılacagını göstermektedir.
46
2.5. Açık Ekonomi Degiskenleriyle Genisletilmis Reel s Çevrim Modelleri
Backus ve Kehoe (1989) modern açık ekonomilerin iki özelligine dikkat
çekmektedir. Bunlardan birincisi, açık ekonomilerde yurtiçi yatırımlar ile yurtiçi
tasarruflar arasında pozitif korelasyon vardır.7 kincisi ise, cari islemler dengesi ve
ticaret dengesi, çevrimle ters yönde hareket etmektedir.
Mendoza (1991), Backus ve Kehoe (1989)’nin vurguladıgı özelliklerin açık
ekonomi RBC modelinden elde edilebilecegini ileri sürmektedir. Olumlu verimlilik
sokları nedeniyle gelecekteki gelirde artıs beklentisi, borçlanma etkisine (cari islemler
hesabı açıklarına) yol açacak; arzulanan yatırım düzeyini ve gelire baglı tasarrufları
artıracaktır.
Backus, Kehoe ve Kydland (1991, 1992)’ın çalısmaları, açık ekonomi RBC
modellerine öncülük etmektedir. Bu modellerin temel varsayımları: ki ülkede ticarete
konu homojen tek mal üretilmekte, isgücünün uluslararası dolasımı söz konusu degil,
her iki ülke farklı bir teknoloji sokları yasamakta, bireyler uluslararası sermaye
piyasasına katılabilmekte ve yurtiçi yatırım için dıs kaynak kullanılabilmektedir.
Uluslararası risk paylasma fırsatları veriyken, ülkelerin tüketimleri arasındaki
korelasyonun (cross-country correlation of consumption), üretimleri arasındaki
korelasyondan (cross-country correlation of output) kuramsal olarak daha yüksek
olacagı beklenmektedir.8
Ancak açık ekonomi RBC modelinin açıklayamadıgı üç durum söz konusudur
(Stadler, 1994, s. 1765):
7 Feldstein ve Horioka (1980), sermaye denetimlerinin azaltıldıgı ve dalgalı kur rejiminin uygulandıgı
bir döneme ait OECD ülke veriler ile yaptıgı çalısmada, yurtiçi yatırım ile yurtiçi tasarruf arasındaki
güçlü bir pozitif iliski elde etmistir. Bu durum, tam sermaye hareketliligiyle birlikte artan finansal
bütünlesmeden beklenen (yurtiçi yatırımlar ile yurt içi tasarruflar arasında iliskinin zayıflayacagı)
sonucunun gerçeklesmedigini göstermektedir.
8 Tek mallı ekonomilerin bir özelligi de bireylerin gelirleri arasında olmasa da tüketimleri arasında
pozitif bir korelasyon söz konusu olmaktadır. Bu nedenle açık ekonomi RBC modellerinde, ülkelerin
tüketimleri arasındaki korelasyonun üretimleri arasındaki korelasyondan daha yüksek olacagı beklentisi
görülmektedir (Stadler, 1994, s. 1765).
47
1) Model, ülkelerin tüketimleri arasındaki korelasyonun, çıktıları arasındaki
korelasyondan daha yüksek olacagını tahmin ederken; gerçek veriler, ülkelerin
tüketimleri arasındaki korelasyonun daha düsük oldugunu göstermektedir.
2) Yatırım ve istihdam arasında pozitif korelasyon olmasına ragmen, model
negatif bir korelasyon tahmin etmektedir.
3) Ticaret hadleri, açık ekonomi RBC modellerinin öngördügünden çok daha fazla
degiskenlik göstermektedir. Birinci ve üçüncü gözlemler, sırayla “miktar anomalisi
(quantity anomaly)” ve “fiyat anomalisi (price anomaly)” olarak adlandırılmaktadır.
Açık ekonomi RBC modelinde çıktı, yatırım ve istihdam arasındaki korelasyonun
isaretinin hatalı tahmin edilmesinde, bütünlesmis finansal piyasalar ve mal piyasaları
etkili olmaktadır. Bütünlesmis piyasalar, verimlilik soklarının yayılmasını ve
ekonomilerde kaynakların yeniden tahsisini hızlandırmaktadır. ki ülkeli bir modelde
verimlilik soku nedeniyle bir ülkenin faktör getirileri yükseldiginde diger ülkenin
kaynakları da bu ülkeye yönelecektir. Üretim faktörlerinin giris yaptıgı ülkede üretim ve
istidam artacak, diger ülkede ise düsecektir. Bu nedenle verimlilik soku yasanan ülkede
üretim artarken, digerinde azalacaktır. Bireylerin varlıklarının degeri her iki ülkede de
artacagından, iki ülke arasında tüketimin korelasyonu pozitif ve yüksek olacaktır.
Verimlilik soklarının iki ülkede aynı büyüklükte ve aynı zamanda olması durumunda iki
ülke arasındaki üretim faaliyetleri aynı yönde degisecektir. Ancak böyle bir varsayım,
gerçekçi görünmemektedir.
Açık ekonomi RBC modelindeki çeliskileri çözmek için farklı varsayımlarla
çalısan modeller gelistirilmistir. Bu modeller, genel olarak iki grupta toplanabilir.
Birinci grup çalısmalar, varlık piyasasına kısıtlamalar getirmektedir. kinci gruptaki
modeller ise, belirsizlik, artan getiri ve talep sokları varsayımlarını kullanmaktadır.
Açık ekonomi RBC modelinden gerçek verilerdeki korelasyonu elde etmek için,
ülkeler arasındaki kaynak transferlerini ve varlık piyasalarına ulasmayı kısıtlayan
modeller gelistirilmistir. Baxter ve Crucini (1995), varlık piyasalarının kısıtlandıgı tek
tahvilli bir ekonomiyi içeren modelinde, tesadüfi yürüyüs sergileyen bir verimlilik
sokunun etkilerini incelemistir. Model, ülkeler arasında tüketim korelasyonunu daha
48
düsük tahmin etmis, ancak ülkeler arası çıktı, yatırım ve istihdam korelasyonlarını
negatif bulmustur. Kollmann, (1996), benzer bir modelden sadece ülkeler arasında
çıktıda pozitif korelasyon elde edebilmistir. Kehoe ve Peri (2000) ise risk paylasımını
kısıtlamaya yönelik olarak, bireylerin kolaylıkla borçlanamadıgını ve bu nedenle varlık
piyasasında aksak rekabet oldugunu varsaymaktadırlar. Ancak bu modeller, açık
ekonomi RBC modelinin eksikliklerinin sadece bir kısmını gidermektedir.
Diger grupta ise, talep sokları gibi alternatif sokları içeren modeller vardır.
Benhabib ve Farmer (1994), Farmer ve Guo (1994) ve Guo ve Sturzenegger (1998),
artan getiri ve belirsizlik; Stockman ve Tesar (1995), ticarete konu olmayan malları;
Kollmann (2001) ise fiyat katılıgı varsayımı altında parasal sokların ve Wen (2002),
tüketici tercihleri alıskanlıgının yavas degistigi varsayımı altında begeni (taste)
soklarının etkilerini arastırmıstır. kinci grup modeller genel olarak, gerçek verilerdeki
korelasyonları elde etmede standart RBC modeline göre daha basarılı sonuçlar
vermektedir.
Zimmermann (1995) ülkelerin büyüklükleri ve ticaret yaptıkları ülkelerin
birbirlerinden uzaklıklarını da dikkate alarak heterojen ülkeler arasındaki is çevrimlerini
incelemistir. Zimmerman örneklem olarak, sviçre (sviçre-Avrupa-diger gelismis
ülkeler) ve Kanada (Kanada-ABD-Avrupa-Japonya) ülkelerini kullanmıstır. Çalısmadan
elde edilen sonuçlara göre, küçük ülkelerin çıktı, tüketim, yatırım ve ticaret hadlerindeki
çevrimlerin kalıcılıgı daha düsük, çıktılarındaki degiskenlik daha yüksektir. Büyük
ülkeler arasında tüketim ve çıktı, daha yüksek korelasyonludur. Ülkeler arasındaki
mesafe arttılça, çıktı korelasyonları azalmaktadır. Tasıma maliyetlerinin etkisi önemsiz
görünmektedir.
Zimmermann (1996) ise açık ekonomi kosulları altında bir baska sok kaynagı
olarak döviz kurlarındaki degiskenligin etkilerini, esnek ve sabit döviz kuru rejimlerinde
is çevrimlerinin niteliginde bir farklılasma olup olmadıgını arastırmaktadır. Gelismis 8
ülkeden olusan veri setinden elde edilen sonuçlara göre, döviz kuru rejimindeki
degisiklik, is çevrimlerinin niteligini etkilemektedir. Döviz kurunun esnek oldugu
ülkelerde, ithalat, ticaret hadleri, ticaret dengesi ve istihdam daha fazla degiskenlik
göstermektedir. Sabit döviz kuru rejiminde ise ticaret hadleri dısında önemli bir
degiskenlik görülmemistir.
49
Xiao (2001a, 2001b, 2003) açık ekonomi RBC modelleri için artan getiri ve
belirsizligin, önemli olabilecek unsurlar oldugunu kabul ederek talep soklarının
etkilerini incelemistir. Bir ülkede talep yükseldiginde, bu ülkenin ithalatı aracılıgıyla
diger ülkede de talep yükselecektir. Böylece ülkeler arasındaki çıktı, yatırım ve istihdam
pozitif korelasyonlu olabilecektir. Bu modellerde yer alan belirsizlik, günes lekeleri
(sunspots) veya hayvani güdü (animal spirits) olarak adlandırılır. Olumlu veya olumsuz
beklentiler, yatırımcıların ve tüketicilerin davranıslarını etkileyerek is çevrimleri
olusumuna neden olabilmektedir. Beklentilerdeki dalgalanmalar, finansal piyasaları ve
diger ülkelerdeki yatırımcıların ve tüketicilerin harcamalarını etkilemektedir. Böylece
ülkeler arasında çıktı, yatırım ve istihdam pozitif korelasyonlu olmakta; gerçek
verilerdeki korelasyonlara yakın sonuçlar elde edilmektedir.
Boldrin ve digerleri (2001), varlık fiyatlandırma, kalıcı alıskanlık ve is
çevrimlerini, bireylerin soktan önce karar aldıgı (decision-before-shock) yöntemi ile çok
sektörlü bir is çevrim modelinde incelemektedir. Bu modelde sermaye malları alımı ve
istihdamı artırma kararlarının soktan önce alındıgı varsayımı kullanılmakta ve modele
bir miktar sürtünme eklenmektedir. Dolayısıyla sok nedeniyle istihdam ve
yatırımlardaki ayarlamalar, daha yavas olmaktadır.
Palardy (2002), Boldrin ve digerlerinin soktan önce karar yöntemini, Backus ve
digerleri (1994)’nin açık ekonomi RBC modelinde uygulamıs ve önemli ilerlemeler
elde etmistir. Kararlar sok öncesinde alındıgından, risklerin ülkeler arasında
paylastırılma hızı daha düsük olmakta, bireylerin risklerini dagıtma kabiliyeti
zayıflamaktadır. Böylece ülke tüketimleri arasındaki korelasyon sonuçları daha düsük
olabilmektedir.
Boileau (2002) ise verimlilik soklarının iki ülke ekonomisini aynı anda
etkileyebilmesi ve böylece üretim faaliyetlerinin aynı yönde olabilmesi için sermaye
malları ticaretinin önemine vurgu yapmaktadır. G-7 ülkelerinin dıs ticaretinin yaklasık
% 50’si sermaye malları ticaretinden olustugundan, teknolojinin yayılmasında ülkeler
arası ticaret etkili olmaktadır. Boileau, ülke çıktıları arasında pozitif ve anlamlı büyükte
korelasyon ve ticaret hadleri degiskenligi elde etmistir.
50
BÖLÜM 3
REEL S ÇEVRM KURAMI’NDA
ARASTIRMA YÖNTEMLER
RBC modellerinde, is çevrimlerinin niteliksel özellikleri ve teknoloji soklarının
makroekonomik büyüklükler üzerindeki etkileri arastırılmaktadır. s çevrimleri,
yükseklik ve süreleri bakımından önemli farklılıklar gösterse de tutarlı niteliksel
özelliklere ve düzenliliklere sahiptir. RBCT’ında, is çevrimlerinin tutarlı istatistiksel
düzenlilikleri arastırılmakta ve elde edilen bilgileri, is çevrimlerinin stilize gerçeklerini
(stylized facts)9 vurgulamak için kullanmaktadır.
Kydland ve Prescott’a göre belirsizlik altında dinamik ekonomilerin davranısıyla
ilgili nicel (quantitative) soruları cevaplamak için gerekli olan hesaplanabilir deney
(computational experiment) yaklasımının kullanılmasını mümkün kılan yöntemlerin
gelistirilmesini sonucunda is çevrimleri, neoklasik iktisat teorisinde öngörülebilir hale
gelmistir (Kydland ve Prescott, 1996, s.76).
Böylece, dinamik stokastik genel denge modelleri [dynamic stochastic general
equilibrium models (DSGE)] kullanılarak, teknoloji soklarının ve sabit sermaye
stokundaki % 1’lik sapmanın diger degiskenlerin duragan durum denge degerleri
üzerinde yarattıgı etkiler arastırılmaktadır. Genisletilmis RBC modellerinde ise maliye
politikası, para politikası ve is gücü piyasası yönelik ek varsayımlarla standart RBC
modelin performansı arttırılmaya çalısılmaktadır.
Bu bölümde RBC modellerinde is çevrimlerin elde edilmesi, is çevrimlerinin
stilize gerçeklerini ifade etmede kullanılan temel kavramlar ve RBCT’nın kullandıgı
dinamik stokastik genel denge ekonometrisi yöntemi açıklanacaktır.
9 Stilize gerçekler, herkes tarafından genel kabul gören ampirik gözlemleri ifade etmektedir. Stilize
gerçekler ifadesi, ilk olarak Kaldor (1957, 1962) tarafından kullanılmıstır. Kaldor, kisi bası milli gelir
büyümesi üzerine ampirik gözlemlerini sıralamıs ve bu gözlemleri, stilize gerçekler olarak adlandırmıstır.
s çevrimlerinde ise stilize gerçekler, degiskenlerin çevrimsel bilesenlerinin degiskenligine
(volatility), GSMH ile birlikte hareketlilik derecesine (the degree of comovement with real GNP) ve
kalıcılıgına (persistence) ait istatistiksel bulguları ifade etmek için kullanılmaktadır.
51
3.1. s Çevrimlerinde Stilize Gerçekler: Temel Kavramlar
RBC modellerinde degiskenlerin çevrimsel bilesenleri, mevsimsellikten
arındırılmıs ve dogal logaritması alınmıs serilerin trendlerinden arındırılması sonucunda
elde edilmektedir. RBC modellerinde zaman serilerini trendlerinden arındırmak için
yaygın olarak kullanılan yöntem, Hodrick-Prescott (HP) filtreleme10 yöntemidir.
Hodrick ve Prescott (1997, s.3-4), ilk olarak mevsimsellikten arındırılmıs ve dogal
logaritması alınmıs bir zaman serisini, çevrim { t c } ve büyüme { t g } bilesenlerinin
toplamı olarak asagıdaki gibi ifade eder:
yt = gt + ct , tüm t=1,…,T için. (3.1)
Hodrick ve Prescott’un yaklasımında büyüme patikasının düzgünlügü, serinin
ikinci farklarının kareleri toplamıdır. Çevrimsel bilesen ise, büyüme patikasından
sapmalardır ve ortalaması sıfıra yakındır. Üçer aylık zaman serisinden elde edilen bir
çevrimin süresi 6 ile 32 çeyrek dönem arası degismektedir. 3.2 no’lu fonksiyonun
minimize edilmesi sonucunda, çevrimsel degismelerin (cyclical variations) trend
patikasından sapmalarının en aza indirgendigi ve trend degerlerinin kendi içinde
olabildigince düzgün bir patika izleyerek yıllar arasında büyük dalgalanmalar
göstermedigi kosullar elde edilir:
1
1
2 2
1 1 2
{ } 1 2
min [( ) ( )] T
t t
T T
t t t t t
g t t
c l g g g g
=−

− − −
= =
 
 + − − − 
 

(3.2)
Burada t t t c = y − g ve l ise trend içindeki degiskenligi cezalandıran pozitif bir
parametredir. l ’nın büyük degerleri, serinin trend patikasını giderek daha düzlestirir.
10 Zaman serilerini trendlerinden arındırmak için, trendin deterministik veya stokastik kabul
edilmesine göre farklı yöntemler mevcuttur. Deterministik trend varsayımı altında, seriye dogrusal trend
uygulanarak elde edilen yeni serinin mevsimsellikten arındırılması sonucunda çevrimler elde
edilmektedir. Trendin stokastik oldugu varsayımı altında ise, Beveridge ve Nelson ayrıstırma yöntemi,
Hodrick-Prescott (HP) yöntemi, Baxter-King’in sabit uzunluklu simetrik, Christiano-Fitzgerald’ın sabit
uzunluklu simetrik ve tam örneklemli asimetrik band-pass filtreleme yöntemleri kullanılmaktadır.
Türkiye ekonomisi deneyimlerini, diger ülkeler deneyimleriyle karsılastırmak, Canova (1998)’in
ifadesiyle “aynı pencereden bakmak” için, Türkiye ekonomisinde is çevrimlerinin özelliklerini RBCT
çerçevesinde incelemesinde HP yöntemi tercih edilmistir.
52
Hodrick-Prescott (1997), trend degerlerinden % 5’lik bir çevrimsel sapma ile üçer aylık
verilerde trend büyüme oranındaki (1/8)’lik bir sapmayı asırı kabul etmektedir. Üçer
aylık veriler için (l )’nın degeri, ( ) ( ) 2 2 l = s C s G = 5 (1/ 8) =1600 olmaktadır
Bir is çevrimindeki degiskenlik (volatility), çevrimin ortalama degerinden yüzde
olarak ne kadar saptıgını göstermektedir. Çevrimlerin boyutu (amplitude) ise göreceli
degiskenlik (= ilgili serinin çevrimsel bilesenindeki degiskenlik / GSMH çevrimindeki
degiskenlik) ile ölçülmektedir. Sekil 3.1’de iki zaman serisindeki çevrimsel bilesenlerin,
zaman patikasındaki olası görünümleri yer almaktadır. s çevrimlerinin göreceli
degiskenlikleri, aynı veya farklı büyüklükte olabilmektedir. ki çevrim arasındaki
birlikte hareketler, korelasyon katsayısı ile ölçülmektedir. Bu katsayısının degeri -1 ile
+1 arasında degismektedir. Çevrimler arasındaki korelasyon katsayılarının X-Y
düzleminde ve çevrimlerin zaman patikasında alacagı olası görünümler sekil 3.2’de yer
almaktadır.
Birlikte hareketler için üç olası durum söz konusudur: 1) Korelasyon katsayısının
degerinin +1’e yaklasması: lgili degiskendeki çevrimlerin, reel GSMH’daki çevrimlerle
aynı yöne hareket ettigi (çevrimle aynı yönde birlikte hareketler (procyclical
comovements)); 2) -1’e yaklasması: lgili degiskendeki çevrimlerin, reel GSMH’daki
çevrimlerle zıt yönde hareket ettigi (ters çevrimsel birlikte hareketler (countercyclical
comovements)); 3) 0’a yaklasması durumunda ise, degiskenlerdeki çevrimlerle reel
GSMH’daki çevrimlerin iliskisiz olması (çevrimle iliskisiz birlikte hareketler (acyclical
comovements)) anlamına gelmektedir.
Sekil 3.1. s Çevrimlerinin Boyutları
53
Sekil 3.2. s Çevrimlerinde Birlikte Hareketler
Çevrimsel bilesenler arasındaki birlikte hareketlerde, çıktıdaki çevrimin tepe
noktasına çıktıdan daha önce veya daha sonra ulasan serilerin oldugu gözlenmektedir.
Çevrimin tepe noktasına, çıktıdan daha önce ulasan serilere öncü seriler; daha sonra
ulasan serilere ise gecikmeli seriler adı verilmektedir. Çevrimler arasındaki bu iliskiyi,
degiskenlerdeki çevrimlerin gecikmeli degerleri ile çıktıdaki çevrimin cari degeri ve
aynı sekilde degiskenlerdeki çevrimlerin gelecek dönemdeki degerleri ile çıktıdaki
çevrimin cari degeri arasındaki çapraz korelasyonlar vermektedir. Sekil 3.3’de iki seri
arasındaki olası gecikmeli hareketler görülmektedir.
Sekil 3.3. s Çevrimlerinde Gecikmeli Birlikte Hareketler
54
Çevrimin gecikmeli degerleri arasındaki korelasyon ise, serinin sıklıgındaki
(frequency) kalıcılıgı (persistence) vermektedir. RBC modellerinde kalıcılık, birinci sıra
otokorelasyon katsayısı ile ölçülmektedir. Yüksek kalıcılık, sokların etkilerinin yavasça,
düsük kalıcılık ise hızla ortadan kalktıgını göstermektedir. Farklı kalıcılıga sahip olan is
çevrimlerinin zaman patikasında alacagı görünümler sekil 3.4.’de yer almaktadır.
Sekil 3.4. s Çevrimlerinde Kalıcılık
RBC kuramcıları, makroekonomik zaman serilerindeki istatistiksel özelliklerden
en azından bir bölümünün, tüm ekonomik birimlerin akılcı beklentilere sahip oldugu
rekabetçi genel denge modellerinde ortaya çıkacagı inancındadırlar.
RBC kuramcılarının is çevrimleri konusunda görüs birligine vardıgı stilize
gerçekler ise asagıda özetlenmistir (Stadler, 1994, s.1750-1752; Abel ve Bernake, 1998,
s.367):
1) Ekonomide ortaya çıkan dalgalanmalar, sürekli tekrarlanan küçük verimlilik
soklarından kaynaklanmaktadır ve ekonominin tüm sektörlerini etkilemektedir.
2) Reel ücretler, isgücü üretkenligi ve istihdam, çevrimle aynı yönde hareket
etmektedir; issizlik ise ters çevrimseldir. stihdam, yaklasık olarak çıktı kadar,
verimlilik ise genelde çıktıdan daha az degiskendir.
55
Ekonominin canlanma dönemlerinde isçi basına çıktı düzeyi, ekonominin daralma
dönemlerine göre daha yüksektir. Bu gözlem, canlanma dönemlerinin olumlu ve
durgunluk dönemlerinin ise olumsuz verimlilik soklarından kaynaklandıgı iddiası ile
tutarlıdır. Çünkü olumlu verimlilik sokları, isgücü üretkenligini yükseltirken, olumsuz
soklar ise üretkenligi azaltmaktadır. RBC kuramcıları, verimlilik sokları olmaksızın
ortalama isgücü verimliliginin çevrimle aynı yönde hareket etmeyecegini
vurgulamaktadırlar.
3) Sanayi üretimi, tüketim, kamu harcamaları ve yatırımlar, çevrimle aynı yönde
hareket etmektedir.
4) Para arzı ve hisse senedi fiyatları, çevrimle aynı yönde hareket etmektedir.
5) Yatırımlar ve dayanıklı malların üretimi, çıktıdan daha büyük; tüketim ve
sermaye stoku ise çıktıdan daha küçük degisim göstermektedir.
6) Uzun dönem faiz oranları, kısa dönem faiz oranlarından daha az degisim
göstermektedir. Kısa dönem faiz oranları, genelde çıktı ile dogrusal bir iliskiye
sahipken, uzun dönem faiz oranları-çıktı iliskisi genelde negatif veya sıfıra yakındır.
7) RBC modelleri, talep yanlı is çevrim modellerinden farklı olarak, fiyatların ters
çevrimsel olacagını ileri sürmektedir. Çünkü ekonomik gerileme dönemlerine yol açan
olumsuz verimlilik sokları, çıktı düzeyini düsürürken fiyatları yükseltmektedir.
Fiyatlardaki çevrimsel hareketlerin çıktı ile olan yönü üzerine yapılan çalısmalara
göre, çıktı ve fiyatlardaki çevrimsel bilesenler arasındaki korelasyon, çıktıdaki
dalgalanmaların kaynagı hakkında kanıtlar vermektedir:
Örnegin talep soklarının çıktı ve fiyatları aynı yöne itecegi ve iki degisken
arasında pozitif bir korelasyon olusacagı beklenmektedir. Eger çıktıdaki
dalgalanmaların kaynagı arz yanlı ise, çıktı ile fiyatlar arasında zıt yönlü bir hareket ve
iki degisken arasında negatif korelasyon olusacaktır.
56
1990’lı yıllara kadar, çıktı ile fiyatlar arasındaki korelasyonun pozitif oldugu ve bu
sonucun, talep yanlı is çevrim modelleri ile tutarlı olduguna dair açıklamalar yapılmıstır
(Örnegin, Lucas 1972, 1977 ve Mankiw 1989) (Judd ve Trehan, 1995, s.790; Apergis,
1996, s.204).
1990’lı yıllarda yapılan ampirik çalısmalar ise sanayilesmis ülkelerde fiyatların
ters çevrimsel oldugunu vurgulamaktadır [Kyland ve Prescott (1990), Cooley ve
Ohanian (1991), Backus ve Kehoe (1992), Fiorito ve Kollintzas (1994) ve Stock ve
Watson (1998)]. Bu çalısmalar, fiyatların ters çevrimsel hareket etmesini, is
çevrimlerinin olusumunda arz yanlı sokların daha önemli oldugu seklinde
yorumlamaktadır.
Ancak Chadha ve Prasad (1994), fiyatlar yerine enflasyon kullanılmasının daha
dogru olacagını ileri sürmektedir. Chadha ve Prasad, G-7 ülkeleri için fiyatların ters
çevrimsel ama enflasyon oranlarının çevrimle aynı yönde hareket ettigi sonucunu elde
etmislerdir (Agenor ve digerleri, 1999, s.15).
Kim (1996)’in çalısmasına göre, Kore ve Tayvan’da fiyatlar ters çevrimsel,
enflasyon oranları ise çevrimle aynı yönde hareket etmektedir. Farklı trendden
arındırma yöntemleri, korelasyonların niteligi hakkında çelisen sonuçlar
verebilmektedir. Bu nedenle sokların is çevriminin olusumundaki göreceli etkilerinin
arastırılmasında farklı trendden arındırma yöntemlerinin birlikte kullanılması daha
dogru bir yaklasım olacaktır.
Apargis (1996) 7 gelismekte olan ülke11 için fiyatların ters çevrimsel davranısını
arastırdıgı çalısmasında HP filtresi ve birinci sıra fark alma yöntemlerinin farklı
sonuçlar verdigini göstermektedir. Ancak, her iki yöntemde de 7 ülkenin 4 tanesinde
fiyatların ters çevrimsel oldugu görülmektedir.
Gelismekte olan ülkeler (GOÜ)’de is çevrimlerinin olusumunda arz yanlı sokların
önemli oldugu yönünde bulgular mevcuttur:
11 Apargis (1996)’in çalısmasında yer alan ülkeler: Kore, srail, Hindistan, Arjantin, Brezilya, Meksika ve
Filipinler’dir. Dönem ise 1975:1-1993:4’dür.
57
Agenor ve digerlerinde, orta gelir grubuna giren 12 GOÜ’nin12 7’sinde,
sanayilesmis ülkelerde oldugu gibi fiyatların ters çevrimsel, ayrıca Türkiye ve Meksika
için enflasyonun da ters çevrimsel (Agenor ve digerleri, 1999, s.14-15); Rand ve Tarp
(2002) ise 15 GOÜ’den13 olusan örneklemde 11 ülkede fiyatların ters çevrimsel ve bu
11 ülkenin 7’sinde enflasyonun da ters çevrimsel hareket ettigi görülmektedir. Kim ve
digerleri (2003)’nde, 8 Asya ülkesinde14 fiyatlar tersçevrimseldir. Benczur ve Ratfai
(2005)’nin çalısmasına göre, 12 Orta ve Dogu Avrupa ülkesinin15 10 tanesinde fiyatlar
ve 7 tanesinde ise enflasyon, tersçevrimsel hareket etmektedir. Carmignani (2005)’nin
çalısmasında ise 9 Avrupalı yükselen ekonominin16 5 tanesinde fiyatlar ve 6 tanesinde
ise enflasyon ters çevrimseldir. Hem fiyatların, hem de enflasyonun ters çevrimsel
oldugu ülkeler: Bulgaristan, Romanya, Slovekya ve Türkiye’dir.
Hoffmaister ve Roldos, yapısal VAR modelinden Asya ve Latin Amerika
bölgelerindeki GOÜ’de arz soklarının kısa dönemde bile çıktıdaki dalgalanmaları
açıklamada önemli rol oynadıgı sonucunu elde etmislerdir (Hoffmaister ve Roldos,
1997, s.31-32).
Türkiye, fiyatların ve enflasyonun ters çevrimsel hareket ettigi GOÜ’den birisidir
(Agenor ve digerleri, 1999, s.14-15; Alper, 1998, s.239, Carmignani, 2005, s.11).
Yukarıdaki bulgular ve stilize gerçekler, arz yanlı sokla çalısan RBC modellerinin
Türkiye gibi GOÜ için sınanması gerektigini vurgulamaktadır.
12 Agenor ve digerlerinin (1999) çalısmasında yer alan ülkeler: Sili, Kolombiya, Hindistan, Kore,
Malezya, Meksika, Fas, Nijerya, Filipinler, Tunus, Türkiye ve Uruguay. Dönem ise 1978:1-1995:4’dür.
13 Rand ve Tarp (2002)’ın çalısmasında yer alan ülkeler ve dönemleri: Güney Afrika (61.Q1-99.Q4),
Malavi (70.Q1-99.Q4), Nijerya (70.Q1-99.Q4), Fildisi Sahili (68.Q1-99.Q4), Zimbabe (78.Q1-98.Q3),
Uruguay (79.Q1-99.Q4), Kolombiya (80.Q1-98.Q4), Peru (79.Q1-99.Q4), Sili (60.Q1-99.Q4), Meksika
(60.Q1-99.Q3), Hindistan (60.Q1-99.Q4), Kore(60.Q1-99.Q4), Fas(60.Q1-99.Q4), Pakistan(60.Q1-
99.Q4) ve Malezya (70.Q1-99.Q4).
14 Kim ve digerleri (2003)’ çalısmasında yer alan ülkeler: Endonezya, Kore, Malezya, Filipinler,
Singapur, Tayvan ve Tayland’dır. Dönem ise 1960-1996’dır.
15 Benczur ve Ratfai (2005)’nın çalısmasında yer alan ülkeler: Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya,
Hırvatistan, Letonya, Macaristan, Litvanya, Polanya, Romanya, Rusya, Slovakya ve Slovenya’dır.
Dönem ise 1993:1-2002:4’dür.
16 Carmignani (2005) ’nın çalısmasında yer alan ülkeler: Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan,
Macaristan, Polanya, Romanya, Rusya, Slovakya ve Türkiye’dir. Dönem ise 1990:1-2004:4’dür.
58
3.2. Dinamik Stokastik Genel Denge Ekonometrisi
Genel denge ekonometrisi, ilk olarak statik ve deterministik modellerin duragan
durum kosullarını analiz etmek üzere tasarlanmıstır. Bu yaklasımın önde gelen
çalısmaları, Johansen (1960), Harberger (1962), Shoven ve Whalley (1972), ve Scarf
(1973)’dır. Ancak bu modeller, belirsizlik altında is çevrimlerinin dinamiklerini analiz
etmede yetersizdir. Bir genel denge ekonomisinde is çevrimlerinin sayısal
çözümlenmesinde gerekli olan teknikler, dinamik stokastik ekonomilerin denge
süreçlerini hesaplamaya yönelik yöntemler ile stokastik büyüme model ekonomilerine
özgü yöntemlerdir. statistiksel karar teorisi (statistical decision theory), genel denge
ekonomisinin dinamik stokastik modellerle genisletilmesi, sermaye teorisi (capital
theory) ve tekrarlanan yöntemlerde (recursive methods) son 25 yıldır yasanan
ilerlemeler, is çevrimlerini neoklasik iktisat teorisi kapsamında tam olarak
incelenmesini saglamıstır. Bir genel denge ekonometrisi yaklasımının temel asamaları,
sorunun tanımlanması, modelin kurulması, modelin kalibrasyonu ve sonuçların
degerlendirilmesidir (Kyldland ve Prescott, 1991b, s.167-174; 1996, s.76-83):
Arastırmacı, hesaplanabilir deneye (computational experiment) iyi tanımlanmıs bir
nicel (quantitative) soruyla baslamaktadır. Örnegin Kydland ve Prescott (1982), “Eger
teknoloji sokları çıktıdaki degismenin tek nedeni olsaydı, toplam ekonomik faaliyette ne
kadarlık bir degisme olacaktı?” seklinde bir soru sormaktadır. Açıkça tanımlanmıs
soruya yönelik olarak kurulacak genel denge modeli ise, bes ekonomik iliskiden olusur:
1) Toplam üretim fonksiyonu,
2) sermaye stoku birikim süreci,
3) teknolojik ilerleme süreci,
4) fayda fonksiyonu ve
5) stokastik denge süreci.
Bilgisayar ortamında gelistirilen temsili ekonomide insanlar, gerçek dünyaya
uygun davranıs kalıplarıyla ekonomik seçimler yapmaktadır.
59
Modeldeki yapısal iliskileri tanımlayan parametreler, model içinde
hesaplanmayarak daha önce yapılmıs çalısmalardan ve ekonominin uzun dönem
egilimlerini yansıtan degerlerden alınmaktadır. “Kalibrasyon” olarak adlandırılan bu
islem, incelenen ulusal ekonominin gerçeklerine uygun duragan durum kosullarını
saglamaya yöneliktir. Bu nedenle kalibre edilmemis bir modelden elde edilecek
sonuçları gerçek ekonomiden bulunan sonuçlarla karsılastırmak hatalı olacaktır.
Modelin kalibre edilmesi, karsılastırma yapmaya imkan saglamaktadır.
Son asamada ise bilgisayar ortamında modelin stokastik denge süreci
belirlenmekte ve verimlilik soku gibi tesadüfi bir sok karsısında nasıl bir tepkide
bulunacagı arastırılmaktadır. Modelde üretilen verilerdeki korelasyon, varyans ve
kovaryanslar ile gerçek verilerden elde edilen korelasyon, varyans ve kovaryanslar
karsılastırılarak modelin gerçegi ne kadar iyi açıkladıgına karar verilmektedir (Hartley,
ve digerleri, 1997a, s.1-3).
RBC modellerinin kullandıgı kalibrasyon (calibration) yöntemi, bir modelin
ayarlanması sürecidir ve klasik ekonometrideki “tahmin”e bir alternatif olarak
kullanılmaktadır. Bazı doga bilimcileri, veri setinin iki parçaya ayrıldıgı iki asamalı
kalibrasyon yöntemini önermektedir. Bu yöntemin ilk asamasında, modelin bagımsız
degiskenine ait parametreleri, verinin birinci kısmını yeniden olusturmak için
uyarlanmakta; ikinci asamada ise model çalıstırılmakta ve elde edilen sonuçlar, verinin
ikinci kısmı ile karsılastırılmaktadır. Bu yöntemde ilk asama “kalibrasyon”, ikinci
asama ise “dogrulama (verification)” olarak adlandırılmaktadır. Klasik ekonometri
açısından ise ilk asama “tahmin (estimation)”e, ikinci asama “test etme (testing)”ye
karsılık gelmektedir (Hansen ve Heckman, 1996, s.91-92).
Tahmin yöntemini kullananlar ile kalibrasyon yöntemini kullananlar arasındaki bir
diger önemli farklılık, model degerleme stratejisinde ortaya çıkmaktadır. Tahminciler,
rekabetçi stratejiyi (competitive strategy); kalibrasyoncular ise uyarlamalı stratejiyi
(adaptive strategy) kullanmaktadır. Rekabetçi stratejide, modeller veriyi desteklemede
rekabet ettirilmekte; uyarlamalı stratejide ise teorinin limitleri içerisinde gerçek verilerin
özelliklerine daha yakın sonuçlar elde etmeye yönelik olarak model ayarlanmaktadır
(Hoover,1995, s.29).
60
Kalibrasyon yönteminin, ekonometrik yöntemle tahmin edilen modellere göre iki
önemli avantajı vardır. Bunlardan birincisi, parametre degerleri mikroekonomik
sonuçlardan ve ekonominin uzun dönem egilimlerinden alındıgı için daha genis bir bilgi
setinden yararlanılmasıdır. Dolayısıyla bu modellerin daha yüksek standartlarda
çalıstırılması söz konusu olabilmektedir. kincisi ise, bir modelin istatistiksel olarak
reddedilmesine iktisadi bir açıklama getirilmesi zor olabilmektedir. Her boyutuyla
gerçek gözlemlerle örtüsen bir model, bir önemsizlik nedeniyle istatistiksel olarak
tamamen reddedilirken, genis bir olasılık aralıgı çerçevesinde degerlendirilen bir model
ise basit bir sekilde kabul edilebilmektedir (Romer, 1996, s.180).
Diger taraftan RBCT’ın kullandıgı genel denge ekonometrisine yönelik elestiriler
de bulunmaktadır. Bu elestiriler, Hodrick-Prescott filtreleme yöntemi, kalibrasyon
yöntemi ve temsili ajan varsayımı üzerinde yogunlasmaktadır (Stadler, 1994, s.1766-
1772):
RBC modellerinin çevrimsel hareket sergilemesi, uygulanan trendden arındırma
yönteminden de kaynaklanabilmektedir. RBC modellerinde kullanılan Hodrick ve
Prescott’un trendden arındırma yöntemi iki açıdan elestirilmektedir: Birincisi, çevrimsel
kısmı oldugundan küçük göstermesi; ikincisi, veriye sahte çevrimsel kalıplar
eklemesidir. Bu nedenle gerçek veri, çevrimsel hareket göstermezken, Hodrick-Prescott
yöntemi uygulandıgında veri çevrimsel bir hareket gösterebilmektedir. Dolayısıyla,
aralarında korelasyon olmayan serilerde, bu yöntem uygulandıktan sonra aralarında
korelasyon ortaya çıkabilmektedir (King and Rebelo, 1993, s.208; Harvey ve Jaeger,
1993, s.239-240; Cogley ve Nason, 1995, s.254-255; Canova, 1998, s.508 ve Schenk-
Hoppe, 2001, s.13-14).
RBCT’nın kullandıgı testlerde, genellikle iki istatistik kümesini öne çıkarılır:
Modelin ürettigi verilerin ikinci momentleri ile gerçek verilerin ikinci momentleri. Bu
momentler karsılastırılarak modelin gerçegi ne kadar iyi açıkladıgına karar verilir. RBC
modelleri, alternatif hipoteze karsı test edilmezler (Stadler, 1994, s.1768). Kalibrasyon
yaklasımında klasik istatistiksel testlerden hiç birisinin kullanılmaması elestiri
konusudur (Eichenbaum, 1991, s.611).
61
Kalibrasyon teknigini kullanarak ortaya çıkan sonuçların teoriden mi, yoksa
uygulanan teknikten mi kaynaklandıgı açık degildir. Ayrıca, modeldeki parametreler
için degisik çalısmalardan elde edilmis farklı ampirik degerler olabilir. Dolayısıyla,
bunlar arasından seçimin nasıl yapılacagına, genel denge ekonometrisinin tatmin edici
bir yanıtı yoktur.
Diger yandan, aynı olguyu açıklamada aynı derecede basarılı iki farklı teoriye
dayalı iki farklı modelin üstünlügünün degerlendirilmesinde, teoriye olan güven ön
plana çıkarılmakta ve daha güvenilir teoriye dayanan modelin seçilmesi önerilmektedir.
Ancak, hangi teorinin daha güvenilir oldugu konusunda fikir birligine rastlamak zordur.
RBC modellerinde çevrimler, temsili ajanın stokastik verimlilik soklarına
tepkisiyle olusmaktadır. Lucas gibi birçok iktisatçı, RBCT’nın sahip oldugu güçlü
yönlerden birisinin makroekonomik davranıslara mikroekonomik temeller saglanması
oldugunu belirtmektedir. Makroekonomik sonuçların bireysel seviyede optimizasyon
davranıslarından çıktıgı belirtilmektedir. Ancak toplulastırma problemini asmak için
kullanılan “temsili ajan” varsayımı, ajanların çok az heterojen olması bile farklı
sonuçlara yol açabileceginden dolayı, elestirilmektedir (Stadler, 1994, s.1771-1772).
62
BÖLÜM 4
TÜRKYE EKONOMSNDE S ÇEVRMLERNN STLZE GERÇEKLER
VE REEL S ÇEVRM MODELLERNN TEST EDLMES
1980 sonrasında ABD ve ngiltere öncülügünde özellestirme, deregülasyon,
vergi indirimleri, mal, hizmet ve sermaye akımlarının önündeki engellerin kaldırılması,
vb. uygulamalarla ulusal ekonomilerde piyasa agırlıgını artırmaya yönelik neo-liberal
politikalar öne çıkmaya baslamıstır (Oyan, 1999, s.23-24). Özellestirme düsüncesini
savunan yeni liberal akım içinde yer alan “Kamusal Seçim” ve Mülkiyet Hakkı”
okulları özellikle Thatcher döneminde ngiltere’yi ve belirli ölçüde Reagan yönetiminde
ABD’yi etkilemistir (Boratav ve Türkcan, 1993, s.178).
1970’li yılların sonlarında Türkiye ekonomisinde büyük ölçüde tıkanma
noktasına gelen ithal ikameci birikim modeli de yeni bir birikim modeline geçisin
önkosullarını hazırlamıstır. Böylece dıs ve iç dinamiklerin ortak etkisiyle Türkiye
ekonomisinde diger ülkelere göre daha erken bir dönemde oldukça radikal bir dönüsüm
baslatılmıstır (Oyan, 1999, s.23-24).
Böylece Türkiye ekonomisinde “24 Ocak Kararları” olarak adlandırılan bir dizi
köklü tedbirlerle dısa açık bir ekonomik yapı olusturulması için mal ve hizmet
piyasalarına, dıs ticarete ve mali piyasalara yönelik olarak birçok yapısal reform
uygulamaları baslatılmıstır. Uluslararası para fonu (IMF) 1980 yılının Haziran ayında 3
yıllık bir stand-by anlasması imzalayarak ve Dünya Bankası da yapısal uyum kredisi
saglayarak bu kararlara destek vermislerdir. Yapısal uyum programları, kısa vadeli
istikrar politikalarının orta ve uzun vadeli bir uzantısı olarak yürürlüge konmustur.
Bu bölümde ilk olarak 1980–2003 yılları arasında Türkiye ekonomisinde
gözlemlenen is çevrim dönemleri, ardısık iki dip noktası arası dönemler olarak
belirlenecek ve is çevrim dönemlerindeki ekonomik gelismeler özetle açıklanacaktır.
kinci asamada Türkiye ekonomisi toplam talep, açık ekonomi, üretim ve nominal
büyüklükler degiskenlerindeki çevrimlerin stilize gerçekleri üçer aylık veri setleri
63
kullanılarak incelenecektir. RBCT’nın öngördügü stilize gerçeklerin Türkiye ekonomisi
için geçerliligi arastırılacaktır. Son olarak genel denge ekonometrisi yöntemi
kullanılarak RBC modellerinin Türkiye ekonomisinde is çevrimlerinin stilize
gerçeklerini açıklama gücü tartısılacaktır.
4.1. Türkiye Ekonomisindeki Gelismeler (1980-2003)
1980’li yıllarda gözlenen ekonomik büyüme, esas olarak kapasite kullanım
oranları yükseltilerek gerçeklesmis; yatırım oranları önceki döneme göre büyük ölçüde
gerilemistir. Türkiye, mal ihracatında rekabet gücünü, isgücü verimliligi ve teknoloji
düzeyini uzun dönemde gelistirerek degil, ulusal paranın dıs degerini ve/veya isgücü
maliyetlerini baskı altında tutarak artırmıstır. hracatta gözlenen artıslar, 1980 öncesi
döneme göre yapısal bir bozuklugu düzeltmis olsa da bu yıllarda ekonominin ithalata
bagımlılıgı azalmamıs, aksine artmıstır (Boratav, 2003, s.160-162).
1980’li yılların sonlarına gelindiginde ekonominin kaynak ihtiyacını saglamak
üzere sermaye hareketleri serbestlestirilerek dıs piyasalar kullanılmaya çalısılmıstır.17
1990’lı yıllarda Türkiye ekonomisinin büyüme sürecinde daha büyük dalgalanmalar
görülmektedir. Yurtiçinde ve yurtdısında yasanan krizlerin etkisiyle, çıktının uzun
dönem trendi degismistir (Sekil 4.1). 1980’li yılların ortalarından itibaren Türkiye
ekonomisi GSMH’nda kısa dönemli dalgalanmaların boyutu büyümüstür (Sekil 4.2).18
1980–2003 yılları arasında Türkiye ekonomisinde gözlemlenen is çevrim dönemlerini,
ardısık iki dip noktası arası dönemler seklinde, (1986.4–1989.2), (1989.2–1991.1),
(1991.1–1994.2), (1994.2–1999.3), (1999.3–2001.2) ve (2001.4-2003.4)19 olarak
17 Edwards (1987)’e göre serbestlesme hareketleri, piyasaların serbestlestirilmesi, dıs ticaretin
serbestlestirilmesi ve mali piyasaların serbestlestirilmesi seklinde sıralanır. Bu sıralama, sermaye
hareketlerinin serbestlestirilmesinden hemen sonra ortaya çıkabilecek istikrar bozucu sermaye
hareketlerinin olusumunu önlemeye yönelik olarak karsımıza çıkar.
Ancak Türkiye ekonomisinde yapısal sorunları çözmeden yapılan politika degisikligi, çok parçalı ve
istikrarsız siyasi ortam, 1990’lı yıllarda kırılgan bir yapı olusmasına neden olmustur.
18 s çevrimlerinin yer aldıgı sekillerde (Sekil 4.2-4.37), dikey eksende ilgili serinin yavasça degisen uzun
dönem trend (HP trendi) degerinden sapmasının yüzde degerleri ve yatay eksende ise zaman yer
almaktadır.
19 Kullanılan veri seti, 2003 yılı 4. çeyreginde bittiginden, (2001.4-2003.4) dönemi, son is çevrimi olarak
alınmıstır.
64
sıralamak mümkündür. s çevrim dönemlerde temel ekonomik gelismeler ise asagıda
özetlenmektedir.
9.4
9.6
9.8
10.0
10.2
10.4
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
HP Trendi ln(GSMH)
Zaman
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
is cevrimleri
Sekil 4.1. GSMH ve Yavasça Degisen Uzun
Dönem Trendi
Sekil 4.2. GSMH s Çevrimleri
4.1.1. 1980.1-1986.4 Dönemi
“24 Ocak Kararları” olarak adlandırılan tedbirlerle, kısa vadede, ekonomide
fiyat istikrarının saglanması, dıs ödeme güçlüklerinin önlenmesi ve atıl kapasitelerin
kullanılması; uzun vadede ise içe dönük ithal ikameci politikadan, dısa dönük ekonomi
politikalarına geçilmesi amaçlanmıstır. IMF, 1980 yılının Haziran ayında 3 yıllık bir
stand-by anlasması imzalayarak ve Dünya Bankası da yapısal uyum kredisi saglayarak
bu kararlara destek vermislerdir. 24 Ocak ve sonraki tarihlerde alınan önlemlerin en
önemlileri, kısaca söyledir (Sahin, 1997, s.173-176):
Devletin ekonomideki yerinin daraltılması, ekonomiye müdahalelerin azaltılması
ve fiyat olusumunun piyasaya bırakılması; faiz hadlerinin serbestlestirilmesi ve reel faiz
uygulamaları; ithalat ve ihracat rejimindeki degisikliklerle dıs ticarette serbestlesmeye
geçilmesi; uluslararası sermayenin yapacagı dogrudan yatırımlara büyük ölçüde
tesvikler getirilmesi; ücretler ve sendikal faaliyetlerle ilgili düzenlemeler yapılmasıdır.
1980’li yılların ilk yarısında tarım ürünlerinin fiyatları, ücret ve maas artısları
düsük tutulmus, sıkı maliye ve para politikaları uygulanmıstır. GSMH’nın uzun dönem
trendindeki sapmaların dalga boyu ve zaman aralıgı daha sonraki çevrim dönemlerine
göre daha küçük olmustur (Sekil 4.2).
65
4.1.2. 1986.4-1989.2 Dönemi
1985 yılında IMF’in para arzı üzerindeki denetiminin sona ermesi, hükümetin
ekonomik büyüme ve istihdam artırıcı politikalara yönelmesi sonucunda ekonomide
yeni bir genisleme dönemi baslamıstır. 1985-86 yıllarında kamu (özellikle
belediyelerin) yatırımlarında, gözlenen artıslar, 1987 yılının ortalarına kadar süren
büyüme sürecine katkı yapmıstır (Boratav, 2003, s.154). Ayrıca 1987 yılında erken
seçim kararının alınması, genisleyici politikaların devam etmesine neden olmustur.
Tablo 4.1. Temel Makro Ekonomik Büyüklüklerdeki Gelismeler (1990-2003)
Yıllar G D TY KY OY XM KSBG RER WT WK WO CID SH IB DB r
1980 -2.8 90 21.8 8.7 13.1 0.39 8.8 141 -3.4 0.7 0.14 16
1981 4.8 44 19.8 9.0 10.8 0.55 4.0 131 -1.9 0.9 0.13
1982 3.1 28 19.2 8.2 11.0 0.69 3.5 129 -1.0 0.3 0.13
1983 4.2 26 20.1 8.7 11.4 0.66 4.9 127 -1.9 0.9 0.23 18
1984 7.1 49 19.3 8.0 11.3 0.70 5.4 128 -1.4 0.1 0.21 21
1985 4.3 53 20.1 9.2 11.0 0.72 3.6 117 -1.0 1.1 0.20 25
1986 6.8 36 22.8 10.2 12.6 0.71 3.7 96 -1.5 2.1 0.21 32
1987 9.8 33 24.6 10.0 14.7 0.76 6.1 93 -0.8 1.9 0.23 40
1988 1.5 70 26.1 8.9 17.3 0.86 4.8 85 61 42 67 1.6 -1.0 0.22 41
1989 1.6 75 22.5 7.5 15.0 0.73 5.3 107 77 60 81 1.0 0.8 0.18 42 0.07
1990 9.4 58 22.6 7.0 15.7 0.58 7.3 117 93 80 93 -2.6 4.0 0.15 49 0.04
1991 0.3 59 23.7 7.5 16.2 0.65 10.1 113 128 105 130 0.3 -2.4 0.15 50 0.19
1992 6.4 63 23.4 7.4 16.0 0.65 10.5 115 135 126 127 -1.0 3.6 0.18 56 0.24
1993 8.1 67 26.3 7.2 19.1 0.52 10.2 126 141 130 135 -6.4 8.9 0.18 67 0.23
1994 -6.1 107 24.5 4.9 19.6 0.81 6.2 96 113 112 105 2.6 -4.3 0.21 66 0.48
1995 8.0 87 24.0 4.2 19.8 0.62 5.0 103 97 92 95 -2.3 4.6 0.18 73 0.41
1996 7.1 78 25.1 5.1 20.0 0.76 8.6 102 96 88 98 -2.4 5.5 0.21 79 0.48
1997 8.3 81 26.3 6.1 20.2 0.68 7.7 116 100 99 100 -2.6 7.0 0.22 84 0.36
1998 3.9 75 24.3 6.3 18.1 0.69 9.4 121 100 104 99 2.0 -0.8 0.22 96 0.44
1999 -6.1 56 22.1 6.6 15.5 0.74 15.6 127 111 124 108 -1.4 4.9 0.30 103 0.39
2000 6.3 51 22.8 6.8 15.9 0.58 11.8 148 111 143 105 -9.8 9.6 0.29 119 0.02
2001 -9.5 55 19.0 6.4 12.6 0.90 16.4 116 96 126 90 3.4 -14.2 0.68 114 0.29
2002 7.9 44 17.3 6.3 11.0 0.85 12.7 125 90 127 85 -1.8 2.0 0.54 130 0.28
2003 5.9 22 16.1 4.9 11.2 0.79 9.4 141 88 120 86 0.54 145 0.21
Açıklamalar: G, GSMH Büyüme Hızı; D, GSMH Deflatörü; TY, Toplam Sabit Sermaye Yatırımlarının GSMH’ya
Oranı; KY, Kamu Sabit Sermaye Yatırımlarının GSMH’ya Oranı; OY, Özel Sabit Sermaye Yatırımlarının GSMH’ya
Oranı; XM, hracatın thalatı Karsılama Oranı; KSBG, Kamu Kesimi Borçlanma Geregi (Kamu Kesimi Finansman
Açıgı / GSMH, Veri Kaynagı, DPT). RER, Reel Efektif Döviz Kuru Endeksi (1995=100); WT, Ücret Endeksi(Reel)-
malat Sanayi-Üretimde Çalısılan Saat Basına (Toplam, 1997=100); WK, Ücret Endeksi(Reel)-malat SanayiÜretimde
Çalısılan Saat Basına (Kamu, 1997=100); WO, ÖZEL Ücret Endeksi(Reel)-malat Sanayi-Üretimde
Çalısılan Saat Basına (Özel, 1997=100); CID, Cari slemler Dengesi (Milyar ABD Doları); SH, Sermaye Hareketleri
(Milyar ABD Doları) (Veri Kaynagı, TCMB, Veri Dagıtım Sistemi). IB, Nominal ç Borç Stokunun Nominal
GSMH’ya Oranı; (Veri Kaynagı, Nominal ç Borç Stoku için HAZNE Müstesarlıgı; Nominal GSMH için TCMB,
Veri Dagıtım Sistemi); DB, Dıs Borç Stoku (Veri Kaynagı, HAZNE Müstesarlıgı). r, Reel Getiri Oranı
(enflasyondan arındırılmıs yurtiçi getiri oranı).Bu oranın hesaplanmasında ise r=[((1+i)/(1+p))-1] esitligi
kullanılmıstır. Burada i, ç boçlanma oranlarının yıllık bilesik getiri ve p, yıllık enflasyon (TÜFE) oranıdır. (ç
borçlanma oranı için veri kaynagı, HAZNE Müstesarlıgı; yıllık enflasyon oranı verileri için, TCMB veri dagıtım
sistemidir. )
66

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 
1987 yılının basından itibaren enflasyon oranının yükselmeye baslaması ve 1987
yılı sonlarında devalüasyon beklentilerinin artması, tasarruf sahiplerinin dövize
yönelmesine neden olmus; bu kosulların yarattıgı durgunluk ortamını asmak için
hükümet, 4 Subat 1988 istikrar kararlarını almak zorunda kalmıstır. Alınan önlemler,
tasarrufları arttırmaya, ithalatı yavaslatmaya, ihracatı canlandırmaya ve kamu
harcamalarını kısarak ekonomideki asırı ısınmayı sogutmaya yönelik olmustur.
Ekonomi, bu önlemler sonucunda 1988 yılının ikinci yarısından itibaren durgunluga ve
aynı yılın sonlarında daralmaya girmistir (TCMB, 1989 Yıllık Bülteni, s.11). 1988 yılı
ANAP iktidarının ilk ve son ciddi istikrar denemesini içermektedir. Ancak kamu
açıklarında gerçeklestirilen daralmaya ragmen, enflasyonun hızının yükselmesi bu
girisimin basarısızlıkla sonuçlandıgı göstermektedir (Boratav, 2003, s.155).
4.1.3. 1989.2-1991.1 Dönemi
1980’lı yılların sonlarında ihracat artıslarının yavaslaması ve ihracata verilen
tesviklerin Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ölçütlerine göre uygulanması geregi, döviz
ihtiyacını baska kanallardan saglaması zorunlulugunu ortaya çıkarmıstır. hracattaki
azalma ve artan stok sorununun asılması amacıyla iç talebi canlandırmak için 1987
yılından baslayarak reel ücretlerin arttırılması yoluna gidilmistir (Yıldırım, 1999, s.201).
Kamu ve özel sektördeki reel ücret artısları, 1995 yılına kadar sürmüstür (Tablo 4.1).
1988 yılı sonrasında giderek yaygınlık kazanan popülist ekonomik uygulamaların artan
maliyeti, ekonominin kaynak ihtiyacını da yükseltmistir. Üretim kapasitesinin bir türlü
artırılamaması, ekonominin ihracat potansiyelini sınırlamıstır. Dogrudan yabancı
sermaye akımlarının da yeterli miktarda gerçeklesmemesi, hükümetleri alternatif
kaynak arayıslarına yöneltmistir (Günçavdı ve Küçükçiftçi, 2004, s.19).
hracata yönelik büyüme politikalarının iktisadi ve sosyal açıdan sınırlarına
ulasması sonucunda, dısa açılım öncelikleri finans ve kambiyo hizmetlerini de
kapsayacak politika degisiklikleriyle biçimlenmistir. Söz konusu degisikliklerinin en
önemlisi, 1989 yılında sermaye hareketleri üzerindeki tüm kısıtlamaların kaldırılarak,
kambiyo rejiminin tamamıyla serbestlestirilmesidir. Böylece Türkiye ekonomisi
küresellesme sürecinde yeni bir dönemeci gerçeklestirerek, 1990’lı yıllara dogrudan
dogruya “dıs açık bir makroekonomi” görünümünde girmistir (Yeldan, 2003, s.39-40).
67
Ancak kamu finansman dengelerinin saglanamadıgı bir dönemde sermaye
hareketlerinin serbestlestirilmesi, kısa dönemli sermaye girislerinin artmasına ve bunun
sonucu olarak Türk lirasının reel olarak deger kazanmasına yol açmıstır. Özellikle iç ve
dıs faiz oranları arasındaki farkın giderek açılması, sermaye girislerini özendirmistir
(Yıldırım, 1999, s.196). Bu kosullarda saglanan ekonomik büyüme ise dısa bagımlı ve
yapay bir nitelikte olmustur. Bir yandan dıs ticarete açık üretken sektörlerin
gerilemesine, bir yandan da asırı rezerv birikimine yol açan bu süreç, kaynak tahsisini
bozarak, çarpık ve istikrarsız bir büyüme trendi yaratmıs; mali piyasalarda da bir
güvenilirlilik problemi ortaya çıkarmıstır (Yeldan, 2003, s.23-24,39-40).
Kamu kesiminin iç borçlanmaya agırlık vermesi ve bankaların dogrudan
yurtdısından borçlanabilme imkanına kavusması sonucunda, 1990 yılında GSMH
büyüme hızı % 9.4 dolayında gerçeklesirken, aynı yıl ekonomideki net sermaye girisi, 4
milyar ABD Doları’nın üzerine çıkmıstır. 1987 yılında % 10 olan kamu yatırım
oranları, % 7’e gerilemis; kamu kesimi borçlanma geregi oranı ise % 5’den % 10’a
yükselmistir. 1986-88 yıllarında düsük degerli kur politikası, 1989 yılından itibaren
yüksek degerli kur politikasına bırakmıstır20 (Tablo 4.1). Körfez krizi, üretim, yatırım
ve fiyat bekleyisleri üzerinde olumsuz etkiler yaratmıstır. Körfez krizinin savasa
dönüsmesi, Ortadogu pazarlarının daralmasına, turizm faaliyetlerinin gerilemesine ve
uluslararası sermaye girislerinin yavaslamasına neden olmustur. 1990 yılı sonunda
alınan daraltıcı önlemler, kredi faizlerinin yükselmesi, ücret artısları gibi maliyet
arttırıcı unsurlar ekonomik daralmayı hızlandırmıstır (Yıldırım, 1999, s.188).
4.1.4. 1991.1–1994.2 Dönemi
Türkiye ekonomisi, 1991 Körfez Savası sonrasında toparlanmıstır: 1991 yılı
sonunda erken seçim kararının alınması (dolayısıyla genisleyici politikalar
uygulanması) ve 1992-1993 yıllarında yabancı portföy yatırımları ve kısa vadeli
sermaye girislerinin artması, yeni bir büyüme sürecini baslatmıstır. Bu yıllarda GSMH
20 1980’lı yılların sonlarında gelismekte olan ülkeler, uluslararası mali kurulusların da istegiyle
düsük degerli kur politikasını terk ederek yüksek degerli kur politikasına geçmislerdir. Mali sermaye
açısından, sermaye giris ve çıkıslarında döviz kuru degisimlerinden zarar görülmesinin; mal hareketleri
açısından ise, rekabetçi devalüasyonların ve kur politikası ile korumacılıgın önlenmesine yönelik olan bu
anlayıs, 1988 yılından itibaren Türkiye’de de uygulanmıstır.
68
büyüme hızları, % 6.4 ve % 8 olarak gerçeklesmistir (Tablo 4.1). Ancak 1993 yılı
ortalarından itibaren reel ekonomi, olumsuz makroekonomik gelismeler sonucu baskı
altına girmeye baslamıstır: Kamu kesimi borçlanma geregi oranı, 1991-1993 yıllarında,
% 10’un üzerinde kalmıs; reel faizler, 1991 yılından itibaren % 20’nin üzerine çıkmıs,
iç borç stokunun milli gelire oranı ve dıs borç stoku hacmi yükselmeye baslamıs;
ihracatının ithalatı karsılama oranı, 0.52’ye gerilemistir. Net sermaye girisi, 1992
yılında 4 milyar ve 1993 yılında ise 9 milyar ABD Doları’na yaklasmıstır (Tablo 4.1).
Diger taraftan Kuzey Irak’taki otorite boslugu, önceki yıllarda baslayan PKK örgütünün
güçlenmesine, dolayısıyla Türkiye’nin savunma harcamalarının artmasına neden
olmustur. 1993 yılı için, toplam dünya silah ithalatının % 4.4’lik payı Türkiye’ye aittir.
Türkiye bu payla dünya sıralamasında 5. olmustur (Ekinci, 1998, s.25).
Ekonomik dengelerin bozuldugu bu dönemde alınan erken seçim kararı ve seçim
ekonomisi politikaları, ekonomik istikrarın saglanmasına yönelik müdahaleleri
geciktirmistir. Hükümetin, spekülatif sermaye girisini yavaslatmak ve fonları IMKB’ye
yönlendirmek için faiz hadlerini 1993 yılı ortalarında asagı çekmeyi denemistir. Ancak
ekonomideki likidite artısı, spekülatif faaliyetleri hızlanmıstır. Moody’s Standard ve
Poor’s adlı kredi derecelendirme kuruluslarının 1994 yılı Ocak ayında, Türkiye’yi
yatırım yapılabilir ülke derecesinden spekülatif ülke derecesine düsürmesi, mali
piyasalardaki spekülasyonları artırmıs; TCMB’nın yaptıgı müdahaleler ise yetersiz
kalmıstır. Mali piyasalarda baslayan kriz, kısa sürede reel sektörü etkilemistir. Hükümet
mali krize, yerel seçimlerinden dolayı gecikmeli olarak müdahale edebilmistir.
4.1.5. 1994.2–1999.3 Dönemi
5 Nisan 1994 kararları olarak anılan “Ekonomik Önlemler Uygulama Planı”, iki
ana bölümden olusmaktadır (Karluk, 1997, s.397-401): Birinci bölüm, devresel
niteliktedir. Bu bölümde döviz kuru, ücret, fiyat politikaları, merkez bankası ve
bankacılık sektörüne, sermaye piyasası ile kamu sektörüne yönelik önlemler, tarımsal
destekleme politikaları, toplumsal mali dayanısma ve yeni vergilere iliskin önlemler
alınmıstır. kinci bölüm yapısal düzenlemeler niteligindedir. Özellestirme, KT’in
iyilestirilmesi, kamu sektöründe daha akılcı istihdam, yerel yönetimlere iliskin idari ve
mali düzenlemeler ile sosyal güvenlik kurulusları reformu düzenlenmistir. 5 Nisan
69
Kararları mali piyasalar ve kamu ekonomisi açısından daha basarılı olmustur. Ancak
ekonomide yapılmak istenen yapısal düzenlemelerde basarı saglanamamıstır.
5 Nisan Kararları ve IMF yapılan anlasma, ekonomideki beklentilerin degismesine
ve kısa dönemli dengelerin saglanmasına önemli bir katkı yapmıstır. 1995 yılında erken
seçim kararı alınması, istikrar programı uygulamalarına son verilmesi ve seçim
ekonomisi uygulamasına yol açmıstır. Türkiye ekonomisi, genisleyici politikalarla ve
sermaye girisleriyle desteklenen, yeni bir büyüme dönemine girmistir (Yıldırım, 1999,
s.196). 1995, 1996 ve 1997 yıllarında net sermaye girisleri sırasıyla 4.5, 5.5 ve 7 milyar
ABD Doları civarında gerçeklesmistir. Bu yıllarda reel faizler, % 50’lere yaklasmıs, dıs
borç stokunun yükselisi devam etmis, TL yine deger kazanmaya baslamıstır (Tablo 4.1).
1998 yılının ortalarında Türkiye ekonomisinde meydana gelen yavaslama, tüm
dünyada yasanan ekonomik daralmayla çakısmıstır. Dünya ekonomisinde 1980’li ilk
yıllarından sonra meydana gelen en önemli daralma, 1997 yılının ortalarında ortaya
çıkan Güney Dogu Asya krizi ile baslamıs, 1998 yılının ortalarında Rusya, 1999 yılının
baslarında Brezilya krizleri ile devam etmistir. Hükümetin 1998 yılından itibaren
enflasyonu asamalı olarak düsürmeye yönelik politikalara agırlık vermesi, 4369 Sayılı
Kanunla getirilen yeni vergi düzenlemelerinin piyasalarda yarattıgı tedirginlik, 1998
yılında Rusya’da yasanan mali krizin Türkiye ekonomisinden sermaye çıkıslarına yol
açması, büyüme hızını düsürmüstür. Ayrıca olumsuz hava kosulları nedeniyle tarım
üretimi daralmıstır. 1999 yılı Agustos ve Kasım aylarında meydana gelen depremler ise
daralma sürecinin uzamasına neden olmustur (TCMB, 1999 Yıllık Bülten, s.23).
4.1.6. 1999.3–2001.2 Dönemi
Türkiye ekonomisi 2000’li yıllara yapısal problemlerini çzömeye yönelik IMF
destekli programlarla girmistir. 2000 yılı basında uygulamaya konulan “Enflasyonu
Düsürme Programı”nın ön kosullarını tamamlamaya yönelik olarak 1998 Temmuz
ayında IMF ile “Yakın zleme Anlasması” imzalanmıstır. Yakın zleme Anlasması, altı
aylık bir dönemi kapsamakta ve belirledigi “yapısal reformlar” ardından imzalanacak
olan orta vadeli ‘stand-by’ anlasmasının zorunlu kosullarını tanımlamaktadır. Yakın
izleme anlasmasının bes sartı sunlardır: 1) Bankaları denetleyen bir üst kurul
70
olusturmak (BDDK Yasası çıkarmak), 2) bankacılık kesiminin birikmis borçlarının
tasfiyesini hedefleyen mali konsolidasyonlarını baslatmak, 3) sosyal güvenlik
mevzuatını degistirmek, 4) anayasada uluslararası tahkime imkân tanıyan degisikligini
yapmak, 5) tarımsal desteklemeyi kaldırmak (Bagımsız Sosyal Bilimciler, 2004, s.3).
Ancak 1998 yılının ikinci altı ayında Rusya krizinin etkileri ve erken seçim kararı
sonucunda, ekonomik ve siyasi belirsizlikler artmıs; piyasalar tamamen seçime endeksli
hale gelmistir. 1999 yılının ilk yarısı seçim telası ve hükümet kurma çalısmalarıyla
geçmistir. DSP-MHP-ANAP koalisyonu, IMF ile görüsmelere baslamıs ve
uygulanmakta olan Yakın zleme Anlasması’nı mali destekli bir Stand-By anlasmasına
dönüstürmüstür (Günal, 2001, s.35-36). 2000 yılında IMF önderliginde, kamu
maliyesini, mali piyasaları ve TCMB yetkilerini düzenleyen “Enflasyonu Düsürme
Programı” uygulanmaya konulmustur. Programın orta vadeli amaçları, 3 yıllık bir
sürenin sonunda enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek, reel faiz oranlarını makul
bir düzeye düsürmek, ekonominin büyüme potansiyelini artırmak, ekonomideki
kaynakların daha etkin olarak kullanımını saglamak olarak belirlenmistir. Programın
temel unsurları: Sıkı maliye politikasıyla faiz dısı fazlanın artırılması, yapısal
reformların gerçeklestirilmesi ve özellestirmenin hızlandırılması; enflasyon hedefiyle
uyumlu gelirler politikası; düsük enflasyon hedefine odaklanmıs para ve kur
politikalarıdır. (TCMB, 2000 Yıllık Bülten, s.13). Döviz kuru sepeti (1 ABD Doları +
0.77 EURO), günlük olarak açıklanmaya baslanmıs ve nominal çapa olarak enflasyonla
mücadelede kısa dönemli beklentileri kırmak için kullanılmıstır.
Ancak, 2000 yılında cari islemler açıgının 10 milyar ABD Dolara yaklasması,
ihracatın ithalatı karsılama oranının düsmesi, TL’nin asırı deger kazanması (Tablo 4.1),
yapısal reformların gecikmesi ve özellestirme hedeflerinden sapılması, iç ve dıs
piyasalarda tedirginlik yaratmıstır; yabancı sermaye girisleri yavaslamaya baslamıstır.
Merkez Bankası, likiditeyi sermaye girislerine bagladıgından, azalan likidite ve
spekülatif faaliyetler, faiz oranlarının yükselmesine ve bankacılık sisteminde
güvensizlik sorununa yol açmıstır. Mali sistemin giderek artan likidite ihtiyacı
karsısında, Merkez Bankası piyasaya sagladıgı fon miktarını artırmak zorunda kalmıstır
(TCMB, 2001 Yıllık Bülten, s.13). Kasım ayının sonlarında mali piyasalarda yasanan
spekülatif hareketler, çok yüksek faiz, önemli döviz rezervi kayıpları ve 7.5 milyar dolar
büyüklügündeki ek IMF kredisi ile önlenmistir. Yaklasık üç ay sonra 19 Subat 2001’de
71
Basbakan ile Cumhurbaskanı arasındaki bir tartısma, ikinci bir spekülatif hareketi ve
döviz krizini baslatmıstır. Ekonominin dayanma gücü kalmayınca, 21 Subat gecesi kur
dalgalanmaya bırakılmıstır (Uygur, 2001, s.15-16). Böylece programının temel politika
tercihi olan Para Kurulu benzeri kur politikası, uygulamanın ilk yılının on birinci ayında
iflâs etmistir (Bagımsız Sosyal Bilimciler, 2004, s.4). 2001 yılında Türkiye ekonomisi
tarihinin en büyük ekonomik daralmasını (GSMH büyüme hızı %-9.5) ve en büyük
sermaye çıkısını (14.2 milyar ABD Doları) yasamıstır. Kamu kesimi borçlanma geregi,
% 16.4’e yükselmis; iç borç stokunun milli GSMH’ya oranı 2000 yılında %30
civarındayken, 2001 yılında %70’e yaklasmıstır (Tablo 4.1).
4.1.7. 2001.4- 2003.4 Dönemi
2000 yılı Kasım ve 2001 yılı Subat aylarında yasanan mali krizlerin ardından
“Güçlü Ekonomiye Geçis Programı” uygulamaya konulmustur. Programın temel
amaçları, bankacılık sektörüne iliskin tedbirlerin süratle alınarak mali piyasalardaki
belirsizligin azaltılması, buna baglı olarak faiz oranları ile döviz kurlarında istikrarın
saglanması, iktisadi etkinligi saglayacak yapısal reformların gerçeklestirilmesi,
makroekonomik politikaların enflasyonla mücadelede etkin bir sekilde kullanılması,
sürdürülebilir büyüme ortamının temin edilmesi olarak belirtilmistir. Bu çerçevede,
maliye politikası daha da sıkılastırılmıs, para politikasında Merkez Bankası’nın kısa
vadeli faiz oranları üzerindeki etkisi artırılmıs ve dalgalı kur sistemine geçilmistir
(TCMB Yıllık Rapor, 2002, s.13). Türkiye ekonomisi, 2002 yılı baslarında yeniden
büyümeye baslamıs ve büyüme süreci 2003 sonu itibariyle devam etmektedir. 2002
yılında ve 2003 yılının ilk yarısında gerçeklesen ekonomik büyüme, esas olarak
kapasite kullanımı, stok yatırımları, verimlilik artısı, ücret ve ithal girdi maliyetlerindeki
ucuzlamadan kaynaklanmıs; istihdamda büyük artıslar gerçeklesmemistir. 2001 yılında
yapılan yasa degisikligiyle TCMB’ın temel amacını fiyat istikrarını saglamak oldugu
belirlenmis; bu amaç dogrultusunda TCMB’na, uygulayacagı para politikasını ve
kullanacagı para politikası araçlarını dogrudan belirleme yetkisi verilmistir. 2002 yılı
basında IMF ile stand-by anlasması yapılarak, para, maliye, kambiyo kuru politikalarını
ve yapısal düzenleme tedbirlerini kapsayan üç yıllık bir istikrar programı uygulanmaya
baslanmıstır. Bagımsızlıgını kazanan TCMB, enflasyonu kontrol altına almada basarılı
olmustur. Enflasyon oranı, 2002 yılında % 30’a, 2003 yılında % 18’e düsürülmüstür.
72
4.2. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimleri
Türkiye ekonomisinde is çevrimlerinin özellikleri, toplam talep bilesenleri, açık
ekonomi, üretim ve nominal büyüklükler degiskenlerine iliskin üçer aylık veri setleri
kullanılarak incelenecektir. Veri tanımları, dönemleri, hesaplanma yöntemleri ve temin
edildigi kaynakların açıklanması, Ek1’de (sayfa 127-129) yer almaktadır.
4.2.1. Toplam Talep ve Açık Ekonomi
Türkiye ekonomisinde, toplam talep bilesenlerindeki çevrimler ile GSMH’daki
çevrimler arasındaki istatistiksel iliskiler incelenmistir. Kullanılan degiskenler, reel
(1987 =100) toplam talep büyüklükleridir. Bu degiskenlerdeki çevrimler, degiskenlerin
X-12 (multiplicative) yöntemiyle mevsimsel dalgalanmalardan arındırılması, dogal
logaritmalarının alınması ve Hodrick-Prescott (HP) filtresinden geçirilmesiyle elde
edilmistir. Stok degismeleri, negatif de olabildiginden dogal logaritması
alınamamaktadır. Bu degisken, (stok degismeleri / GSYH) olarak yeniden tanımlanmıs,
X-12 yöntemiyle mevsimsel dalgalanmalardan arındırılmıs ve HP filtresinden
geçirilmistir. Ayrıca yatırım harcamalarına, stok degismeleri eklenerek yeni bir seri
(Yat+St) elde edilmistir.
Özel nihai tüketim harcamaları, dayanıklı tüketim malı harcamaları ve dayanıklı
olmayan tüketim malı harcamaları olarak ayrıstırılmıstır ve ayrı bir veri setinde
incelenmistir. Dayanıklı olmayan tüketim malı, gıda ve giyim gibi göreceli olarak daha
ucuz ve satın alımları uzun süre ertelenemeyen mallardan olusmaktadır. Dayanıklı
tüketim malı harcamaları ve dayanıklı olmayan (dayanıksız) tüketim malı harcamalarına
ait veriler ise 1987 yılından itibaren mevcuttur.
Baslıca toplam talep bilesenlerinin ve açık ekonomi degiskenlerinin çevrimsel
bilesenlerinin GSMH’daki çevrimlerle olan iliskileri, tablo 4.2’de ve görsel olarak 4.3-
4.16 no’lu sekillerde yer almaktadır. Sekillerde, dikey eksende ilgili serinin yavasça
degisen uzun dönem trend (HP trendi) degerinden sapmasının yüzde degerleri ve yatay
eksende ise zaman yer almaktadır.
73
Tablo 4.2. Toplam Talep Bilesenlerinde ve Açık Ekonomi Degiskenlerinde Çevrimsel Özellikler
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2
AR1 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
GSMH1 3.4 0.69 -0.23 -0.21 0.08 0.40 0.68 1.00 0.68 0.40 0.08 -0.21 -0.23
GSMH2 3.9 0.69 -0.22 -0.21 0.06 0.39 0.68 1.00 0.68 0.39 0.06 -0.21 -0.22
GSMH3 4.1 0.72 -0.19 -0.17 0.11 0.41 0.70 1.00 0.70 0.41 0.11 -0.17 -0.19
Tüketim 3.9 1.1 0.49 -0.19 -0.16 0.10 0.27 0.51 0.80 0.53 0.30 0.12 -0.13 -0.20
Dayanıksız 2.4 0.6 0.63 -0.14 -0.18 0.09 0.34 0.63 0.86 0.65 0.39 0.09 -0.21 -0.31
Dayanıklı 16.0 4.1 0.74 -0.38 -0.28 0.02 0.30 0.58 0.81 0.63 0.40 0.15 -0.06 -0.12
KamuHar. 4.0 1.2 0.51 -0.29 -0.18 -0.15 0.06 0.26 0.36 0.36 0.27 0.06 -0.01 0.00
Maas-Ücrt 1.4 0.4 0.69 -0.10 -0.16 -0.29 -0.30 -0.22 -0.10 0.02 0.03 0.01 0.08 0.13
Diger Cari 13.9 4.1 0.59 -0.23 -0.10 -0.06 0.08 0.22 0.30 0.28 0.19 0.06 -0.01 -0.04
Yatırım 9.1 2.7 0.67 -0.25 -0.24 -0.03 0.23 0.50 0.82 0.71 0.49 0.20 -0.10 -0.18
KamuSek. 14.2 4.1 0.49 -0.10 -0.16 -0.11 0.10 0.25 0.46 0.40 0.25 0.17 0.11 0.17
Makine-T. 22.6 6.6 0.44 -0.14 -0.16 -0.04 0.22 0.31 0.44 0.36 0.17 0.04 0.01 0.04
Bina-Bdısı 15.1 4.4 0.28 -0.01 -0.10 -0.10 -0.01 0.14 0.35 0.32 0.24 0.20 0.13 0.18
Özel Sek. 11.6 3.4 0.67 -0.26 -0.21 0.01 0.21 0.46 0.73 0.61 0.46 0.19 -0.13 -0.23
Makine-T 20.0 5.8 0.62 -0.25 -0.23 -0.03 0.19 0.47 0.74 0.58 0.39 0.11 -0.22 -0.31
Bina-Kon. 7.8 2.3 0.85 -0.02 0.02 0.06 0.08 0.09 0.10 0.17 0.17 0.16 0.11 0.11
VergiOran 7.7 2.2 0.37 -0.21 -0.05 -0.02 -0.02 -0.03 -0.06 -0.08 0.05 0.14 0.19 0.17
Stoklar 2.4 0.7 0.35 -0.13 -0.08 0.19 0.37 0.42 0.40 0.03 -0.17 -0.33 -0.36 -0.29
Yat+St 14.5 4.2 0.58 -0.28 -0.35 -0.10 0.20 0.47 0.81 0.60 0.37 0.10 -0.18 -0.21
hracat 7.7 2.2 0.67 -0.07 -0.11 -0.08 -0.01 0.09 0.17 0.15 0.16 0.16 0.13 0.12
thalat 10.8 3.2 0.64 -0.31 -0.24 0.06 0.38 0.65 0.85 0.56 0.27 -0.04 -0.28 -0.31
Sermaye  17.8 5.2 0.51 -0.07 -0.12 -0.03 0.18 0.38 0.68 0.48 0.29 0.04 -0.25 -0.27
Aramal  12.7 3.7 0.61 -0.19 -0.13 0.11 0.32 0.51 0.59 0.29 0.03 -0.23 -0.42 -0.36
Tüketim  26.2 7.7 0.70 -0.15 -0.14 0.07 0.30 0.54 0.73 0.57 0.32 0.01 -0.24 -0.36
Açık Ekonomi Degiskenleri
DTO 13.4 3.9 0.67 0.19 0.12 -0.11 -0.29 -0.46 -0.59 -0.37 -0.11 0.13 0.30 0.30
DTH 4.1 1.0 0.70 -0.02 -0.05 -0.04 0.11 0.14 0.27 0.33 0.33 0.34 0.34 0.25
DSÜ 1.9 0.6 0.84 -0.07 -0.08 -0.08 -0.02 0.04 0.11 0.15 0.14 0.07 -0.01 -0.01
Açıklama: Veri seti tanımları ve dönemleri, Ek1 sayfa 127’de yer almaktadır.
V1, çevrimlerdeki degiskenlik; V2, göreceli degiskenlik ve AR1 birinci sıra otokorelasyon katsayısıdır.
GSMH1, GSMH2 ve GSMH3, sırayla 1980:1-2003:4, 1987:1-2003:4 ve 1990:1-2003:4 dönemlerine ait
GSMH statistikleridir.
4.2.1.1. Özel Nihai Tüketim Harcamaları
Bireylerin zaman içerisinde özel nihai tüketim malı harcamalarını pürüzsüz olacak
sekilde ayarlayacagı ve bu nedenle tüketim harcamalarındaki dalgalanmaların
gelirlerine göre daha düsük olacagı beklenmektedir. Tüketimin gelire göre daha düsük
olacagı beklentisi, aynı zamanda sürekli gelir hipotezinin geçerli oldugunu göstermek
için kullanılmaktadır. GOÜ’de, sanayilesmis ülkeler (SÜ)’den farklı olarak, tüketimin
çıktıdan daha fazla degiskenlik gösterdigi ve sürekli gelir hipotezinin geçerli olmadıgı
yönünde bulgular bulunmaktadır [Agenor ve digerleri (1999); Rand ve Tarp (2002);
Kim ve digerleri (2003); Benczur ve Ratfai (2005) ve Carmignani (2005)].
Türkiye ekonomisi için tüketim harcamalarındaki çevrimler, yaklasık olarak
GSMH’daki çevrimler kadar degiskenlik (1.1) göstermektedir. Tüketim
74
harcamalarındaki çevrimlerin degiskenligin, GSMH’daki çevrimlere göre daha düsük
olmaması, tüketim harcamalarının içerisinde dayanıklı mal tüketiminin de yer
almasından kaynaklanmaktadır. Çünkü dayanıklı tüketim malını satın almaya yönelik
kararlar ertelenebilir niteliktedir. Eger ekonomiye iliskin beklentiler olumsuz ise,
bireyler dayanıklı mal alımlarını bir süre ertelemeyi düsünmektedir. Dayanıklı tüketim
malları harcamaları içeren tüketim harcamalarındaki çevrimlerin boyutu ve göreceli
degiskenlikleri, RBCT’nın öngörüsünden farklı olarak daha yüksek olmaktadır. Türkiye
ekonomisinde, dayanıklı olmayan tüketim malı harcamalarındaki çevrimler,
GSMH’daki çevrimlere göre daha az degiskenlik (0.6) göstermektedir. Dayanıklı
tüketim malları harcamalarındaki çevrimler ise, yatırım harcamalarındaki çevrimler
gibi, GSMH’daki çevrimlere göre yüksek göreceli degiskenlige (4.1) sahiptir. Toplam,
dayanıklı ve dayanıklı olmayan tüketim malı harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki
çevrimlerle güçlü bir sekilde aynı yönde ve gecikmesiz hareket etmektedir (Tablo 4.2).
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH Özel Tüketim
Sekil 4.3. GSMH ve Tüketim Harcamaları
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002
GSMH Özel Tüketim (DAYANIKSIZ)
-.5
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002
GSMH Özel Tüketim (DAYANIKLI)
Sekil 4.4. GSMH ve Dayanıksız Tüketim Malı
Harcamaları
Sekil 4.5. GSMH ve Dayanıklı Tüketim Malı
Harcamaları
75
4.2.1.2. Yatırım Harcamaları ve Stok Degismeleri
Yatırım harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki çevrimlere göre daha
degiskendir. Sanayilesmis ülkelerde yatırımlardaki çevrimlerin göreceli degiskenligi 3-5
arasında degismektedir (Rand ve Tarp, 2002, s.2087). Özel sektörde ekonomik
genislemeye iliskin olumlu beklentiler olustugunda, yatırımlar hızla artmakta, ekonomik
faaliyetlerde gerileme basladıgında ise yatırımlar durdurulmaktadır. Kamu sektöründe
ise yatırım planları çok önceden hazırlanmakta ve yatırım harcamaları zamana
yayılmaktadır. Ayrıca ekonomik daralma dönemlerinde, özel sektörde oldugu gibi
yatırımların durdurulması ve azaltılması kolay degildir. Bu nedenle kamu yatırım
harcamalarındaki çevrimlerin özel sektör yatırım harcamaları çevrimlerine göre,
ekonomik gelismelere daha az duyarlı olacagı beklenmektedir. Rand ve Tarp (2002)’ın
çalısmasında 15 GOÜ özel sektör yatırımlarındaki çevrimlerin göreceli degiskenligi,
kamu sektörüne göre daha yüksektir. Türkiye ekonomisinde, bina-konut insaatı
harcamalarındaki çevrimler dısında, özel sektör yatırım harcamaları çevrimleri ile
GSMH’daki çevrimleri arasında çok güçlü bir aynı yönde hareketlilik bulunmaktadır.
Yatırım harcama grupları içerisinde, en yüksek degiskenlige, kamu sektörü makineteçhizat
yatırımlarındaki çevrimler (6.6) ve en düsük degiskenlige ise özel sektör binakonut
insaatı yatırımlarındaki çevrimler (2.3) sahiptir. Özel sektör bina-konut insaatı
dısındaki tüm çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle gecikmesiz birlikte hareket
etmektedir. Toplam talep bilesenleri arasında en yüksek kalıcılık, özel sektör bina-konut
insaatında (0.85), en düsük kalıcılık ise kamu sektörü bina-bina dısı insaat
harcamalarında (0.28) görülmektedir (Tablo 4.2).
Ekonominin yeniden canlanma ve refah dönemlerinde firmalar, kriz dönemlerinde
eriyen stoklarını yeniden en uygun düzeye çıkarmak, artan talebi karsılamak ve ortaya
çıkabilecek fırsatlardan yararlanabilmek için üretimlerini ve stoklarını artırmaktadırlar.
Böylece stoklardaki degisme oranları, ekonomik genislemeyle birlikte yükselmekte ve
ekonomik daralma dönemlerinde ise düsmektedir. Türkiye ekonomisinde stok
degismeleri oranındaki çevrimler, kuramsal beklentilere uygun olarak GSMH’daki
çevrimlerle aynı yönde ve gecikmesiz bir hareketlilik göstermektedir. Yatırımlara, stok
yatırımları (stok degismelerinin) eklenmesiyle elde edilen serideki (Yat+St) çevrimlerin
degiskenligi (4.2), yatırım harcamalarındaki çevrimlere (2.7) göre daha yüksektir.
76
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH YATIRIMLAR
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH Stoklardaki Degismeler
Sekil 4.6. GSMH ve Yatırım Harcamaları Sekil 4.7. GSMH ve Stoklardaki Degismeler
-.5
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH KAMU YATIRIM HARCAMALARI
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH ÖZEL YATIRIM HARCAMALARI
Sekil 4.8. GSMH ve Kamu Yatırım Harcamaları Sekil 4.9. GSMH ve Özel Yatırım Harcamaları
4.2.1.3. Kamunun Nihai Tüketim Harcamaları
Kamu harcamaları, ekonomik faaliyetleri canlandırma veya yavaslatma amaçlı
(ters çevrimsel istikrar politikası) kullanılabilen bir maliye politikası aracıdır. Türkiye
ekonomisinde ise kamu harcamaları kalemlerindeki çevrimlerin, GSMH’daki
çevrimlerle arasında anlamlı ters çevrimsel bir egilim bulunmamaktadır. Yine benzer
sekilde, vergi oranlarındaki çevrimlerde, zayıf ters çevrimsel bir egilim görülmektedir.
Bu sonuç, Türkiye ekonomisinde incelenen dönem için aktif ters çevrimsel istikrar
politikalarının uygulanmadıgı seklinde yorumlanabilir (Tablo 4.2).
Fiorito ve Kollintzas (1994), sanayilesmis ülkelerde ters çevrimsel maliye
politikası yönünde bulgular olmadıgını vurgulamaktadır. Agenor ve digerleri
(1999)’nde, orta gelir grubuna giren 12 GOÜ’den Kore ve Filipinler’de kamu
77
harcamaları ile GSMH’daki çevrimlerle arasında anlamlı ters çevrimsel egilimler; Sili
ve Meksika’da ise zayıf tersçevrimsel egilimler görülmektedir. Rand ve Tarp (2002)’ın
15 GOÜ’den elde ettigi sonuca göre, kamu harcamalarında anlamlı ters çevrimsel
egilimler bulunmamakta; devlet, ekonomiye istikrar kazandırmada sınırlı bir rol
oynamaktadır.
Diger taraftan Asya ülkeleri ile Orta ve Dogu Avrupa ülkelerinde, kamu
harcamalarındaki çevrimlerle çıktıdaki çevrimler arasında aynı yönde hareketlilik
bulundugunu vurgulayan çalısmalar mevcuttur. Kim ve digerleri (2003)’ne göre, 8 Asya
ülkesinde kamu harcamalarındaki çevrimlerle çıktıdaki çevrimler arasında aynı yönde
hareketlilik vardır. Bu ülkelerde ekonomik büyüme, kamunun altyapı yatırımları ile
desteklenmektedir. Benczur ve Ratfai (2005)’nin çalısmasında da Orta ve Dogu Avrupa
ülkelerinde (Hırvatistan, Estonya ve Macaristan hariç) kamu harcamalarındaki
çevrimler, çıktıdaki çevrimlerle aynı yönde hareket etmektedir. Bu ülkelerde devletin
büyük ve merkezi rolü sürmektedir.
Kamu harcamaları çevrimlerindeki degiskenlik ile GSMH çevrimlerindeki
degiskenlik yaklasık olarak aynı büyüklükte iken (1.2); cari harcama çevrimlerindeki
degiskenlik GSMH çevrimlerindeki degiskenlige göre (4.1) çok yüksektir. Kamunun
maas-ücret harcamalarındaki çevrimlerin göreceli degiskenligi ise çok düsük (0.4)
düzeydedir. Kamu harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki çevrimleri bir dönem
önünde giderken; diger cari kamu harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle
gecikmesiz birlikte hareket etmektedir.
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH DEVLET HARCAMALARI
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH VERGi ORANLARI
Sekil 4.10. GSMH ve Kamu Harcamaları Sekil 4.11. GSMH ve Vergi Oranları
78
4.2.1.4. hracat ve thalat
Türkiye ekonomisinde, ihracattaki çevrimlerin, GSMH’daki çevrimlerle anlamlı
bir birlikte hareket egilimi görülmemektedir. thalattaki çevrimlerde ise daha yüksek bir
degiskenlik (3.2), GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde anlamlı ve gecikmesiz hareketler
bulunmaktadır. thalattaki çevrimler, ihracattaki çevrimlere göre, GSMH’daki
çevrimlerle daha güçlü bir birlikte hareket içindedir. thal mal gruplarından tüketim
malı ithalatındaki çevrimlerin en yüksek göreli degiskenlige ve birlikte harekete sahip
oldugu görülmektedir (Tablo 4.2). Yeldan (2003)’ın da vurguladıgı gibi Türkiye
ekonomisinde; ekonomik genisleme, yüksek ithalat ve degerli ulusal para dönemleri
aynı anda olusmaktadır (Yeldan, 2003, s.34-36). Benzer egilimler, Latin Amerika
ülkelerinde de mevcuttur. Bu ülkelerde ithalat ile çıktı arasında güçlü pozitif
korelasyonlar ve ihracat ile çıktı arasında zayıf korelasyonlar bulunmaktadır. Bu
egilimler, küçük dısa açık ekonomilerde, ekonomik faaliyetlerin genelde ithalata
bagımlı oldugunu göstermektedir (Rand ve Tarp, 2002, s.2080).
1990’lı yıllarda reel yatırımlardan uzaklasan, dısa degil içe dönük bir büyümeyi ve
ticarete konu olmayan sektörlere yatırımları tesvik eden politikalar sonucunda reel
sektörün uluslararası rekabet gücü azalmıstır. Son yıllarda önemli ihracat artısının
oldugu sektörler (otomobil, elektrikli ve elektriksiz makineler, büro araçları), yüksek
ithal girdi kullanmaktadırlar. Dısa açık sektörlerdeki yatırımların duraklamıs
olmasından dolayı ithalata bagımlılık olusmustur. hracatçı sektörlerin ithalata
bagımlılıgı, diger sektörlere göre daha hızlı artmıstır (Yentürk, 2003, s.40,46-47,53-54).
Asırı degerli TL’nin baskısı ile ihracata dönük sanayii, kârını korumak ve
ihracatını sürdürmek için yerli girdiyi düsürüp ithal girdi kullanma yolunu seçmektedir.
Nitekim, ihracat için yapılan üretimde ithal girdinin payı 1996 yılında % 56’dan 2004
yılında % 66.5’e kadar çıkmıstır. Türkiye’nin dıs ticaretinde “ihracatçı” görünen bazı
sektörlerin, aynı zamanda büyük ölçüde ithalatçı oldukları ve net ihracatın, bazı
sektörler için negatif oldugu gözlenmektedir. Alt sektörler itibariyle bakıldıgında, 2000-
2004 yılları arasında en çok ihracat yapan sektörün makine-ulasım araçları görünmesine
karsın, en yüksek ithalatı da bu sektörün yaptıgı, dolayısıyla, sektörün en büyük “net
ithalatçı” oldugu dikkati çekmektedir. Sözkonusu 5 yılda yaklasık 52 milyar dolarlık
79
ihracat gerçeklestirmis görünen sektör, buna karsılık 104 milyar dolarlık ithalat
yapmıstır. Makine-ulasım araçları sektörünü, yakıt (enerji) ile kimyasallar sektörü
izlemektedir. Tarımsal hammaddeler, islenmemis altın, madenler, tüketim malları ve
demir-dısı metaller sektörlerinin ithalatları, ihracatlarından fazladır; dolayısıyla bu
sektörler de “net ithalatçı” durumundalar. Hazır giyim sektörü ise, son 5 yılın en gerçek
ihracatçı sektörü görünümündedir. Bu sektörde 5 yılda 42.6 milyar dolar ihracat
gerçeklesirken ithalat 1.8 milyar dolarda kalmıstır. Giyim sektörünü, gıda, dokuma,
yarı-mamuller ve demir-çelik sektörleri izlemektedir (Sönmez, 2005, s.21-28).
Tuncer (2001) ise dıs ticaret ile büyüme arasında pozitif iliski oldugunu ve
Türkiye için bu iliskinin ihracattan daha çok ithalat üzerinden isledigini
vurgulamaktadır. Üretimde ve üretkenlikte meydana gelen artısın önemli bir kısmı,
gelismis ülkelerden yapılan ithalattan, özellikle makine ve teçhizat ithalatından
kaynaklanmaktadır. Ekonomik büyüme için ithalat daha önemlidir ve ihracat ise
ithalatın finansmanını saglayabildigi ölçüde önem kazanmaktadır (Tuncer, 2001, s.173).
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH IHRACAT
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH ITHALAT
Sekil 4.12. GSMH ve hracat Harcamaları Sekil 4.13. GSMH ve thalat Harcamaları
4.2.1.5. Açık Ekonomi Degiskenleri
Reel ihracat harcamalarının reel ithalat harcamalarına oranı olarak hesaplanan dıs
ticaret oranındaki artıslar (azalıslar), ekonomide ihracatın agırlıgının ithalata göre
yükseldigi (düstügü) anlamına gelmektedir. Türkiye ekonomisinde dıs ticaret oranındaki
çevrimlerin degiskenligi oldukça yüksek (3.9) düzeydedir. GSMH’daki çevrim tepe
noktasına ulastıgında, dıs ticaret oranındaki çevrim dip yapmaktadır. Bu sonuca göre,
80
ithalatın payının ihracata göre daha yüksek oldugu dönemler ile ekonomik genisleme
dönemlerinin örtüsmektedir. Agenor ve digerlerinin (1999) çalısmasında Kore ve
Meksika için aynı sonuç elde edilmistir. hracat fiyat indeksinin ithalat fiyat indeksine
oranı olarak hesaplanan dıs ticaret hadlerinde artıslar (azalıslar) ise ulusal ekonominin
için refah artısı (azalısı) olacagı anlamına gelmektedir. Türkiye ekonomisinde dıs ticaret
hadlerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde çok güçlü olmayan bir
harekete sahiptir. Benzer sonuç Hoffmaister ve Roldos (1997) Asya ve Latin
Amerika’daki GOÜ için kullandıgı yapısal VAR modelinde elde edilmistir. Bu
çalısmaya göre, ticaret haddi sokları, ticaret dengesi üzerinde etkilidir, ancak çıktı ve
reel döviz kuru dalgalanmaları üzerinde önemli etkisi yoktur. Dıs dünyadaki ekonomik
gelismeler için, dünya sanayi üretim indeksi kullanılmıstır. GSMH’daki çevrimlerle
dünya sanayi üretim indeksindeki çevrimler arasında bazı dönemlerde birlikte hareket
oldugu görülse de, genel olarak anlamlı bir birlikte hareket bulunmamaktadır.
-.5
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
.4
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH DIS TICARET ORANI
-.10
-.05
.00
.05
.10
90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 00 01 02 03
GSMH DIS TICARET HADLERI
Sekil 4.14. GSMH ve Dıs Ticaret Oranı Sekil 4.15. GSMH ve Dıs Ticaret Hadleri
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH DUNYA SANAYI URETIMI
Sekil 4.16. GSMH ve Dünya Sanayi Üretim ndeksi
81
4.2.2. Üretim
Bu baslık altında, sanayi, tarım, insaat ve ticaret olmak üzere dört ana üretim
sektörlerindeki çevrimler; reel sermaye stoku, reel faiz oranlarında ve reel döviz kuru
endeksindeki çevrimler; imalat sanayii üretimde çalısanlar ortalamasında ve çalısılan
saatteki çevrimler, imalat sanayii kisi basına ve saat basına reel ücretlerdeki çevrimler
incelenmistir. Üretim sektörlerinin ve üretim faktörlerinin çevrimsel bilesenlerinin
GSMH’daki çevrimlerle olan iliskileri, tablo 4.3’de ve görsel olarak 4.17-4.28 no’lu
sekillerde yer almaktadır.
Tablo 4.3. Üretimde Çevrimsel Özellikler
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2
AR1 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
GSMH1 3.43 0.69 -0.23 -0.21 0.08 0.40 0.68 1.00 0.68 0.40 0.08 -0.21 -0.23
GSMH2 4.06 0.72 -0.19 -0.17 0.11 0.41 0.70 1.00 0.70 0.41 0.11 -0.17 -0.19
Tarım 3.62 1.05 0.22 -0.03 -0.19 -0.21 -0.05 0.04 0.26 0.25 0.21 0.09 -0.08 -0.13
Sanayi 3.84 1.12 0.62 -0.11 -0.06 0.20 0.43 0.66 0.92 0.61 0.31 -0.03 -0.28 -0.26
nsaat 5.78 1.68 0.47 -0.03 -0.02 -0.05 0.02 0.10 0.31 0.32 0.24 0.17 0.09 0.15
Ticaret 4.67 1.36 0.61 -0.29 -0.26 0.09 0.36 0.64 0.92 0.59 0.34 0.04 -0.26 -0.28
Sermaye 0.75 0.22 0.88 -0.32 -0.37 -0.37 -0.29 -0.14 0.07 0.33 0.49 0.54 0.49 0.36
Reel Faiz1 2.53 0.74 0.59 0.32 0.20 -0.07 -0.31 -0.41 -0.27 0.08 0.25 0.24 0.17 -0.04
Reel Faiz2 5.34 1.32 0.30 0.35 0.23 -0.04 -0.23 -0.44 -0.43 0.02 0.26 0.34 0.30 0.02
sgücü 3.57 1.04 0.78 -0.01 0.11 0.26 0.44 0.63 0.57 0.40 0.13 -0.14 -0.24 -0.25
Saat 3.91 1.14 0.69 0.05 0.19 0.33 0.49 0.65 0.51 0.30 0.03 -0.23 -0.25 -0.23
Ücret 1 11.8 2.91 0.65 -0.15 -0.20 -0.24 -0.14 0.10 0.35 0.43 0.41 0.31 0.23 0.12
Ücret 2 12.0 2.96 0.65 -0.15 -0.20 -0.25 -0.17 0.06 0.30 0.43 0.42 0.34 0.26 0.13
Verimlilik 3.74 0.92 0.55 -0.13 -0.10 0.18 0.28 0.46 0.54 0.12 -0.11 -0.30 -0.36 -0.17
Reel Kur 9.57 2.79 0.71 -0.17 -0.09 0.14 0.36 0.60 0.59 0.37 0.16 -0.09 -0.14 -0.12
Açıklama: Veri seti tanımları ve dönemleri, Ek1 sayfa 128’de yer almaktadır.
V1, çevrimlerdeki degiskenlik; V2, göreceli degiskenlik ve AR1 birinci sıra otokorelasyon katsayısıdır.
GSMH1 ve GSMH2, sırasıyla 1980:1-2003:4 ve 1990:1-2003:4 dönemlerine ait GSMH istatistikleridir.
4.2.2.1. Üretim Sektörleri (Tarım, Sanayi, nsaat ve Ticaret)
Türkiye ekonomisinde tarım sektöründen diger sektörlere kaynak aktarılması ve
diger sektörlerin gelisimine önem verilmesiyle tarım sektörünün ulusal gelir içindeki
payı azalmıstır: 1960’larda % 30’un üzerinde olan bu oran, 1970’lerde % 25-30,
1980’lerde % 20-25 ve 1990’larda % 15 düzeylerine inmistir. Tarım sektörü diger
sektörlere göre ekonomi dısı gelismelerden, özellikle siyasi gelismeler ve iklim
kosullarından, daha fazla etkilenmektedir. Diger taraftan ticaret sektöründe önemli
gelismeler görülmektedir. Bu sektörün ulusal gelir içerisindeki payı, 1980’li ve 1990’lı
yıllarda % 50-60 arasındadır. Ticaret sektörü altında hizmet sektörüne yönelik
82
yatırımların, toplam yatırımlar içerisindeki payı 1985 yılından itibaren % 50’nin,
1990’lı yıllarda ise % 60’ın üzerine çıkmıstır. (Kepenek ve Yentürk, 2003, s.331-332,
388-389).
Üretim sektörlerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde birlikte
hareket etmektedir. Sanayi üretimindeki ve ticaretteki çevrimlerin, GSMH’daki
çevrimlerle aynı yönde birlikte hareketi çok güçlüdür. Tarım sektöründeki çevrimin,
GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde birlikte hareketi daha zayıftır. Tarım ve sanayi
sektörlerindeki çevrimlerin degiskenligi, GSMH’daki çevrimlerle yaklasık olarak aynı
büyüklüktedir (sırayla 1.05 ve 1.12). nsaat ve ticaret sektörlerindeki çevrimler ise,
yaklasık olarak GSMH’daki çevrimlerden 1.5 kat daha degiskendir (sırayla 1.68 ve
1.36). Ekonomik faaliyetler düzeyine iliskin beklentiler, insaat ve ticaret sektörlerinde
daha büyük hareketlere yol açmaktadır. Tarım sektöründeki çevrimler, en düsük
kalıcılıgın (0.22) oldugu üretim sektörüdür (Tablo 4.3).
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH TARIM
-.15
-.10
-.05
.00
.05
.10
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH SANAYI
Sekil 4.17. GSMH ve Tarım Sektörü Sekil 4.18. GSMH ve Sanayi Sektörü
-.15
-.10
-.05
.00
.05
.10
.15
.20
.25
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH INSAAT
-.16
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH TICARET
Sekil 4.19. GSMH ve nsaat Sektörü Sekil 4.20. GSMH ve Ticaret Sektörü
83
4.2.2.2. Reel Faizler ve Reel Sermaye Stoku
1980’li yılların basında negatif olan reel faizler, 1982 yılından itibaren pozitife
dönmüs ve 1980’li yılların sonuna kadar istikrarsız bir görünüm göstermistir. Finansal
serbestlesmeyle birlikte faiz oranları, uluslararası sermaye hareketlerinin etkisi altına
girmistir (Kepenek ve Yentürk, 2003, s.236-237). 1990’lı yıllarda ekonominin kaynak
ihtiyacı, sermaye hareketlerinin katkısıyla karsılanmıs; ancak ekonominin dıs borç stoku
yükselmistir. Baslangıçta kaynak sıkıntısından kaynaklanan yüksek faiz oranları, asırı
dıs borçlanma, kamu açıklarında artıslar, kamunun faiz yükünün çok yükselmesi ve
yabancı sermaye girislerinin reel yatırımlara yönelmemesi sonucunda süreklilik
göstermistir. Türkiye ekonomisinde son 15 yılda yasanan büyüme ve kriz dönemlerinde,
artan riskler ve sermaye kaçısları, reel faizlerdeki (Reel Faiz1 ve Reel Faiz2)
çevrimlerin GSMH’daki çevrimlerle, (RBCT’nın öngörüsünden farklı olarak) ters
yönde hareket etmesinde etkili olmustur (Tablo 4.3). Carmignani (2005)’nin
çalısmasında, aynı sonuca rastlanmıstır: Türkiye’de reel faizler, ters çevrimseldir.
Türkiye ekonomisinde reel sermaye stokundaki çevrimler, GSMH’daki
çevrimlerle aynı yönde hareket etmektedir. Ayrıca reel sermaye stokundaki çevrimlerde,
en düsük göreceli degiskenlik (0.22) ve en yüksek kalıcılık (0.88) görülmektedir. Reel
sermaye stoku, ekonomideki kısa süreli ve küçük soklardan ziyade uzun süreli ve büyük
soklardan etkilenmektedir. Sermaye stokunu gelisimini etkileyebilen bir sokun
etkilerinin ortadan kalması ise uzun zaman almaktadır.
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH SABIT SERMAYE STOKU
-.10
-.05
.00
.05
.10
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH REEL FAIZLER
Sekil 4.21. GSMH ve Sermaye Stoku Sekil 4.22. GSMH ve Reel Faiz Oranı
84
4.2.2.3. stihdam, Reel Ücretler ve sgücü Verimliligi
Türkiye ekonomisi için üçer aylık istihdam ve ücret verisi bulunmadıgından, bu
degiskenlere temsilen imalat sanayii üretimde çalısanlar ortalaması, toplam çalısılan
saat verileri, imalat sanayii kisi basına ve çalısılan saat basına reel ücret serileri
kullanılmıstır.
Türkiye ekonomisinde, istihdam degiskenleri, isgücü üretkenligi ve reel ücret
degiskenlerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde hareket etmektedir.
stihdamdaki çevrimlerin degiskenligi, yaklasık olarak GSMH’daki çevrimlerle aynı
büyüklükte (1.04, 1.14) ve isgücü verimliligindeki çevrimlerin degiskenligi ise,
GSMH’daki çevrimlerden daha düsük düzeydedir (0.92). stihdam degiskenlerindeki
çevrimler, GSMH’daki çevrimleri bir dönem geriden izlerken; reel ücret
endekslerindeki çevrimler ise GSMH’daki çevrimleri bir dönem önünde gitmektedir.
sgücü üretkenligindeki çevrimler ise GSMH’daki çevrimlerle gecikmesiz olarak
birlikte hareket etmektedir. Bu sonuçlar, RBC kuramcılarının beklentileriyle uyumludur
(Tablo 4.3).
RBCT’nın öngörüsünden farklı olarak reel ücretlerdeki çevrimler, GSMH’daki
çevrimlere göre daha yüksek bir degiskenlige sahiptir (2.91 ve 2.96). Ücretlerdeki
çevrimlerin yüksek degiskenlik, ekonomik faaliyetlerdeki dalgalanmalar ve uygulanan
ücret politikaları nedeniyle oldukça istikrarsız bir imalat sanayii ücret gelisim
sürecinden kaynaklandıgı söylenebilinir.
Reel ücretler, 1981-1987 yılları arasında yılda ortalama % 3.3 oranında düserken,
1988-1993 yılları arasında % 21.6 oranında artmıs (yıllık ortalama % 3.6), 1994 yılında
yeniden % 27 oranında azalmıstır. 1993-2000 döneminde ise ortalama % 1.6 düzeyinde
bir artıs gerçeklesmistir (Senses ve Taymaz, 2003, s. 447-449).
Agenor ve digerleri (1999) de orta gelir grubuna giren ve reel ücret verisi olan Sili,
Kolombiya, Kore Meksika ve Türkiye için reel ücretlerin GSMH’daki çevrimlerle aynı
yönde hareket ettigi sonucunu elde etmislerdir. Carmignani (2005)’nin çalısmasına
85
göre, 9 Avrupalı yükselen ekonomide istihdam ve isgücü üretkenligi çevrimlerle aynı
yönde hareket etmektedir.
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH ISGUCU
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH CALISILAN SAAT
Sekil 4.23. GSMH ve sgücü Sekil 4.24. GSMH ve Çalısılan Saat
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 00 01 02 03
GSMH Reel Ücret (isci)
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 00 01 02 03
GSMH Reel Ücret (Saat)
Sekil 4.25. GSMH ve sçi Basına Reel Ücret Sekil 4.26. GSMH ve Çalısılan Saat Basına Reel Ücret
-.10
-.05
.00
.05
.10
90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 00 01 02 03
GSMH ISGUCU VERIMLILIGI
Sekil 4.27. GSMH Ve Çalısanlar Kısmi Verimlilik
86
4.2.2.4. Reel Döviz Kuru
1990’lı yıllarda finansal serbestlesmeyle birlikte Latin Amerika ve bazı Güney
Dogu Asya ülkelerinde oldugu gibi Türkiye ekonomisinde de ulusal paranın deger
kazandıgı görülmektedir. Degerli ulusal para, bir yandan ihracatçı sektörlerin rekabet
gücü ve dıs ticaret dengesi üzerinde önemli olumsuz etkilere; diger taraftan ithalat
hacminin ve ekonominin dısalıma bagımlılıgın artmasına yol açmaktadır. Türkiye dahil
birçok gelismekte olan ülke, uluslararası rekabet gücünü teknolojik gelisme ve
verimlilik gibi yapısal faktörlere oturtamamıslardır. Bu ülkelerde rekabet gücü fiyata
dayanmaktadır (Kepenek ve Yentürk, 2003, s.216-217).
Türkiye ekonomisinde canlılık ve daralma dönemlerini açıklanmada en önemli
degiskenlerin dıs tasarruf (ticaret açıkları) ve ithalat hacminin finansman olanakları
oldugu görülmektedir. thalatın finansmanında en önemli makro degisken olarak döviz
kuru öne çıkmaktadır (Yeldan, 2003, s.34-36).
Sekil 4.28’de Türkiye ekonomisinin büyüme dönemlerinde, reel döviz kurunun
deger kazanmıs oldugu görülmektedir. Reel döviz kurunun çok düsük düzeye indigi
dönemler ise ekonomik kriz dönemleridir. Reel döviz kuru endeksindeki çevrimlerin
GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde hareketi çok güçlüdür. Reel kur endeksindeki
çevrimler, yaklasık olarak GSMH’daki çevrimlerden 3 kat daha degiskendir. Reel
kurdaki çevrimler, GSMH’daki çevrimleri bir dönem geriden izlemektedir.
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH REEL DOVIZ KURU
Sekil 4.28. GSMH ve Reel Döviz Kuru
87
4.2.3. Nominal Büyüklükler
Türkiye ekonomisinin nominal büyüklüklerindeki çevrimlerin istatistiksel
özelliklerinin elde edilmesinde, para arzı, fiyatlar ve enflasyon oranı degiskenleri
kullanılmıstır. Nominal büyüklüklerdeki çevrimsel bilesenlerin GSMH’daki çevrimlerle
olan iliskisi, tablo 4.4’de ve görsel olarak 4.29-3.37 no’lu sekillerde yer almaktadır.
Tablo 4.4. Nominal Büyüklüklerde Çevrimsel Özellikler
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2
AR1 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
GSMH1 3.4 0.69 -0.23 -0.21 0.08 0.40 0.68 1.00 0.68 0.40 0.08 -0.21 -0.23
GSMH2 3.8 0.69 -0.22 -0.19 0.09 0.38 0.67 1.00 0.67 0.38 0.09 -0.19 -0.22
CBM 21.3 5.6 0.68 0.09 0.28 0.41 0.44 0.36 0.10 -0.16 -0.33 -0.37 -0.28 -0.06
RM 6.4 1.7 0.80 -0.17 -0.09 0.01 0.02 -0.02 -0.18 -0.17 -0.11 -0.01 0.08 0.20
M1 7.5 2.2 0.53 -0.17 -0.04 0.02 0.10 0.23 0.10 0.06 0.09 0.03 0.02 0.07
M2 8.6 2.5 0.75 0.14 0.20 0.13 0.04 -0.07 -0.24 -0.19 -0.09 -0.01 0.14 0.27
M2-M1 14.1 4.1 0.82 0.17 0.16 0.07 -0.05 -0.17 -0.29 -0.23 -0.13 -0.04 0.11 0.23
DGSMH 7.0 2.0 0.65 0.14 0.13 0.12 0.03 -0.08 -0.35 -0.33 -0.25 -0.15 0.05 0.21
DGSYH 6.9 2.0 0.65 0.14 0.13 0.13 0.04 -0.07 -0.33 -0.32 -0.24 -0.15 0.05 0.22
TÜFE 5.7 1.66 0.62 0.06 0.04 0.03 -0.06 -0.16 -0.34 -0.28 -0.18 -0.04 0.16 0.30
g 2.7 -0.01 -0.05 -0.38 -0.02 0.08 -0.01 1.00 -0.01 0.08 0.02 -0.38 -0.05
p 4.7 1.74 0.42 -0.02 -0.02 0.06 0.03 0.07 -0.28 -0.10 -0.08 -0.09 0.13 0.14
Açıklama: Veri seti tanımları ve dönemleri, Ek1 sayfa 129’da yer almaktadır.
V1, çevrimlerdeki degiskenlik; V2, göreceli degiskenlik ve AR1 birinci sıra otokorelasyon katsayısıdır.
GSMH1 ve GSMH2, sırasıyla 1980:1-2003:4 ve 1985:1-2003:4 dönemlerine ait GSMH istatistikleridir.
4.2.3.1. Para Arzı ve Vadeli Mevduat (Resmi Hariç)
RBCT, paranın yansız oldugunu kabul edilmekte; para ile çıktı arasında gözlenen
anlamlı korelasyonlar ise para arzının içsel kabul edilmesine baglanmaktadır. Türkiye
ekonomisinde para arzı göstergelerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı
yönde hareket etmektedir. Para arzındaki çevrimler ile GSMH’daki çevrimler arasındaki
gecikmeli birlikte hareketin kısa olması, parasal degismelerin reel ekonomik faaliyetlere
aktarımının hızlı oldugunu göstermektedir. Vadeli mevduattaki (resmi hariç) çevrimler
(M2-M1), (reel faiz oranlarındaki çevrimlerde oldugu gibi, beklenenin aksine)
GSMH’daki çevrimlerle ters çevrimsel bir egilim içerisindedir. Ayrıca vadeli
mevduattaki çevrimlerde, göreceli olarak büyük degiskenlik (4.1) ve en yüksek kalıcılık
(0.82) görülmektedir (Tablo 4.4). Bu sonuçlar, bireylerin ekonomik daralma ve kriz
dönemlerindeki yüksek faiz getirilerinden yararlanmak ve/veya ekonomik belirsizlikler
nedeniyle tüketimlerini erteledigini göstermektedir. Rand ve Tarp (2002) çalısmasında
15 GOÜ’den sadece Nijerya’da tasarruflar ters çevrimseldir. Friorito ve Kollintzas
88
(1994) bulgularında, G-7 ülkeleri için para arzının (M1, M2 ve M3) çevrimle aynı
yönde hareketleri zayıftır; Agenor ve digerleri (1999)’nde ise 12 GOÜ’de M2 para arzı
ile GSMH çevrimler arasında anlamlı aynı yönde birlikte hareketler bulunmamaktadır.
-.8
-.6
-.4
-.2
.0
.2
.4
.6
86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH MERKEZ BANKASI PARASI
-.16
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
.16
86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH REZERV PARA
Sekil 4.29. GSMH ve Merkez Bankası Parası Sekil 4.30. GSMH ve Rezerv Para
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH M1
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH M2
Sekil 4.31. GSMH ve M1 Para Arzı Sekil 4.32. GSMH ve M2 Para Arzı
-.5
-.4
-.3
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
.4
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH M2-M1
Sekil 4.33. GSMH ve M2-M1 Para Arzı
89
4.2.3.2. Fiyatlar ve Enflasyon
Enflasyon oranı ile GSMH büyüme hızı, ilgili serilerin mevsimsellikten
arındırılması, dogal logaritmalarının ve birinci sıra farklarının alınması sonucu elde
edilmistir. Böylece iki farklı trendden arındırma yönteminin sonuçları birlikte
incelenmistir. Fiyatlardaki çevrimler ve enflasyon oranı, ters çevrimsel hareket
etmektedir (Tablo 4.4). Benzer sonuçlar, Alper (1998) ile Agenor ve digerleri
(1999)’nin çalısmalarında da görülmektedir.
Fiyatlar genel seviyesindeki (TÜFE), milli gelir deflatörleri ve enflasyon
oranındaki çevrimlerin göreceli degiskenlikleri yaklasık olarak aynı büyüklüktedir
(sırayla 1.66, 2.0 ve 1.53). GSMH’daki çevrim zirve noktasındayken, fiyatlar genel
seviyesi ve deflatörlerdeki çevrimler, çevrimler dip noktasına ulasmaktadır.
-.20
-.15
-.10
-.05
.00
.05
.10
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH TüFE
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
.4
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH ENFLASYON
Sekil 4.34. GSMH ve Tüfe Sekil 4.35. GSMH ve Enflasyon Oranı
-.24
-.20
-.16
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH GSMH DEFLATÖRÜ
-.24
-.20
-.16
-.12
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GSMH GSYIH DEFLATÖRÜ
Sekil 4.36. GSMH ve GSMH Deflatörü Sekil 4.37. GSMH ve GSYH Deflatörü
90
4.2.4. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimlerinin Stilize Gerçekleri: Temel Bulgular
Türkiye ekonomisinde is çevrimlerinin özellikleri, üçer aylık veri setleri
kullanılarak “toplam talep ve açık ekonomi, üretim ve nominal büyüklükler” baslıkları
altında incelenmistir. Elde edilen bulgular özet olarak asagıda sıralanmıs ve
tablolastırılmıstır (tablo 4.5):
• Dünya sanayi üretim indeksindeki kalıcılık (0.84), Türkiye ekonomisine (0.69)
göre daha yüksektir. Friorito ve Kollintzas (1994)’ın bulgularında, G-7 ülkeleri çıktıları
için otokorelasyon katsayıları, 0.85 ile 0.55 arasında degismektedir. En yüksek
otokorelasyon katsayısı ABD’ye, en düsük ngiltere’ye aittir.
• Türkiye’de GSMH çevrimlerindeki degiskenlik (3.4), sanayilesmis ülkelere göre
daha yüksektir. G-7 ve Avrupa ülkeleri için çıktıdaki degiskenlikler, 1 ile 2 arasında
degismektedir. Agenor ve digerleri (1999)’nin bulgularında GSMH çevrimlerindeki
degiskenlikler, Türkiye, Meksika ve Kore için 3-4; Filipinler, Malezya, Sili ve Uruguay
için 4-7; Kolombiya, Tunus, Fas ve Hindistan için 2-3 arasındadır.
• Toplam talep bilesenlerindeki çevrimler (kamunun maas ve ücret harcamaları
hariç), GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde hareket etmektedir.
• Dayanıklı olmayan tüketim malı harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki
çevrimlere göre daha az degiskendir (0.6).
• Yatırımlardaki çevrimler, diger ülkelerde oldugu gibi GSMH’daki çevrimlere
göre daha büyük degiskenlige (2.7) sahiptir.
• Kamu harcamalarındaki çevrimlerin, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde çok
güçlü olmayan birlikte hareketi bulunmaktadır ve incelenen dönemde aktif ters
çevrimsel istikrar politikalarının uygulanmadıgı görülmektedir.
91
• thalattaki çevrimler, ihracattaki çevrimlere göre GSMH’daki çevrimlerle daha
güçlü bir birlikte hareket içindedir. Türkiye ekonomisinde ekonomik genisleme, yüksek
ithalat ve degerli ulusal para dönemleri aynı anda olusmaktadır.
• Türkiye ekonomisinde dıs ticaret oranındaki çevrimlerin degiskenligi oldukça
yüksek (3.9) düzeydedir. thalatın payının ihracata göre daha yüksek oldugu dönemler
ile ekonomik genisleme dönemlerinin örtüsmektedir. Dıs ticaret haddindeki çevrimler,
GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde çok güçlü olmayan bir harekete sahiptir.
GSMH’daki çevrimlerle dünya sanayi üretim indeksindeki çevrimler arasında bazı
dönemlerde birlikte hareket oldugu görülse de, genel olarak anlamlı bir birlikte hareket
bulunmamaktadır.
• Üretim sektörlerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde hareket
etmektedir. Sanayi üretimi ve ticaretteki çevrimlerin, GSMH’daki çevrimlerle aynı
yönde hareketler daha güçlüdür. Tarım sektöründeki çevrimlerin, GSMH’daki
çevrimlerle aynı yönde hareket egilimi daha düsük düzeydedir.
• Reel sermaye stokundaki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde, reel
faiz oranındaki çevrimler ise GSMH’daki çevrimlerle ters yönde hareket etmektedir.
Reel sermaye stokundaki çevrimler, üretimde en düsük göreceli degiskenlige (0.22)
sahiptir.
• stihdam degiskenlerindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde
hareket etmekte ve yaklasık olarak GSMH’daki çevrimler kadar degiskenlik
göstermektedir. malat sanayii reel ücretlerdeki ve isgücü üretkenligindeki çevrimleri,
GSMH’daki çevrimle aynı yönde hareket etmektedir.
• Reel döviz kuru endeksindeki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı yönde
hareketi çok güçlüdür. Türkiye ekonomisinin büyüme dönemlerinde, reel döviz kurunun
deger kazandıgı ve reel döviz kurunun çok düsük düzeye indigi dönemlerde ise
ekonomik kriz dönemleri oldugu görülmektedir.
92
• Nominal para arzındaki çevrimler ile GSMH’daki çevrimler arasında aynı yönde
birlikte hareketler bulunmaktadır. Fiyatlar ve enflasyondaki çevrimlerle GSMH’daki
çevrimlerle arasında çok güçlü olmayan ters çevrimsel birlikte hareketler görülmektedir.
Tablo 4.5. Türkiye Ekonomisinde s Çevrimlerinin Stilize Gerçekleri: Temel Bulgular
TOPLAM TALEP
DEGSKENLER V1 V2 AR(1) C L
GSMH 80 3.4 0.69
GSMH 85 3.8 0.69
GSMH 87 3.9 0.69
GSMH 90 4.1 0.72
Tüketim 3.9 1.1 0.49 0.80 0
Dayanıksız Tüketim H. 2.4 0.6 0.63 0.86 0
Dayanıklı Tüketim H. 16.0 4.1 0.74 0.81 0
Kamu Harcamaları 4.0 1.2 0.51 0.36 0
Vergi Oranı 7.7 2.2 0.37 – 0.21 – 5
Yatırım 9.1 2.7 0.67 0.82 0
Kamu Sektörü 14.2 4.1 0.49 0.46 0
Özel Sektör 11.6 3.4 0.67 0.73 0
Yatırım+Stok D. 14.5 4.2 0.58 0.81 0
hracat 7.7 2.2 0.67 0.17 0
thalat 10.8 3.2 0.64 0.85 0
AÇIK EKONOM
DTO 13.4 3.9 0.67 -0.59 0
DTH 4.1 1.0 0.70 0.34 3
DSÜ 1.9 0.6 0.84 0.15 1
ÜRETM
Tarım Sektörü 3.62 1.05 0.22 0.26 0
Sanayi Sektörü 3.84 1.12 0.62 0.92 0
nsaat Sektörü 5.78 1.68 0.47 0.32 1
Ticaret Sektörü 4.67 1.36 0.61 0.92 0
Reel Sermaye Stoku 0.75 0.22 0.88 0.54 3
Reel Faiz 2.53 0.74 0.59 – 0.41 – 1
sgücü 3.57 1.04 0.78 0.63 – 1
Çalısılan Saat 3.91 1.14 0.69 0.65 – 1
Ücret (sgücü) 11.8 2.91 0.65 0.43 1
Ücret (Çalısılan Saat) 12.0 2.96 0.65 0.43 1
Ortalama .Verimliligi 3.74 0.92 0.55 0.54 0
Reel Döviz Kuru 9.57 2.79 0.71 0.60 – 1
NOMNAL BÜYÜKLÜKLER
CBM 21.3 5.6 0.68 0.44 – 2
RM 6.4 1.7 0.80 0.20 5
M1 7.5 2.2 0.53 0.23 – 1
M2 8.6 2.5 0.75 0.27 5
M2-M1 14.1 4.1 0.82 – 0.29 0
DGSMH 7.0 2.0 0.65 – 0.35 0
DGSYH 6.9 2.0 0.65 – 0.33 0
TÜFE 5.7 1.66 0.62 – 0.34 0
p 4.7 1.74 0.42 – 0.28 0
Açıklama: Veri seti tanımları ve dönemleri, Ek1 sayfa 127-129’da yer almaktadır.
V1, çevrimlerdeki degiskenlik; V2, göreceli degiskenlik; AR1, birinci sıra otokorelasyon
katsayısı; C, mutlak deger olarak en yüksek çapraz korelasyon katsayısıdır. L, seriler ile
çıktı arasındaki gecikmeli birlikte hareketleri ifade etmektedir: (-) serinin çıktıdaki çevrimi
geriden izledigini ve (+) serinin çıktıdaki çevrimin önünde gittigini göstermektedir. (0)
degeri ise gecikmesiz birlikte hareketlerdir.
93
4.3. Reel s Çevrim Modellerinin Test Edilmesi
RBC modellerinde yapısal iliskileri tanımlayan parametreler, model içinde
hesaplanmamakta; daha önce yapılmıs çalısmalardan ve ekonominin uzun dönem
egilimlerini yansıtan degerlerden alınmaktadır. Kalibrasyon olarak adlandırılan bu
islem, incelenen ulusal ekonominin gerçeklerine uygun duragan durum kosullarını
saglamaya yöneliktir. Bu nedenle kalibre edilmemis bir modelden elde edilecek
sonuçları, gerçek ekonomiden alınan degerlerle karsılastırmak hatalı olacaktır. Modelin
kalibre edilmesi, karsılastırma yapmaya imkan saglamaktadır.
Standart reel is çevrim modeli (King, Plosser ve Rebelo, 1988), bölünemez isgücü
varsayımıyla genisletilmis reel is çevrim modeli (Hansen, 1985), maliye politikası
araçlarıyla genisletilmis reel is çevrim modeli (Baxter ve King, 1993) ve nakit-avans
kısıtlı is çevrim modeli (Cooley ve Hansen, 1989), Türkiye ekonomisine ait asagıdaki
parametrelerle kalibre edilmistir.
Tablo 4.6. Kalibrasyonda Kullanılan Parametreler
stihdam (Çalısma Süresi) 0.3333
Amortisman Oranı (Üç Aylık) 0.0125
Ortalama Reel Getiri (Üç Aylık) 0.0248
ndirgeme Oranı 0.9758
Sermayenin Çıktıdaki Payı 0.5600
sgücünün Çıktıdaki Payı 0.4400
Teknoloji Soklarının Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı 0.8445
Teknoloji Soklarının Standart Hatası 0.0288
Ortalama Vergi Oranı 0.1543
Vergi Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı 0.9007
Vergi Sokların Standart Hatası 0.0143
Kamu Harcaması Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı 0.9978
Kamu Harcaması Sokların Standart Hatası 0.0401
Ortalama Parasal Büyüme Oranı (Üç Aylık) 0.1133
Parasal Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı -0.1254
Parasal Sokların Standart Hatası 0.0772
Ortalama Enflasyon Oranı (Üç Aylık) 0.1132
Açıklama: Tabloda yer alan parametrelerin hesaplanmasında kullanılan veriler, Ek1’de (sayfa 127-
129) hesaplamalar ve ekonometrik tahmin sonuçları Ek2’de (sayfa 130-139) yer almaktadır.
94
RBC modelleri, Matlab paket programında (sürüm 6.5) Uhlig (2004)’in21 program
dosyaları kullanılarak çözülecektir. Matlab programı, model çözümü olarak
degiskenlerin standart sapmalarını, çıktı ile olan çapraz korelasyonlarını ve iti-tepki
fonksiyon grafiklerini vermektedir:
Çözüm sonuçları kullanılarak, degiskenlikler ve göreceli degiskenlikler
hesaplanacaktır. Modellerden elde edilen degerlerle, tablo 4.7’deki Türkiye ekonomisi
is çevrimlerinin istatistiksel özellikleri karsılastırılacak ve RBC modellerinin gerçegi ne
kadar iyi açıkladıgına karar verilecektir. tki-tepki fonksiyonları ise, çesitli soklara karsı
diger degiskenlerin duragan durum degerlerinin ne yönde etkilenecegini zaman
patikasında göstermektedir.
Modellerde kullanılanacak soklar, teknoloji, vergi, kamu harcaması ve para arzı
büyüme oranı sokları ile para arzı stokunun ve sermaye stokunun duragan durum
düzeyinden %1’lik sapmaların etkileridir.
Tablo 4.7. Türkiye Ekonomisi: Stilize Gerçekler
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Sermaye 0.75 0.22 -0.32 -0.37 -0.37 -0.29 -0.14 0.07 0.33 0.49 0.54 0.49 0.36
Tüketim 2.40 0.70 -0.14 -0.18 0.09 0.34 0.63 0.86 0.65 0.39 0.09 -0.21 -0.31
Reel Faiz 2.53 0.74 0.32 0.20 -0.07 -0.31 -0.41 -0.27 0.08 0.25 0.24 0.17 -0.04
Yatırımlar 14.5 4.20 -0.28 -0.35 -0.10 0.20 0.47 0.81 0.60 0.37 0.10 -0.18 -0.21
sgücü 3.67 1.04 -0.01 0.11 0.26 0.44 0.63 0.57 0.40 0.13 -0.14 -0.24 -0.25
Ücret 12.0 3.09 -0.15 -0.20 -0.25 -0.17 0.06 0.30 0.43 0.42 0.34 0.26 0.13
Çıktı 3.43 -0.23 -0.21 0.08 0.40 0.69 1.00 0.68 0.40 0.08 -0.21 -0.23
Teknoloji 5.50 1.60 -0.09 -0.07 0.02 0.26 0.47 0.62 0.74 0.50 0.27 0.05 -0.19
Vergi 1.22 0.36 -0.25 -0.09 -0.05 -0.03 -0.05 -0.07 -0.08 -0.05 0.15 0.18 0.16
Kamu Har 4.01 1.17 -0.29 -0.18 -0.15 0.06 0.26 0.36 0.36 0.27 0.06 -0.01 0.00
M1 7.52 2.18 -0.17 -0.04 0.02 0.10 0.23 0.10 0.06 0.09 0.03 0.02 0.07
M1 B. 7.22 2.10 0.02 0.16 0.08 0.09 0.13 -0.14 -0.07 0.00 -0.08 -0.04 0.01
Enflasyon 5.2 1.53 0.28 0.04 0.07 0.05 -0.04 -0.10 -0.15 0.05 0.11 0.15 0.25
Açıklamalar: Sermaye, reel sermaye stoku; Tüketim, dayanıklı olmayan mallara yönelik reel özel nihai tüketim;
Reel Faiz, enflasyondan arındırılmıs reel yurtiçi getiri; Yatırımlar, reel sabit sermaye olusumu ve reel stok
degismeleri toplamı; sgücü, imalat sanayii üretimde çalısanlar ortalaması (dönem, 1990.1-2003.4); Ücret,
malat Sanayii Çalısılan Saat Basına Reel Ücret (dönem, 1990.1-2003.4); Çıktı, reel gayrisafi milli hasıla;
Teknoloji, Türkiye ekonomisi için Solow artıgından elde edilen teknoloji sokları; Vergi; Konsolide bütçe
vergi gelirlerinin gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı; Kamu Har., Reel Kamu Harcamaları; M1, Nominal M1
para arzı; M1B, M1, Nominal M1 para arzının büyüme oranı ve Enflasyon, TÜFE 1987=100 bazlı enflasyon
oranı degiskenleridir. V1, çevrimlerdeki degiskenligi, V2 ise göreceli degiskenligi ifade etmektedir.
21 Uhlig, Harald (2004), “A toolkit for analyzing nonlinear economic dynamic models easily: MATLAB
programs.” internet adresi:
http://www.wiwi.hu-berlin.de/wpol/html/toolkit.htm#program
http://www.wiwi.hu-berlin.de/wpol/html/toolkit/DynaMo.html
95
4.3.1. Standart Reel s Çevrim Modeli Sonuçları
Standart reel is çevrim modelinden elde edilen sonuçlarda, sermaye, tüketim, reel
faiz, çıktı ve teknoloji serilerine ait degiskenlikler ve göreceli degiskenlikler, gerçek
verilere göre daha küçüktür. Reel faizler ile çıktı arasında (gerçek verilerde
gözlenmeyen) aynı yönde birlikte hareketler bulunmaktadır. Sermaye, tüketim ve
teknolojinin çıktı ile olan birlikte hareketlerinin yönü ise gerçek verilerle aynıdır.
Sermaye, gerçek verilerde oldugu gibi çıktıdaki çevrimin önünde gitmektedir (Tablo
4.8). Bu sonuçlar, standart modelin Türkiye ekonomisi is çevrimlerinin özelliklerini
açıklamada zayıf kaldıgını göstermektedir.
Tablo 4.8. Standart Reel s Çevrim Modeli Sonuçları
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Sermaye 0.49 0.17 -0.29 -0.31 -0.27 -0.17 0.07 0.44 0.60 0.55 0.46 0.30 0.15
Tüketim 0.52 0.18 -0.34 -0.3 -0.21 -0.06 0.29 0.75 0.68 0.47 0.33 0.15 -0.02
Reel Faiz 0.11 0.04 -0.27 -0.12 0.03 0.20 0.59 0.99 0.49 0.07 -0.10 -0.23 -0.35
Çıktı 2.90 -0.31 -0.16 -0.01 0.16 0.56 1.00 0.56 0.16 -0.01 -0.16 -0.31
Teknoloji 2.89 1.00 -0.29 -0.14 0.01 0.19 0.58 1.00 0.53 0.11 -0.06 -0.20 -0.33
Açıklamalar: V1, çevrimlerdeki degiskenligi, V2 ise göreceli degiskenligi ifade etmektedir.
RBCT’nda, bir teknoloji soku sonrasında duragan durum çıktı, tüketim ve sermaye
stoku degerlerinin yükselmesi beklenmektedir. Sermaye stoku, baslangıçta duragan
durum dengesinin üzerinde oldugunda ise, (1) hanehalkı daha yüksek parasal gelire
sahiptir, (2) isgücünün marjinal üretkenligi daha yüksektir ve (3) sermayenin marjinal
üretkenligi düsüktür. (1) ve (3) no’lu faktörler, refah etkisi ve dönemlerarası ikame
etkisiyle çalısılan saatlerde geçici bir düsüs olacagını ima eder. (2) nolu faktör ise
tüketim-bos zaman degis tokusu nedeniyle zıt yönde bir etkiye sahiptir. Pozitif refah
etkisi durumunda, tüketimin gelecek dönem degeri ve yatırımın duragan durum degeri
düsecektir.
Standart RBC modelinin itki tepki fonksiyonlarından elde edilen sonuçlar,
kuramın öngörüleri ile tutarlıdır (Sekil 4.38-4.39). Bir teknoloji soku sonrasında tüm
degiskenlerin degeri yükselmektedir. Teknoloji sokları, çıktı, sermaye ve tüketim
degiskenlerinin uzun dönem degerleri üzerinde küçük kalıcı etkilere sahiptir. Çıktı,
teknoloji soklarından en fazla etkilenen degiskendir.
96
Duragan durum sermaye stoku düzeyinden %1’lik bir sapma (artıs), tüketim ve
çıktının duragan durum degerlerini yükseltmektedir. Ancak sermaye stoku serisinde
yüksek kalıcılık oldugundan, sermaye stokuna gelen sokların sermaye stoku ve diger
degiskenler üzerindeki etkileri yavasça ortadan kalkmaktadır.
Sekil 4.38. Standart Reel s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri
Sekil 4.39. Standart Reel s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri
5.6.2. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli
Sonuçları

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 
Bölünemez isgücü varsayımıyla genisletilen modeldeki degiskenlikler, standart
modele göre daha yüksektir. Sermaye, tüketim ve reel faizdeki göreceli degiskenlikler,
standart model ile aynıdır. Teknoloji soklarındaki göreceli degiskenlik ise standart
modele ve gerçek verilere göre daha düsüktür. Bölünemez isgücü modelinde, yatırım ve
isgücündeki göreceli degiskenlikler, gerçek verilere yaklasmaktadır (Tablo 4.9).
Tablo 4.9. Bölünemez sgücü Varsayımıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Sermaye 0.80 0.17 -0.29 -0.31 -0.28 -0.18 0.06 0.44 0.60 0.55 0.46 0.30 0.15
Tüketim 0.80 0.17 -0.34 -0.31 -0.22 -0.08 0.26 0.72 0.68 0.48 0.35 0.17 0.00
Çıktı 4.76 -0.31 -0.17 -0.02 0.16 0.56 1.00 0.56 0.16 -0.02 -0.17 -0.31
sgücü 4.22 0.89 -0.28 -0.13 0.02 0.19 0.58 0.99 0.50 0.09 -0.09 -0.22 -0.35
Reel Faiz 0.17 0.04 -0.28 -0.12 0.03 0.20 0.59 0.99 0.49 0.07 -0.10 -0.23 -0.35
Yatırımlar 23.1 4.86 -0.29 -0.14 0.01 0.19 0.58 0.99 0.52 0.10 -0.07 -0.21 -0.34
Teknoloji 2.89 0.61 -0.30 -0.15 0.00 0.17 0.57 1.00 0.53 0.12 -0.05 -0.19 -0.33
Açıklamalar: V1, çevrimlerdeki degiskenligi, V2 ise göreceli degiskenligi ifade etmektedir.
97
Bölünemez isgücü modelinde, teknoloji soklarının diger degiskenleri ne yönde
etkileyecegi sekil 4.40’da itki-tepki fonksiyonlarında görülmektedir. Teknoloji sokları,
standart modelde oldugu gibi, tüm degiskenlerin duragan durum degerini
yükseltmektedir. Teknoloji soklarından en fazla yatırımlar etkilenmektedir. Duragan
durum sermaye stoku düzeyinden %1’lik artıs ise kuramın öngörüleri ile tutarlı bir
sekilde, tüketim ve çıktının duragan durum degerlerini yükseltirken, istihdam ve
yatırımları düsürmektedir. Sermaye stokuna gelen sokların tüm degiskenler üzerindeki
etkileri yavasça ortadan kalkmaktadır (Sekil 4.41).
Sekil 4.40. Bölünemez sgücü Varsayımıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri
Sekil 4.41. Bölünemez sgücü Varsayımıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri
5.6.3. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli Sonuçları
Kamu harcaması ve vergi soklarıyla genisletilen modelden elde edilen
degiskenlikler, gerçek verilere göre daha yüksek olsa da sermaye, tüketim, yatırımlar,
vergi ve isgücündeki göreceli degiskenlikler, gerçek verilere çok yakındır. Tüketim
çevrimle ters yönde; diger seriler ise çevrim ile aynı yönde birlikte hareketler
sergilemektedir. Bu modelde sermaye, çevrimi dört dönem geriden (gerçek verilerde
önde gitmekte); kamu harcamaları, çevrimi bir dönem geriden (gerçek verilerde
gecikmesiz) izlemektedir (Tablo 4.10). Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis
modelde, teknoloji sokları, çıktı, sermaye ve tüketim degiskenlerinin uzun dönem
degerleri üzerinde önceki modellerde oldugu gibi aynı yönde küçük kalıcı etkilere
sahiptir. Teknoloji soklarından en fazla yatırımlar etkilenmektedir (Sekil 4.42).
98
Tablo 4.10. Maliye Politikası Araçlarıyla Genisletilmis Reel s Çevrim Modeli
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Sermaye 1.29 0.22 0.63 0.67 0.67 0.63 0.55 0.39 0.15 -0.02 -0.16 -0.28 -0.38
Tüketim 4.26 0.73 -0.25 -0.30 -0.38 -0.43 -0.51 -0.46 -0.36 -0.28 -0.18 -0.10 0.06
Ücret 3.11 0.54 -0.04 0.00 0.02 0.08 0.11 0.26 0.16 0.10 0.06 0.02 0.08
sgücü 5.83 1.00 0.09 0.21 0.34 0.49 0.68 0.86 0.65 0.48 0.33 0.19 0.03
Çıktı 5.80 0.07 0.21 0.36 0.53 0.74 1.00 0.74 0.53 0.36 0.21 0.07
Yatırımlar 27.3 4.70 -0.16 -0.03 0.12 0.33 0.57 0.94 0.72 0.54 0.40 0.28 0.20
Teknoloji 3.78 0.65 -0.08 0.05 0.19 0.38 0.60 0.93 0.70 0.53 0.38 0.25 0.17
Vergi 1.71 0.29 0.35 0.35 0.35 0.33 0.28 0.14 0.09 0.07 0.01 -0.04 -0.06
Kamu H. 4.87 0.84 0.39 0.46 0.54 0.60 0.68 0.63 0.46 0.32 0.18 0.05 -0.13
Açıklamalar: V1, çevrimlerdeki degiskenligi, V2 ise göreceli degiskenligi ifade etmektedir.
RBC modellerinde vergilerdeki degismeler, firmaların yatırım ve hanehalkının
isgücü arz kararlarını etkilemektedir. Chari ve digerleri (1993)’nin çalısmasında,
optimal maliye politikası için isgücü vergi oranları çok az dalgalanması ve sermaye
üzerine konulan vergiler sıfır olması yönünde bulgular elde etmislerdir.
Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis RBC modeli sonuçlarına göre,
degiskenlerin vergi soklarına verdigi tepkiler negatif yöndedir. Vergi soklarından en
fazla yatırımlar ve isgücü etkilenmektedir. Bu sonuç, yatırım ve isgücü arz kararlarının
vergi degismelerine çok duyarlı oldugunu göstermektedir. Bir vergi soku sonrasında
yatırım ve isgücü, duragan durum degerlerine yönelmekte; çıktı, sermaye stoku ve
tüketim ise duragan durum degerlerinden yavasça uzaklasmaktadır (Sekil 4.43).
Neoklasik teori, üretken olmayan kamu harcamalarındaki artısların (örnegin
savunma harcamaları), çalısılan saatlerde kalıcı artıslara ve reel ücretlerde gerilemelere
yol açacagını öngörmektedir. Blanchard ve Perotti (1999), II. Dünya Savası sonrası
Amerikan ekonomisi için, literatürde genel kabul görülen yatırım harcamalarının kamu
harcaması soklarından negatif olarak etkilenecegi sonucuna rastlamamıslardır.
Edelberg, ve digerleri (1998) ve Fatas ve Mihov (2000)’un çalısmalarında ise
yatırım harcamasının kamu harcamasına tepkisinin yönü belirsizdir. Burada kamu
harcamalarının kalıcılık derecesi önemli rol oynamaktadır. Yatırım harcamaları, Baxter
ve King (1993) modelindeki gibi düsük derecede kalıcı bir kamu harcaması sokuna
tepki olarak azalmakta; yüksek derecede kalıcı ve sürekli bir kamu harcaması sokuna
tepki olarak artmaktadır.
99
Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis modelde kamu harcaması soku,
istihdam, yatırım ve çıktının duragan durum degerlerini yükseltirken; tüketim ve
ücretlerin duragan durum degerlerini düsürmektedir. Kamu harcaması sokunun
etkilerinde yüksek kalıcılık bulunmaktadır (Sekil 4.44). Edelberg, ve digerleri (1998) ve
Fatas ve Mihov (2000)’un bulgularında oldugu gibi özel yatırımlar, yüksek derecede
kalıcılık tasıyan kamu harcaması sokuna tepki olarak artmaktadır.
Duragan durum sermaye stoku düzeyinden %1’lik bir sapmanın, standart RBC
modelince beklenen etkileri, maliye politikası araçlarıyla genisletilmis modelden elde
edilebilmektedir (Sekil 4.45). Duragan durum sermaye stoku düzeyinden %1’lik bir
sapma (artıs), tüketim ve çıktının duragan durum degerlerini yükseltirken, istihdamın ve
yatırımların duragan durum degerlerini düsürmektedir. Sermaye stokuna gelen sokların
sermaye stoku ve diger degiskenler üzerindeki etkileri yavasça ortadan kalkmaktadır.
Sekil 4.42. Maliye Politikası Araçlarıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Teknoloji Sokunun Etkileri
Sekil 4.43. Maliye Politikası Araçlarıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Vergi Sokunun Etkileri
Sekil 4.44. Maliye Politikası Araçlarıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Kamu Harcaması Sokunun Etkileri
Sekil 4.45. Maliye Politikası Araçlarıyla
Genisletilmis Reel s Çevrim Modelinde
Sermaye Stokundaki % 1’lik Sapmanın Etkileri
100
5.6.4. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modeli Sonuçları
Paranın dahil edildigi modelde, sermaye, yatırımlar ve teknolojideki göreceli
degiskenlikler gerçek verilerle uyumludur. Degiskenlerin çıktı ile birlikte hareketlerinin
yönü, reel faizler hariç, gerçek verilerle tutarlıdır. Modelde tüketim, para ve enflasyon
çevrimin önünde giderken, gerçek verilerde tüketim ve enflasyon çevrimle gecikmesiz,
para ise çevrimi bir dönem geriden izlemektedir (Tablo 4.11).
Para stokunundaki % 1’lik artıs, sadece enflasyon üzerinde kısa süreli bir etki
yaratmakta, diger degiskenleri çok düsük düzeyde etkilemektedir (Sekil 4.47). Benzer
sonuç, parasal büyüme soklarının etkilerinde de görülmektedir. Parasal büyüme sokları,
enflasyonu yükseltirken, yatırımları düsürmektedir. Tüketim ise hafifçe yükselmektedir.
Ancak bu etkiler çok kısa sürelidir. Parasal sokların diger degiskenler üzerine önemli bir
etkisi yoktur (Sekil 4.48).
Duragan durum sermaye stoku düzeyinden %1’lik bir sapma (artıs), çıktının
duragan durum degerini yükseltmekte; istihdamın duragan durum degerlerini
düsürmektedir. Önceki modellerde oldugu gibi sermaye stokuna gelen sokların sermaye
stoku ve diger degiskenler üzerindeki etkileri yavasça ortadan kalkmaktadır (Sekil
4.49).
Tablo 4.11. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim Modeli
GSMH ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Sermaye 0.91 0.22 -0.45 -0.39 -0.29 -0.17 -0.01 0.26 0.44 0.55 0.63 0.65 0.67
Tüketim 1.27 0.31 -0.16 -0.16 -0.03 0.11 0.21 0.41 0.43 0.46 0.39 0.35 0.16
Reel Faiz 0.08 0.02 0.30 0.36 0.47 0.52 0.65 0.89 0.44 0.17 0.03 -0.14 -0.23
Nominal F. 0.49 0.12 0.13 0.16 0.31 0.43 0.57 0.83 0.54 0.38 0.24 0.09 -0.10
Yatırımlar 20.5 4.94 0.13 0.23 0.37 0.44 0.64 0.97 0.58 0.34 0.25 0.09 0.05
stihdam 1.90 0.46 0.26 0.32 0.45 0.51 0.66 0.93 0.49 0.23 0.10 -0.07 -0.17
Çıktı 4.14 0.08 0.17 0.33 0.43 0.64 1.00 0.64 0.43 0.33 0.17 0.08
Teknoloji 3.38 0.82 0.11 0.20 0.35 0.45 0.65 1.00 0.62 0.40 0.30 0.13 0.04
Para 1.27 0.31 -0.16 -0.16 -0.03 0.11 0.21 0.41 0.43 0.46 0.39 0.35 0.16
Ml büyüme 7.47 1.80 0.04 -0.02 0.03 0.10 0.07 0.06 0.10 0.13 0.03 0.01 -0.20
Enflasyon 6.27 1.51 0.02 -0.03 0.01 0.09 0.06 0.03 0.11 0.15 0.05 0.02 -0.20
Açıklamalar: V1, çevrimlerdeki degiskenligi, V2 ise göreceli degiskenligi ifade etmektedir.
101
Sekil 4.46. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim
Modelinde Teknoloji Sokunun Etkileri
Sekil 4.47. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim
Modelinde Para Stokundaki % 1’lik Sapmanın
Etkileri
Sekil 4.48 Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim
Modelinde Para Soku Büyümesi Sokunun
Etkileri
Sekil 4.49. Nakit-Avans Kısıtlı s Çevrim
Modelinde Sermaye Stokundaki % 1’lik
Sapmanın Etkileri
4.3.5. Uygulama Sonuçlarının Degerlendirilmesi
RBC modelleri, Türkiye ekonomisi is çevrim düzenlilikleri açıklamak üzere genel
denge ekonometrisi yöntemiyle analiz edilmistir. Elde edilen temel bulgular asagıda
sıralanmıs ve modellerin performanslarını kıyaslamak üzere tüm sonuçlar özet olarak
tablolastırılmıstır (Tablo 4.12-4.13).
• Standart reel is çevrim modeli (King, Plosser ve Rebelo, 1988), degiskenlik ve
göreceli degiskenlikleri gerçek verilere göre daha küçüktür. Model, sermaye ve
tüketimdeki korelasyon büyüklüklerini ve çevrimle birlikte hareketleri kısmen
açıklayabilmektedir. Modelin genel olarak açıklama gücünün çok düsük oldugu
söylenebilinir.
102
• Bölünemez isgücü varsayımıyla genisletilen reel is çevrim modeli (Hansen,
1985) ise standart modele göre daha yüksek degiskenlikler üretmektedir. Sermaye,
tüketim ve reel faizdeki göreceli degiskenlikler ise, standart modelle yaklasık olarak
aynıdır. Teknoloji soklarındaki göreceli degiskenlik ise standart modele ve gerçek
verilere göre daha düsüktür. Genel olarak bölünemez isgücü varsayımı, standart
modelin performansını hafifçe artırmaktadır.
• Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis reel is çevrim modeli (Baxter ve King,
1993) ise gerçek verilere göre yüksek degiskenlikler ve gerçek verilere çok yakın
göreceli degiskenlikler (sermaye, tüketim, yatırımlar ve isgücü) üretmektedir. Bu
modelde, çıktı ile birlikte hareketlerin yönü, tüketim ve vergi hariç, dogru olarak elde
edilmektedir. Vergi sokları ve kamu harcaması sokları, standart modelinin
performansını artırmaktadır. Ayrıca bu model, diger modellere göre en yüksek açıklama
gücüne sahiptir.
• Nakit-avans kısıtlı is çevrim modelinin (Cooley ve Hansen, 1989) sonuçları,
standart modele göre daha iyidir. Çıktı ile birlikte hareketlerin yönü, reel faizler hariç,
gerçek verilerle tutarlıdır. Para stokunda ve parasal büyüme oranlarındaki sokların
etkisi, sadece enflasyonu kısa süreli yükseltmektedir. Diger reel büyüklükler üzerinde
önemli etkiler görülmemektedir.
Tablo 4.12. RBC Modelleri Sonuçları: s Çevrimleri Degiskenlikleri ve Göreceli Degiskenlikler
VER MODEL 1 MODEL 2 MODEL 3 MODEL 4
V1 V2 V1 V2 V1 V2 V1 V2 V1 V2
Sermaye 0.75 0.22 0.49 0.17 0.80 0.17 1.29 0.22 0.91 0.22
Tüketim 2.40 0.62 0.52 0.18 0.80 0.17 4.26 0.73 1.27 0.31
Reel Faiz 2.53 0.74 0.11 0.04 0.17 0.04 0.08 0.02
Yatırımlar (Yat.+St.D.) 14.5 4.20 23.1 4.60 27.3 4.70 20.5 4.94
sgücü (Çalısılan Saat) 3.91 1.14 3.94 0.88 5.83 1.00 1.90 0.46
Ücret (Çalısılan Saat) 12.0 2.96 3.11 0.54
Çıktı 3.43 2.90 4.76 5.80 4.14
Teknoloji 5.50 1.60 2.89 1.00 2.89 0.63 3.78 0.65 3.38 0.82
Vergi 7.68 2.24 1.71 0.29
Kamu Harcamaları 4.01 1.17 4.87 0.84
Para 7.52 2.18 1.27 0.31
M1 B. 7.22 2.10 7.47 1.80
Enflasyon 5.70 1.66 6.27 1.51
V1 : Degiskenlik
V2 : Göreceli Degiskenlik
103
Tablo 4.13. RBC Modelleri Sonuçları: s Çevrimlerinde Korelasyonlar ve Birlikte Hareketlilik
VER MODEL 1 MODEL 2 MODEL 3 MODEL 4
C L C L C L C L C L
Sermaye 0.54 + 3 0.60 + 1 0.60 + 1 0.67 – 4 0.67 + 5
Tüketim 0.86 0 0.75 0 0.72 0 -0.51 – 1 0.46 + 2
Reel Faiz -0.41 – 1 0.99 0 0.99 0 0.89 0
Yatırımlar (Yat.+St.D.) 0.81 0 0.99 0 0.94 0 0.97 0
sgücü (Çalısılan Saat) 0.63 – 1 0.99 0 0.86 0 0.94 0
Ücret (Çalısılan Saat) 0.43 + 1 0.26 0 0.93
Teknoloji 0.74 + 1 1.00 0 1.00 0 0.93 0 1.00 0
Vergi -0.21 – 5 0.43 – 5
Kamu Harcamaları 0.36 0 0.68 – 1
Para 0.23 – 1 0.46 + 2
M1 B. -0.14 0 -0.20 + 5
Enflasyon -0.34 0 -0.20 + 5
C, seriler ile çıktı arasındaki en yüksek korelasyon katsayısıdır.
L, seriler ile çıktı arasındaki gecikmeli birlikte hareketleri ifade etmektedir:
(-) serinin çıktıdaki çevrimi geriden izledigini,
(+) serinin çıktıdaki çevrimin önünde gittigini göstermektedir.
(0) degeri ise gecikmesiz birlikte hareketleri ifade etmektedir.
Dinamik stokastik genel denge modellerinden elde edilen itki-tepki
fonksiyonları incelendiginde, teknoloji soklarının diger degiskenlerin duragan durum
degerlerini yükselttigi görülmektedir. Standart RBC modelinde degiskenlerin duragan
durum degerleri üzerinde küçük ve kalıcı etkiler olusurken, diger modellerde ise
teknoloji soklarının etkileri, 2-3 yıl içerisinde tamamen ortadan kalkmaktadır.
Sermaye stokunda % 1’lik artıs seklinde olusan sokun etkileri, tüm modellerde
benzer sonuçlar vermektedir. Sermaye stokuna gelen soklar, sermaye stoku üzerindeki
etkisi yavasça azalmakta ve tamamen ortadan kalkmamaktadır. Bu nedenle, sermaye
stokunda % 1’lik artısın diger degiskenler üzerindeki etkileri de zamana yayılmakta ve
tamamen ortadan kalkmamaktadır. Sermaye stoku sokları tüm modellerde çıktı ve
tüketim degiskenleri üzerinde pozitif; yatırım ve isgücü üzerinde ise negatif bir etkiye
sahiptir. Bu sonuçlar, RBCT’ın öngörüleriyle tutarlıdır.
Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis RBC modeli sonuçlarına göre, vergi
sokları, çıktı, isgücü ve yatırımların duragan durum degerlerini düsürmektedir. Vergi
soklarından en fazla etkilenen degiskenler, yatırımlar, isgücü ve çıktı olarak
104
sıralanmaktadır. Bu sonuç, yatırım ve isgücü arz kararlarının vergi degismelerine çok
duyarlı oldugunu göstermektedir.
Üretken olmayan kamu harcamalarındaki bir artıs, istihdam, yatırım ve çıktının
duragan durum degerlerini yükseltirken; tüketim ve ücretlerin duragan durum
degerlerini düsürmektedir. Kamu harcaması soku, özel yatırımlarının pozitif yönde
etkilemesi, bu iki degiskenin birbirini dıslamadıgı, aksine biribirlerini tamamladıgını
göstermektedir. Ayrıca kamu harcaması sokunda ve diger degiskenler üzerindeki
etkilerinde de yüksek kalıcılık görülmektedir.
Nakit-avans kısıtlı is çevrim modeli sonuçlarına göre, para stokundaki % 1’lik
artısın ve para stoku büyümesi sokunun reel büyüklükler üzerinde önemli ve kalıcı
etkileri bulunmamaktadır. Para stokundaki % 1’lik artıs, sadece enflasyonun duragan
durum degerini yükseltmekte; diger degiskenlerin duragan durum degerlerini
etkilememektedir. Para stoku büyümesi soku ise enflasyonun duragan durum degerini
yükseltirken, yatırımı düsürmektedir. Ancak bu etkiler çok kısa sürelidir.
105
BÖLÜM 6
SONUÇ
Reel is çevrim kuramı (RBCT), 1980’lı yılların ortalarından itibaren is
çevrimlerinin çıkıs mekanizmaları ve analiz yöntemleri hakkındaki düsünceleri
derinden etkilemistir. Bu kurama göre, akılcı bireylerden ve rekabetçi genel dengeden
olusan bir ekonomideki is çevrimleri, bireylerin reel soklara verdikleri optimal tepkiler
sonucunda meydana gelmektedir. s çevrimlerinin her asaması, Pareto-etkin denge
durumudur. Dıssal verimlilik sokları, degiskenlerin kararlı durum dengesinden
sapmalarına neden olan itki mekanizmasını; bireylerin dönemlerarası ikame kararları ise
degiskenlerin kararlı durum dengesinden sapmalarının bir süre devam etmesine yol açan
yayılma mekanizmasını olusturmaktadır. Diger kuramlardaki itki ve yayılma
mekanizmaları, is çevrimlerinin açıklanması için yeterli görülmemektedir:
RBC modellerinde para, kısa ve uzun dönemde yansızdır. Para arzı içseldir,
çıktıdaki gelismelere tepki olarak degismektedir. Para arzı büyüme oranı, optimal
seviyesinin üzerinde degisen oranlarda artırıldıgında çalısma süresinin duragan durum
degeri düstügünden, kontrolsüz para arzı büyümesi maliyetli bir politika olmaktadır
(Cooley ve Hansen, 1989). Vergiler ve kamu harcamaları, çıktı ve istihdamı arz
yönünden etkilemektedir. Kalıcı kamu harcamaları is çevrimleri üzerinde önemli bir
etki yaratmazken; vergi oranlarındaki degismeler ve geçici kamu harcamaları, bireylerin
dönemlerarası ikame kararlarını degistirerek çevrimlerin gelisimini etkilemektedir.
Optimal maliye politikası için isgücü vergi oranları çok az dalgalanmalı ve sermaye
üzerine konulan vergiler sıfır olmalıdır. (Chari ve digerleri, 1993). RBCT’nda para
politikası ve maliye politikası araçlarının kullanımından kaynaklanan olumsuz etkileri
düsük düzeyde tutmak için kurala dayalı pasif iktisat politikaları öne çıkmaktadır.
lk RBC modellerinde, reel ücret ile çalısma saati, reel ücret ile çıktı ve çıktı ile
verimlilik arasında yüksek korelasyon tahmin edilmektedir. Verilerde ise daha düsük
korelasyon vardır. Diger taraftan bu modellerin öngördügü yüksek dönemlerarası ikame
ampirik çalısmalarda elde edilememistir. Ayrıca issizlige yer verilmemesi bir eksiklik
106
olarak görülmektedir. Açık ekonomi degiskenleriyle genisletilmis modellerde ise
ülkelerin çıktıları, yatırımları ve istihdamları arasındaki korelasyonların isaretleri hatalı
tahmin edilmektedir. lk RBC modellerindeki eksikleri gidermek için gelistirilen
(ARBC) modeller, isgücü piyasası, maliye politikası, para politikası ve açık ekonomi
degiskenlerini kullanmaktadır:
sgücü piyasası degiskenlerinde daha düsük korelasyon elde etmek için isgücü
arzında kaymaya neden olacak ilave soklar ve isgücü arz egrisini esnek yapmaya
yönelik varsayımlar kullanılmaktadırlar. Vergi ve kamu harcaması soklarıyla çalısan
modellerde (Braun, 1994; Christiano ve Eichenbaum, 1992) isgücü arz egrisi, isgücü
talep egrisi ile birlikte kaymaktadır. Bölünemez isgücü varsayımı (Hansen, 1985),
isgücü arz egrisinin daha esnek olmasını saglamaya yöneliktir ve issizligi de göz önüne
almaktadır. Ev üretimi modelinde (Benhabib ve digerleri, 1991), piyasa üretiminin
ikamesi (isgücü arzının esnekligi) daha yüksek hale getirilmektedir. Gömülenmis isgücü
modelinde (Burnside ve digerleri, 1993) firmalar, istihdam yerine isgücünün çalısma
çabasını degistirdiginden, ücret degismelerine, istihdamda daha düsük dalgalanmalara
neden olmaktadır.
Nakit-avans kısıtlı is çevrim modelinden elde edilen sonuçlara göre, paranın genel
denge ekonomisine dahil edilmesi tutarlı bir yaklasımdır. Fakat parasal soklar, is
çevrimlerinin olusumunu açıklayacak bir mekanizma degildir. Ekonomide bazı
sürtünmelere izin verildiginde, paranın ekonomi üzerinde reel etkileri olmaktadır.
Gali (1995a, 1995b), aksak rekabet, esnek olmayan fiyatlar ve degisken çalısma
çabası varsayımlarıyla gelistirilmis modellerin alternatif olabilecegini göstermektedir.
Arama modellerinde (Merz, 1995) ücretler, isgücünün marjinal ürününden farklı
olmakta ve ücretler, verimlilik soklarına dogrudan tepki vermemektedir. Jones ve
digerleri (2000, 2003), fiziksel sermaye stokuna ek olarak beseri sermaye stokunu da
dikkate almaktadır. Beseri sermaye yatırımlarındaki dalgalanmalar, çalısılan
isgücündeki degiskenligi yükseltmektedir. Beseri sermayenin verimlilik sokuna verdigi
tepkiler gecikmeli olarak ortaya çıktıgından, verimlilik sokunun isgücü ve çıktı
üzerindeki etkileri zamana yayılmaktadır.
107
Açık ekonomi RBC modellerinin tahmin güçlerini arttırmak için farklı
varsayımlar kullanan çalısmalar iki grupta toplanabilir. lk grup çalısmalar, varlık
piyasasına kısıtlamalar getirirken; diger gruptaki modeller, belirsizlik, artan getiri ve
talep sokları varsayımlarını kullanmaktadır. lk grup modeller, açık ekonomi RBC
modelinin yetersizliginin sadece bir kısmını gidermekteyken; ikinci gruptaki modeller
daha basarılı sonuçlar vermektedir. Eksik bilgi, tekelci rekabet ve ölçege göre artan
getiriyle genisletilen RBC modellerinde, verimlilik soklarının çıktıdaki dalgalanmalar
üzerindeki etkisi daha küçük olmaktadır. Makroekonomik degiskenlerde gözlenen
çevrimsel hareketlerin nedeni olarak talep yanlı sokların önemi artmaktadır. Bu
modeller, daha çok Keynesyen teoriye yakındır ve kullandıkları varsayımlarla verimlilik
soklarının tek basına is çevrimlerine yol açamayacagı sonucuna ulasmaktadır.
Üçüncü bölümde RBCT’ında çevrimlerin elde edilmesi, kullanılan temel
kavramlar ve genel denge ekonometrisi hakkında bilgi verilmektedir.
Dördüncü bölümde Türkiye ekonomisinin stilize gerçekleri, “toplam talep, açık
ekonomi, üretim ve nominal büyüklükler” baslıkları altında incelenmistir. s çevrim
kuramlarında tüketim harcamalarındaki düsük göreceli degiskenlik, sürekli gelir
hipotezini desteklemek; kamu harcamalarındaki güçlü ters yönde hareketler ise ters
çevrimsel istikrar politikaların varlıgını göstermek için kullanılmaktadır. Üretim
sektörleri, tüketim ve yatırım harcamalarındaki çevrimler, GSMH’daki çevrimlerle aynı
yönde hareket etmektedir.
Türkiye ekonomisinin stilize gerçeklerinden, tüketim harcamalarındaki düsük
göreceli degiskenlik, istihdam, reel ücretler ve isgücü üretkenligindeki çevrimlerin
GSMH’daki çevrimle aynı yönde hareket etmesi, fiyatlar ve enflasyon oranlarındaki
çevrimler ile GSMH’daki çevrimler arasında (çok güçlü olmasa da) ters çevrimsel
hareketler, RBC modellerinde kuramının geçerligini göstermek için kullanılan
gözlemler ile uyusmaktadır.
Diger yandan, RBC modellerinin öngörüsünden farklı olarak kısa dönem reel
faizlerdeki çevrimler ile GSMH arasında ters çevrimsel birlikte hareketler
bulunmaktadır. Ayrıca reel ücretlerdeki (imalat sanayi) çevrimlerdeki göreceli
degiskenlik, kuramın öngörüsünden daha yüksektir.
108
Dördüncü bölümde Türkiye ekonomisinde genel denge ekonometrisi yöntemiyle
is çevrimlerini analiz etmek için standart reel is çevrim modeli (King, Plosser ve
Rebelo, 1988), bölünemez isgücü varsayımıyla genisletilmis reel is çevrim modeli
(Hansen, 1985), maliye politikası araçlarıyla genisletilmis reel is çevrim modeli (Baxter
ve King, 1993) ve nakit-avans kısıtlı is çevrim modeli (Cooley ve Hansen, 1989)
kullanılmıstır. Dinamik stokastik genel denge (DSGE) modelleri aracılıgıyla, teknoloji
soklarının, sabit sermaye stokundaki % 1’lik sapmanın, maliye politikası soklarının ve
para politikası soklarının, diger degiskenlerin duragan durum denge degerleri üzerinde
yarattıgı etkiler arastırılmaktadır.
Türkiye ekonomisi için kullanılan dört RBC modelinden elde edilen ikinci
momentlerin gerçek verilerdeki istatistiksel özellikleri açıklama güçleri, çok yüksek
degildir. Bu durum, özet olarak hazırlanan tablo 4.12-4.13’de de görülmektedir. tkitepki
fonksiyonları incelendiginde ise, tüm modeller kuramın beklentileri yönünde
sonuçlar vermektedir. Tüm modellerde teknoloji sokları, diger degiskenlerin duragan
durum degerlerini yükseltmektedir. RBCT’ın öngörüleriyle tutarlı bir sekilde tüm
modellerde sermaye stoku sokları, çıktı ve tüketim degiskenlerini pozitif; yatırım ve
isgücü degiskenlerini ise ise negatif yönde etkilemektedir.
Standart reel is çevrim modelinin açıklama gücü çok düsüktür. Modelden gerçek
verilere göre daha küçük degiskenlik ve göreceli degiskenlikler elde edilmistir.
Bölünemez isgücü ve nakit-avans kısıtı varsayımları, standart modelin performansını
artırmaktadır. Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis reel is çevrim modeli ise gerçek
verilere en yakın göreceli degiskenlikleri (sermaye, tüketim, yatırımlar ve isgücü)
vermektedir.
Maliye politikası araçlarıyla genisletilmis RBC modeline göre, vergi sokları, çıktı,
isgücü ve yatırımların duragan durum degerlerini düsürmektedir. Üretken olmayan
kamu harcamalarındaki bir artıs, istihdam, yatırım ve çıktının duragan durum
degerlerini yükseltirken; tüketim ve ücretlerin duragan durum degerlerini
düsürmektedir.
Nakit-avans kısıtlı is çevrim modeline göre, para stokundaki % 1’lik artısın ve
para stoku büyümesi sokunun reel büyüklükler üzerinde önemli ve kalıcı etkileri
109
görülmemektedir. Sermaye stokundaki % 1’lik artıs ve kamu harcaması sokları, yüksek
derecede kalıcılıga sahip olmasının bir sonucu olarak, sermaye stokunda % 1’lik artısın
ve kamu harcaması soklarının diger degiskenler üzerindeki etkileri zaman içerisinde
yavasça azalmakta ve tamamen ortadan kalkmamaktadır.
RBC modellerinden elde edilen sonuçlar, teknoloji soklarının Türkiye
ekonomisinde is çevrimlerini açıklamada tek basına yeterli olmadıgını, parasal sokların
sadece enflasyonist etkisinin oldugu ve is çevrimlerinin olusumunu açıklayacak bir
mekanizma olmadıgını göstermektedir. Diger taraftan vergi ve kamu harcaması sokları,
diger degiskenlerin duragan durum degerleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Vergi ve
kamu harcaması sokları, iktisadi dalgalanmaların sürmesine neden olabilmektedir.
RBCT’nda, is çevrimlerinin her asaması Pareto-etkin denge durumu olarak kabul
edilmekte; ekonomik genisleme ve daralma dönemlerinde iktisat politikası olarak pasif
bir tutum önerilmektedir. Dolayısıyla RBC modelleri, ters çevrimsel maliye politikası
uygulamalarına karsı çıkmaktadırlar. Machaeck (2001, s.303)’in de vurguladıgı gibi
RBCT kapsamında maliye politikası, makroekonomik degiskenlerindeki dalgalanmaları
istikrara kavusturmak yerine, is çevrimlerindeki istikrarsızlıgı arttıran etkilere sahip
olmaktadır. Chari ve digerleri (1993)’ne göre, optimal maliye politikası için isgücü
vergi oranları çok az dalgalanmalı ve sermaye üzerine konulan vergiler sıfır olmalıdır.
Türkiye ekonomisi için kalibre edilmis, maliye politikası araçlarıyla genisletilmis
RBC modelinden elde edilen sonuca göre, makroekonomik degiskenlerdeki
dalgalanmaların daha az siddetli olması için, vergi oranlarının daha düsük düzeyde
tutulması ve daha az degistirilmesi önerisini yapmak mümkündür. Nitekim, 1990’lı
yıllardan itibaren Türkiye ekonomisinde vergi oranlarında22 artıslar ve ekonominin
büyüme sürecindeki büyük dalgalanmalar23 yasanmaktadır.
22 Vergi oranı: Konsolide bütçe vergi gelirlerinin nominal GSYH oranı (sayfa 131).
23 Sekil 4.2 (sayfa 64).
110
KAYNAKLAR
Abel, Andrew B. ve Ben S. Bernanke (1998), Macroeconomics (Third Edition), USA:
Addison-Wesley Publishing Company.
Agenor, Pierre-Richard, C. John McDermott ve Eswar S. Prasad (1999),
“Macroeconomic fluctuations in Developing Countries: Some stylized facts”, IMF
Working Paper, WP/99/35.
Alper, C. Emre (1998), “Nominal stylized facts of Turkish business cycles”, METU
Studies in Development, c.25 s.2 ss.233-244.
Altug, Sumru (1989), “Time-to-build and aggregate fluctuations: Some new
evidence”, International Economic Review, c.30, s.4, ss.889-920.
Apergis, Nicholas (1996), “The cyclical behavior of prices: Evidence from seve
developing countries”, The Developing Economies, c.34 s.2 ss.204-211.
Backus, David K. ve Patrick J. Kehoe (1989), “International evidence on the historical
properties of business cycles”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Research
Department Working Paper No.402R.
Backus, David K., Patrick J. Kehoe ve Finn E. Kydland (1991), “International real
business cycles”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Research Department Staff
Report 146.
Backus, David K. ve Patrick J. Kehoe (1992), “International evidence on the historical
properties of business cycles”, American Economic Review, c.82, ss.864-888.
Backus, David K., Patrick J. Kehoe ve Finn E. Kydland (1994), “J-Curve”, American
Economic Review, c.84 s.1 ss.84-103.
Bagımsız Sosyal Bilimciler (2004), “2004 basında Türkiye’nin ekonomik ve siyasal
yasamı üzerine degerlendirmeler” Bagımsız Sosyal Bilimciler,
internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/BSB-Mart2004.pdf(18.03.2006)
111
Barro, Robert J. (1976), “Rational expectations and the role of monetary policy”, The
Journal of Monetary Economics, c.2, ss.1095-1117.
Barro, Robert J. (1981), “Output effects of government purchases”, The Journal of
Political Economy, c.89 s.6 ss.1086-1121.
Baxter, Marianne ve Robert King (1993), “Fiscal policy in general equilibrium”,
American Economic Review, c.83 s.3 ss.315-334.
Baxter, Marianne ve Mario J. Crucini (1995), “Business cycles and the asset structure of
foreign trade”, International Economic Review, c.36 ss.821-854.
Baxter, Marianne ve Robert G. King (1999), “Measuring business cycles: Approximate
band-pass filters for economic time series”, Review of Economics and Statistics, c.81 s.4
ss.575-593.
Benczur ve Ratfai (2005), “Economic fluctuations in Central and Eastern Europe: The
facts”, CEPR Discussion Papers, 4846.
Benhabib, Jess, Richard Rogerson ve Randall Wright (1991), “Homework in
macroeconomics: Household production and aggregate fluctuations”, Journal of
Political Economy, c.99 s.6 ss.1166-1187.
Benhabib, Jess and Roger E. Farmer (1994), “Indeterminacy and increasing returns,”
Journal of Economic Theory, c.63 ss.9-41.
Beveridge, Stephen ve Charles R. Nelson (1981), “A new approach to decomposition of
economic time series into permanent and transitory components with particular
attention to measurement of the ‘Business Cycle’”, Journal of Monetary Economics, c.7
s.2 ss.151-174.
Blanchard, Olivier ve Roberto Perotti (1999), “An empirical characterization of the
dynamic effects of changes in government spending and taxes on output”, NBER
Working Paper Series, No.7269.
112
Boileau, Martin (2002), “Trade in capital goods and investment-specific technical
change”, Journal of Economic Dynamics and Control, c.26, ss.963-984.
Boileau, Martin ve Michel Normandin (1997), “Aggregate employment, real business
cycles, and superior information”, CREFE Working Paper No. 55.
Boldrin, Michele, Lawrence J. Christiano ve Jonas D.M. Fisher (2001), “Habit
persistence, assets returns, and business cycles”, American Economic Review, c.91 s.1
ss.149-166.
Boratav, Korkut (2003), Türkiye ktisat Tarihi 1908-2002 (7.Baskı), Ankara: mge
Kitabevi.
Boratav, Korkut ve Ergun Türkcan (1993), Türkiye’de Sanayilesmenin Yeni Boyutları
ve KT’ler. Ankara: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
Braun, Anton R. (1994), “Tax disturbances and real economic activity in the postwar
United States”, Journal of Monetary Economics, c.33 s.3 ss.441-462.
Burns, Arthur F. ve Wesley C. Mitchell (1946). Measuring Business Cycles, USA:
NBER.
Burnside, Craig, Martin Eichenbaum ve Sergio T. Rebelo (1993), “Labor hoarding and
the business cycle”, Journal of Political Economy, c.101 s.2 ss.245-273.
Burnside, Craig, Martin Eichenbaum ve Jones Fisher (2000a), “Assessing the effects of
fiscal shocks”, NBER Working Paper Series, No. 7459.
Burnside, Craig, Martin Eichenbaum ve Jones Fisher (2000b), “Fiscal shocks in an
efficiency wage model”, NBER Working Paper Series, No.7515.
Burnside, Craig, Martin Eichenbaum ve Jones Fisher (2003), “Fiscal shocks and their
consequences”, NBER Working Paper Series, No.9772.
113
Campbell, John Y. ve Sydney Ludvigson (2000), “Elasticities of substitution in real
business cycle models with home production”, Harvard Institute of Economic Research
Discussion Paper Number 1900.
Canova, Fabio (1998), “Detrending and business cycle facts”, Journal of Monetary
Economics, c.41 s.3 ss.475-512.
Carmignani, Fabrizio (2005), “The characteristics of business cycles in selected
European emerging market economies”, United Nations Discussion Papers, No:8
Chadha, Bankin ve Eswar Prasad (1994), “Are prices countercyclical? Evidence from
the G-7”, Journal of Monetary Economics, c.41 ss.475-512.
Chari, V. V., Lawrence J. Christiano ve Patrick J. Keheo (1993), “Optimal fiscal policy
in a business cycle model”, NBER Working Paper Series, No. 4490.
Cho, Jang-Ok ve Timothy Cooley (1990), “The business cycle with nominal contracts”,
University of Rochester.
Christiano, Lawrence J. ve Martin Eichenbaum (1992), “Current real-business-cycle
theories and aggregate labor-market fluctuations”, American Economic Review, c.82 s.3
ss.430-450.
Cogley, Timothy ve James M. Nason (1995), “Effects of the Hodrick- Prescott filter on
trend and difference stationary time series: Implications for business cycle research”,
Journal of Economic Dynamics and Control, c.19 s.1-2 ss.253-278.
Cooley, Thomas F. ve Gary D. Hansen (1989), “The inflation tax in a real business
cycle model”, American Economic Review, c.79 s.4 ss.733-748.
Cooley, Thomas F. ve Lee E. Ohanian (1991), “The cyclical behavior of prices,”
Journal of Monetary Economics, c.28, ss.25-60.
114
Cooper, Russell W. (1997), “Business cycles: Theory, evidence and implications”,
NBER Working Paper Series, No.5994.
Danthine, Jean-Pierre (1997), “In a search of successor to IS-LM”, Oxford Review of
Economic Policy, c.13 s.3 ss.135-143.
DeJong, David N., Beth .F. Ingram ve Charles H. Whiteman (1995), “Keynes vs.
Prescott and Solow: Identifying sources of business cycle fluctuations”, University of
Iowa, Department of Economics, Working Papers 95-06.
Dervis, Kemal (1978), “The foreign exchange gap, growth and industrial strategy in
Turkey: 1973-1983”, World Bank Staff Working Paper No.306.
Devereux, M. A. Head ve B. Lapham (1996), “Aggregate fluctuations with increasing
returns to specialization and scale”, Journal of Economic Dynamics and Control, c.20
s.4 ss.627-656.
Dickey, David A. ve Wayne A. Fuller (1979). “Distribution of the estimators for
autoregressive time series with a unit root”, Journal of the American Statistical
Association, c.74, ss.427-431.
Edelberg, Wendy, Martin Eichenbaum ve Jonas D.M. Fisher (1998), “Understanding
the effects of a shock to government purchases”, NBER Working Paper Series,
No.6737.
Edwards, Sebastian (1987), “Sequencing Economic Liberalization in Developing
Countries”, Finance & Development, March, p.26-30.
Eichenbaum, Martin (1991), “Real business-cycle theory: Wisdom or whimsy”, Journal
of Economic Dynamics and Control, c.15 s.4 ss. 607-626.
115
Eichenbaum, Martin ve Kenneth J. Singleton (1992), “Do equilibrium real business
cycle theories explain postwar U.S. business cycles?”, içinde, Kevin D. Hoover (Ed.),
The New Classical Macroeconomics, Cilt III, England: Edward Elgar Publishing Ltd.,
ss.451-495.
Ekinci, Nazım K.(1998). “Türkiye ekonomisinde büyüme ve kriz dinamikleri”, Toplum
ve Bilim Sayı:77, ss.7-28.
Evans, Charles L. (1992), “Productivity shocks and real business cycles”, Journal of
Monetary Economics, c.29 s.1-2 ss. 191-208.
Farmer, Roger E. (1996), “Money in a real business cycle model”, Department of
Economics UCLA, internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://farmer.sscnet.ucla.edu/PdfFiles/monrbc.pdf (20.12.2004)
Farmer, Roger E. and Jang Ting Guo(1994), “Real business cycles and the animal
spirits hypothesis,” Journal of Economic Theory, c.63 ss.42-72.
Fatas, Antonio (2000), “Endogenous growth and stochastic trends”, Journal of
Monetary Economics, c.45 s.1 ss.107-128.
Fatas, Antonio ve Ilian Mihov (2000), “The effects of fiscal policy on consumption and
employment: Theory and evidence”, INSEAD Working Papers 2000-78.
Feldstein, Martin ve Charles Horioka (1980), “Domestic saving and international capital
flows”, Economic Journal, c.90 ss.314-329.
Fiorito, Riccardo ve Tryphon Kollintzas (1994), “Stylized facts of business cycles in the
G7 from a real business cycles perspective”, European Economic Review, c.38 ss.235-
269.
Friedman, Milton (1968), “The role of monetary policy”, American Economic Review,
c.583 s.12 ss.1-17.
116
Frisch, Ragnar (1933), “Propagation problems and impulse problems in dynamic
economies”, in Economic Essays in Honour of Gustav Cassel, England: Allen and
Unwin, ss.171-205.
Gali, Jordi (1995a), “Technology, employment, and the business cycle”, American
Economic Review, c.89 s.1 ss.249-271.
Gali, Jordi (1995b), “Real business cycles with involuntary unemployment”, CEPR
Discussion Paper, No1206.
Gavin, William T. ve Finn E. Kydland (1999), “Endogenous money supply and the
business cycle”, Review of Economic Dynamics, c.2 ss.347-369.
Goodfriend, Marvin ve Robert King (1997), “The new neoclassical synthesis and the
role of monetary Policy”, Federal Reserve Bank of Richmond Working Papers 98-5.
Gong, Gang ve Willi Semmler (2000), “Real business cycles with disequilibrium in the
labor market: A comparison of the U.S. and German Economies”, Center of Empirical
Macroeconomics Working Paper, 5.
Gong, Gang ve Willi Semmler (2003), “Business cycles, wage stickiness and
nonclearing labor market”, Center of Empirical Macroeconomics Working Paper, 53.
Greenwood, Jeremy ve Zvi Hercowitz (1991), “The allocation of capital and time over
the business cycle”, Journal of Political Economy, c.99 s.6 ss.1188-1214.
Greenwood, Jeremy, Richard Rogerson, ve Randall Wright (1995), “Household
production and real business cycle theory”, içinde, Thomas F. Cooley (Ed.), Frontiers of
Real Business Cycle Research, USA: Princeton University Press.
Guo, Jang-Ting ve Federico Sturzenegger (1998), “Crazy explanations of international
business cycles”, International Economic Review, c.39 s.1 ss.111-133.
117
Günal, Mehmet (2001), “Kasım 2000 Krizine Teorik Yaklasım: Para Arzının çselligi
ve Minsky’nin Finansal stikrarsızlık Hipotezi”, ktisat, sletme ve Finans Dergisi, Sayı:
180. s.31-51.
Günçavdı, Öner ve Suat Küçükçiftçi (2004), “Türkiye ekonomisinin üretim ve istihdam
yaratma kapasitesi üzerine gözlemler”, sletme ve Finans Dergisi, No.216, 16-39.
Hairault, Jean-Olivier (1995a), “Presentation and evaluation of the real business cycles
approach” (çinde 1.Bölüm), Pierre-Yves Henin (Edit.) (1995), Advances in Business
Cycle Research, Almanya: Springer Yayınevi, ss.21-54.
Hairault, Jean-Olivier (1995b), “Cash-in-advance constraint and business cycle” (çinde
3.Bölüm), Pierre-Yves Henin (Edit.) (1995), Advances in Business Cycle Research,
Almanya: Springer, ss.107-142.
Hall, Robert E. (1980), “Labor Supply and Aggregate Fluctuations,” in Carnegie-
Rochester Conference Series on Public Policy, c.12 ss.7-33.
Hall, Robert E. (1988), “The relation between price and marginal cost in U.S. industry”,
Journal of Political Economy, c.96 s.5 ss.921-947.
Hansen, Gary D. (1985), “Indivisible labor and the business cycle”, Journal of
Monetary Economics, c.16 s.30 ss.309-328.
Hansen, Gary D. ve Randall Wright (1992), “The labor market in real business cycle
theory”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review, (Spring), ss.2-12.
Hansen, Gary D. ve Edward C. Prescott (1993), “Did technology shocks cause the
1990-1991 recession?” American Economic Review, c.83 s.2 ss.280-286.
Hansen, Lars Peter ve James J. Heckman (1996), “The Empirical Foundations of
Calibration”, The Journal of Economic Perspectives, c.10 s.1 ss.87-104.
118
Hartley, James E., Kevin D. Salyer ve Steven M. Sheffrin (1997a), “Calibration and real
business cycle models: An unorthodox experiment,” Journal of Macroeconomics, c.19
s.1 ss.1-17.
Hartley, James E., Kevin D. Hoover ve Kevin D. Salyer (1997b), “The limits of
business cycle research: Assessing the real business cycle model” Oxford Review of
Economic Policy, c.13 s.3, ss.34-54.
Harvey, A.C ve A. Jaeger (1993), “Detrending, stylized facts and the business cycle”,
Journal of Applied Econometrics, c.8 s.3 ss.231-247.
Henin, Pierre-Yves (1995), “On the theoretical relevance and empirical validity of
augmented real business cycle models: An introduction” (çinde Giris), Pierre-Yves
Henin (Edit.)(1995), Advances in Business Cycle Research, Almanya:Springer, ss.1-18.
Hodrick, Robert J. ve Edward C. Prescott (1997), “Postwar U.S. business cycles: An
empirical investigation”, Journal of Money, Credit and Banking, c.29 s.1 ss.1-16.
Hoffmaister, Alexander ve Jorge E. Roldos (1997), “Are business cycles different in
Asia and Latin America?”, IMF Working Paper, WP/97/9.
Hoover, Kevin D.(1995), “Facts and artifacts: Calibration and the empirical assessment
of real-business-cycle models”, Oxford Economic Papers, c.47 s.1 ss.24-44.
Horstein, Andreas (1993), “Monopolistic competition, increasing returns to scale, and
the importance of productivity shocks”, Journal of Monetary Economics, c.31 s.3
ss.299-316.
Jackman, R, Richard Layard ve Christopher A. Pissarides (1989), “On Vacancies”
Oxford Bulletin of Economics and Statistics, c.51 s.4 ss.377-394.
Jeanne, Olivier (1997), “Generating real persistent effects of monetary shocks: How
much nominal rigidity do we really need?”, NBER Working Paper Series, No. 6258.
119
Jones, Larry E., Rodolfo E. Manuelli ve Henry E. Siu (2000), “Growth and business
cycles”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Research Department Staff Report 271.
Jones, Larry E., Rodolfo E. Manuelli ve Henry E. Siu (2003), “Fluctuations in Convex
Models of Endogenous Growth II: Business Cycle Properties”, internet yoluyla alınan
dosya, url adresi:
http://www.ssc.wisc.edu/~manuelli/research/FluctGrowthIIBusCycles_12_03.pdf
(20.12.2004).
Judd, John P. ve Bharat Trehan (1995), “The cyclical behavior of prices: Interpreting
the evidence”, Journal of Money, Credit and Banking, c.27 s.3 ss.789-797.
Kaldor, Nicholas (1957). “A model of economic growth”, The Economic Journal,
c.67, s.268, ss.591-624.
Kaldor, Nicholas ve James A. Mirrlees (1962): “A new model of economic growth”,
The Review of Economic Studies, c.29, s.3, ss.174-192.
Karluk, Rıdvan (1997). Türkiye Ekonomisi (5.Baskı), stanbul: Beta Basım Yayım
Dagıtım A.S.
Kepenek, Yakup ve Nurhan Yentürk (2003), Türkiye Ekonomisi (13.Baskı), stanbul:
Remzi Kitabevi.
Kim, Yang Woo (1996), “Are prices countercyclical? Evidence from East Asian
Countries, Federal Reserve Bank of St. Louis Economic Review, Eylül/Ekim.
Kim, Sunghyun Henry, M. Ayhan Kose ve Michael G. Plummer (2003), “Dynamics od
business cycles in Asia: Differences and similarities”, Review of Development
Economics, c.7, s.3, ss.4362-477.
King, Robert G. (1991), “Money and business cycles”, University of Rochester.
120
King, Robert G. ve Charles I. Plosser (1984), “Money, credit, and prices in a real
business cycle”, American Economic Review, c.74 s.3 ss.363-380.
King, Robert G., Charles I. Plosser ve Sergio T. Rebelo (1988), “Production, growth,
and business cycles I: The basic neoclassical model”, Journal of Monetary Economics,
c.21 s.2 ss.195-232.
King, Robert G. ve Charles I. Plosser (1989), “Real business cycles and the test of the
Adelmans”, Journal of Monetary Economics, c.33 s.2 ss.405-438.
King, Robert G., Charles I. Plosser, James H. Stock ve Mark W. Watson (1991),
“Stochastic trends and economic fluctuations”, American Economic Review, c.81 s.4
ss.819-840.
King, Robert G. ve Sergio T. Rebelo (1993), “Low frequency filtering and real business
cycles”, Journal of Economic Dynamics and Control, c.17 s.1-2 ss.207-231.
Kehoe, Patrick J. ve Fabrizio Perri (2000), “International business cycles with
endogenous incomplete markets”, NBERWorking Paper Series, No.7870
Kollmann, Robert (1996), “Incomplete asset markets and cross-country consumption
correlation”, Journal of Economic Dynamics and Control, c.20, ss.945-961.
Kollmann, Robert (2001), “Explaining international comovements of output and asset
returns: the role of money and nominal rigidities,” Journal of Economic Dynamics and
Control, c.25 ss.1547 – 1583.
Kwiatkowski, Denis, Peter C. B. Phillips, Peter Schmidt ve Yongcheol Shin (1992).
“Testing the null hypothesis of stationary against the alternative of a unit root”, Journal
of Econometrics, c.54, ss.159-178.
Kydland, Finn E. ve Edward C. Prescott (1982), “Time to build and aggregate
fluctuations”, Econometrica, c.50 s.6 ss.1345-1369.
121
Kydland, Finn E. ve Edward C. Prescott (1990), “Business cycles: Real facts and a
monetary myth”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review, c.14 s.2 ss.3-
18.
Kydland, Finn E. ve Edward C. Prescott (1991a), “Hours and employment variation in
business cycle theory”, Economic Theory, c.1 ss.63-81.
Kydland, Finn E. ve Edward C. Prescott (1991b), “The econometrics of the general
equilibrium approach to business cycles”, Scandinavian Journal of Economics, c.93 s.2
ss.161-178.
Kydland, Finn E. ve Edward C. Prescott (1996), “The computational experiment: An
econometric tool”, Journal of Economic Perspectives, c.10 s.1 ss.69-86.
Long Jr., John B. ve Charles I. Plosser (1983), “Real business cycles”, Journal of
Political Economy, c.91 s.1 ss.39-69.
Lucas Jr., Robert E. (1972), “Expectations and the neutrality of money”, Journal of
Economic Theory, c.4 s.2 ss.103-124.
Lucas Jr., Robert E. (1973), “Some international evidence on output-inflation trade-off”,
American Economic Review, c.63 ss.326-334.
Lucas Jr., Robert E. (1977), “Understanding business cycles”, in Karl Brunner and
Allan H. Meltzer (eds), Stabilization of the Domestic and International Economy,
Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy, 5, ss. 7-29.
Lucas Jr., Robert E. ve Nancy L. Stokey (1987), “Money and interest in a cash-inadvance
economy”, Econometrica, c.55, s 3. ss.491-513.
Machacek, Martin (2001), “Stabilization function of public finance: Fiscal policy in real
business cycle models”, Annals of Public and Cooperative Economics, c.72, s.2, ss.285-
305
122
Mankiw, N. Gregory (1988), “Recent developments in macroeconomics: A very quick
refresher course”, Journal of Money, Credit and Banking, c.20 ss.436-449.
Mankiw, N. Gregory (1989), “Real business cycles: A new Keynesian perspective”,
Journal of Economic Perspectives, c.3 ss.79-90.
McGrattan, Ellen (1994), “A progress report on business cycle models”, Federal
Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review, c.18 s.4.
McGrattan, Ellen, Richard Rogerson ve Randall Wright (1995), “An equilibrium model
of the business cycle with household production and fiscal policy”, Federal Reserve
Bank of Minneapolis Research Department Staff Report 191.
Mendoza, Enrique G. (1991), “Real business cycles in a small open economy”, The
American Economic Review, c.81 s.4 ss.797-818.
Merz, Monika (1995), “Search in the labor market and the real business cycle”, Journal
of Monetary Economics, c.36 s.2 ss.269-300.
Mitchell, Wesley C. (1927). Business Cycles: The Problem And Its Setting, USA:
NBER.
Nakamura, Emi (2004), “Deconstructing the Success of RBC”, Harvard University,
internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www.people.fas.harvard.edu/~nakamura/papers/mbc.pdf (20.05.2005).
Nehru, Vikram ve Ashok Dhareshwar (1993), “A new database on physical capital
stock: Sources, methodology and results”, Revista de Analisis Economico, c.8 s.1 ss.37-
57.
Nelson, Charles R. ve Charles I. Plosser (1982), “Trends and random walks in
macroeconomic time series: Some Evidence and implications”, Journal of Monetary
Economics, c.10 s.2 ss.139-162.
123
Oyan, Oguz (1999), “1980 sonrası neo-liberal politikaların degerlendirilmesi, I. Yeni
birikim modelinin dönüm noktaları”, Türk-s Yıllıgı 1999, Cilt 1, 23-36.
Palardy, Joseph (2002), “International real business cycle models, habit formation, and
decision before shocks”, West Virginia University Economic Department Working
Papers No.2002-05.
Phelps, Edmund S. (1968), “Money-wage dynamics and labor market equilibrium”,
Journal of Political Economy, c.76 ss.678-711.
Plosser, Charles I. (1989), “Understanding real business cycles”, Journal of Economic
Perspectives, c.3 s.3, ss.51-77.
Prescott, Edward C. (1986), “Theory ahead of business cycle measurement”, Federal
Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review, c.10 s.4 ss.9-22.
Rand, John ve Finn Tarp (2002), “Business cycles in Developing Countries: They are
different?”, World Development, c.30 s.12, ss.2071-2088.
Romer, David (1996), Advanced Macroeconomics, USA: MacGraw Hill Company.
Rotemberg, Julio J. ve Michael Woodford (1993), “Dynamic general equilibrium
models with imperfectly competitive product markets”, NBER Working Paper Series,
No. 4502.
Sargent, Thomas J. ve Neil Wallace (1975), “Rational expectations, the optimal
monetary instrument, and the optimal money supply rule”, Journal of Political
Economy, c.83 ss.241-254.
Schenk-Hoppe, Klaus Reiner (2001), “Economic growth and business cycles: A critical
comment on detrending time series”, University of Zurich, Institute for Empirical
Research in Economics, Working Paper No:54.
124
Slutsky, Eugen E. (1937), “The summation of random causes as the source of cyclic
processes”, Econometrica, c.5 ss.106-145.
Snowdon, Brain, Howard Vane ve Peter Wynarczyk (1994), Modern Macroeconomics:
Introduction to Competing Schools of Thought, UK: Edward Elgar Publishing
Company.
Solow, Robert M.(1957), “Technical change and the aggregate production function”,
Review of Economics and Statistics, c.39 s.3 ss.312-320.
Sönmez, Mustafa (2005). Türkiye hracatının thalata Bagımlılıgı: 2000-2004.
Bagımsız Sosyal Bilimciler. internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_Uye/SonmezOct05.pdf
(18.03.2006).
Stadler, George W. (1994), “Real business cycles”, Journal of Economic Literature,
c.32 s.4 ss.1750-1783.
Stock, James H. ve Mark W. Watson (1998), “Business cycle fluctuations in U.S.
macroeconomic time series”, NBER Working Paper Series, No.6528.
Stockman, Alan C. and Linda L. Tesar (1995), “Tastes and technology in a two country
model of the business cycle: explaining international comovements,” American
Economic Review, c.85 ss.168 – 185.
Summers, Lawrence H. (1986), “Some skeptical observations on real business cycle
theory”, Federal Reserve Bank of Minneapolis Quarterly Review, c.10 s.4 ss.23-27.
Sahin, Hüseyin (1997). Türkiye Ekonomisi (4.Baskı), Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları.
Senses, Fikret ve Erol Taymaz (2003), “Unutulan bir toplumsal amaç: Sanayilesme: Ne
oluyor? Ne olmalı?”, ktisadi Kalkınma, Kriz ve stikrar, içinde, (Derleyenler) Köse,
A.H., F. Senses ve E. Yeldan, stanbul: letisim Yayınları, 429-461.
125
TCMB, Aylık Ekonomik Gelismeler Bülteni (Muhtelif)
TCMB, Yıllık Rapor (Muhtelif)
Tuncer, smail (2001). çsel Büyüme Modelleri Çerçevesinde: Türkiye’de Uygulanan
Dıs Ticaret Politikalarının Büyüme Etkileri Üzerine. Yayınlanmamıs Doktora Tezi,
Adana: Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Uhlig, Harald (2004), “A toolkit for analyzing nonlinear economic dynamic models
easily: MATLAB programs. internet adresi:
http://www.wiwi.hu-berlin.de/wpol/html/toolkit.htm#program
http://www.wiwi.hu-berlin.de/wpol/html/toolkit/DynaMo.html (20.12.2004).
Uhlig, Harald ve Yexiao Xu (1996), “Effort and the cycle: Cyclical implications of
efficiency wages” Tilburg University, Center for Economic Research, Discussion
Paper No: 49, internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://greywww.kub.nl:2080/greyfiles/center/1996/doc/49.pdf (20.12.2004).
Uygur, Ercan (2001) “Krizden krize Türkiye: 2000 Kasım ve 2001 Subat krizleri”
Türkiye Ekonomi Kurumu.
Wen, Yi (2002), “Fickle consumers vs. random technology: explaining domestic and
international comovements,” Cornell University Working Paper.
Xiao, Wei (2001a), “Can indeterminacy resolve the consumption correlation puzzle”,
University of Pittsburgh, internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www2.sis.pitt.edu/~wxiao/ch1.pdf (20.12.2004).
Xiao, Wei (2001b), “Can indeterminacy resolve the cross-country correlation puzzle
University of New Orleans, internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www.uno.edu/~wxiao/papers/jedc_wx.pdf (20.12.2004).
126
Xiao, Wei (2003), “Indeterminacy, demand shocks, and international business cycles”,
University of New Orleans, internet yoluyla alınan dosya, url adresi:
http://www.uno.edu/~wxiao/papers/trade.pdf (20.12.2004).
Yeldan, Erinç (2003), Küresellesme Sürecinde Türkiye Ekonomisi: Bölüsüm, Birikim ve
Büyüme(8.Baskı ), stanbul: letisim Yayınları.
Yentürk, Nurhan (2003), Körlerin Yürüyüsü: Türkiye Ekonomisi ve 1990 Sonrası Krizleri,
stanbul: stanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Yıldırım, Erhan (1999). Çevrim Kuramları ve Türkiye Ekonomisinde ktisadi
Dalgalanmalar. Adana: Çukurova Üniversitesi Arastırma Projesi No: ..B.F.96.
Zarnowitz, Victor (1985), “Recent work on business cycles in historical perspective: a
review of theories and evidence”, Journal of Economic Literature, c.23 s.2 ss.523-580.
Zimmerman, Christian (1995), “International business cycles among heterogeneous
countries” CREEFE Working Paper 38.
Zimmerman, Christian (1996), “Business cycles and exchange rate regimes” CREEFE
Working Paper 45.
Zivot, Eric ve Donald Andrews (1992), “Further evidence on the great crash, the oil
price shock, and the unit root hypothesis”, Journal of Business and Economic Statistics,
c.10, ss.251-270.
127
EKLER
Ek1. Veri Seti Tanımları
Tablo Ek 1.1. Reel Toplam Talep Bilesenleri Veri Seti Tanımları (1987=100)(1)
Degiskenin Açıklanması Dönemi
Tüketim: Özel Nihai Tüketim Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Dayanıksız: Özel Nihai Dayanıksız Tüketim Harcamaları(2) 1987.Q1-2003.Q4
Dayanıklı: Özel Nihai Dayanıklı Tüketim Harcamaları 1987.Q1-2003.Q4
Kamu Har.: Kamu Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Maas-Ücret: Kamunun Maas ve Ücret Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Diger Cari: Kamunun Diger Cari Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Yatırım: Yatırım Harcamaları (Sabit Sermaye Olusumu) 1980.Q1-2003.Q4
Kamu Sek.: Kamu Sektörü Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Makine-Tç.: Kamu Sektörü Makine Teçhizat Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Bina-B.dısı: Kamu Sektörü Bina ve Bina Dısı nsaat Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Özel Sek:. Özel Sektör Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Makine-Tç.: Özel Sektör Makine Teçhizat Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Bina-Konut: Özel Sektör Bina ve Konut nsaatı Yatırım Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Vergi Oran: Konsolide bütçe vergi gelirlerinin nominal GSYH’ya oranı 1980.Q1-2003.Q4
Stoklar: Stok Degismelerinin GSYH’ya Oranı 1980.Q1-2003.Q4
Yat+St: Yatırım Harcamaları + Stok Degismeleri 1980.Q1-2003.Q4
hracat: hracat Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
thalat: thalat Harcamaları 1980.Q1-2003.Q4
Sermaye  : Sermaye Malları thalaı 1980.Q1-2003.Q4
Arama : Aramal thalatı 1980.Q1-2003.Q4
Tüketim : Tüketim Malları thalatı 1980.Q1-2003.Q4
(1) Reel Toplam Talep Bilesenleri veriler, DE ve TCMB veri dagıtım sisteminden temin edilmistir.
(2) Özel nihai dayanıksız tüketim harcamaları, özel nihai tüketim harcamalarından özel nihai
dayanıklı tüketim harcamalarının çıkarılmasıyla elde edilmistir.
Tablo Ek 1.2. Açık Ekonomi Degiskenleri Veri Seti Tanımları
Degiskenin Açıklanması Dönemi
DTO: Dıs Ticaret Oranı (1) 1980.Q1-2003.Q4
DTH: Dıs Ticaret Hadleri (2) 1990.Q1-2003.Q4
DSÜ: Dünya Sanayi Üretim ndeksi(3) 1980.Q1-2003.Q4
(1) Dıs ticaret oranı, reel ihracat harcamalarının reel ithalat harcamalarına oranı olarak
hesaplanmıstır. Reel ihracat ve reel ithalat harcamaları veriler, DE ve TCMB veri dagıtım
sisteminden temin edilmistir.
(2) Dıs Ticaret Hadleri, ihracatın birim degerinin ithalatın birim degerine oranı olarak hesaplanmıstır.
hracat ve ithalatın birim degerleri (1995=100), IMF IFS’den alınmıstır.
(3) Dünya Sanayi Üretim ndeksi (1995=100), IMF IFS’den alınmıstır.
128
Tablo Ek 1.3. Reel Üretim Veri Seti Tanımları (1987=100)
Degiskenin Açıklanması Dönemi
Tarım: Tarım Sektörü Üretimi(1) 1980.Q1-2003.Q4
Sanayi: Sanayi Sektörü Üretimi(1) 1980.Q1-2003.Q4
nsaat: nsaat Sanayii Sektörü Üretimi(1) 1980.Q1-2003.Q4
Ticaret: Ticaret Sektörü Üretimi(1) 1980.Q1-2003.Q4
Sermaye: Sermaye Stoku(2) 1980.Q1-2003.Q4
Reel Faiz1: Reel Faiz Oranı(3) 1980.Q1-2003.Q4
Reel Faiz2: Reel Faiz Oranı 1990.Q1-2003.Q4
sgücü: malat Sanayi Çalısanların Ortalaması(4) 1980.Q1-2003.Q4
Saat: malat Sanayii Ortalama Çalısan Saat(4) 1980.Q1-2003.Q4
Ücret 1: malat Sanayii Kisi Basına Reel Ücret(5) 1990.Q1-2003.Q4
Ücret 2: malat Sanayii Çalısılan Saat Basnaı Reel Ücret(5) 1990.Q1-2003.Q4
Verimlilik: malat Sanayii sgücü Verimliligi(5) (Kısmi Verimlilik ndeksi) 1990.Q1-2003.Q4
Reel Kur: Reel Döviz Kuru(6) 1980.Q1-2003.Q4
(1) Reel üretim verileri, TCMB veri dagıtım sisteminden temin edilmistir.
(2) Reel sermaye stokunun hesaplanmasında, Kt (1 d )Kt 1 It − = − + esitliginden yararlanılmıstır.
K1979 degeri, Dervis (1978) çalısmasından alınan 1973 yılı sermaye stokuna, reel yatırımlar
eklenerek elde edilmistir. Yıpranma payı oranı (    ) olarak, yıllık dönemler için (0.05) ve üç aylık
dönem için (0.0125) degeri kullanılmıstır. Reel yatırım verisi, DE ve TCMB veri dagıtım
sisteminden temin edilmistir.
(3) Reel faiz oranı olarak, enflasyondan arındırılmıs yurtiçi getiri oranı kullanılmıstır. Bu oranın
hesaplanmasında ise r=[((1+i)/(1+p))-1] esitligi kullanılmıstır. Burada i, 3 aylık nominal faiz oranı
ve p, 3 aylık enflasyon (TÜFE) oranıdır. Nominal faiz oranı ve 3 aylık enflasyon (TÜFE) oranı
verileri, DE ve TCMB veri dagıtım sisteminden temin edilmistir. Reel Faiz1 degiskenin
hesaplanamasında nominal faiz oranı olarak 3 aylık mevduat faiz oranı; Reel Faiz2 degiskenin
hesaplanamasında ise iç borçlanma senetlerinin 3 aylık bilesik getiri oranları (Hazine
Müstesarlıgı) kullanılmıstır.
(4) malat sanayii üretimde çalısanlar ortalaması ve toplam çalısılan saat verileri, DE’den temin
edilmistir.
(5) malat sanayii kisi basına reel ücret, saat basına reel ücret ve isgücü verimliligi verileri, TCMB
veri dagıtım sisteminden temin edilmistir.
(6) Reel döviz kuru endeksi, 1987=100 baz yılına göre hazırlanmıstır. lk olarak reel döviz kuru için
D F RER= P (P *E) esitligi kullanılmıstır. Burada PD, yurtiçi fiyatlar genel düzeyi olarak tüketici
fiyatları endeksi kullanılmıstır. PF, yurtdısı fiyatlar genel düzeyidir; Almanya ile Amerika fiyat
endekslerinin ortalaması seklinde hesaplanmıstır. E, nominal döviz kurudur ve Almanya ile
Amerika’nın nominal döviz kurlarının ortalaması seklinde hesaplanmıstır:
(0.5)*CPIDM+(0.5)CPIUS*(USD/DM)*(USD1987Q1/DM1987Q1) F P =
E=(0.5)*USD+(0.5*DM)(USD1987Q1/DM1987Q1)
Burada CPIDM ve CPIUS, sırasıyla Almanya ve Amerika için tüketici fiyat endeksi; DM ve
USD, sırasıyla Almanya ve Amerika için ulusal para (TL) cinsinden nominal döviz kuru satıs
fiyatı; (USD1987Q1/DM1987Q1), baz yılı basında USD ve DM döviz kuru paritesi; son olarak
(USD/DM), cari dönemlerdeki USD ve DM döviz kuru pariteleridir. Bu sekilde hesaplanan RER,
1987=100 olacak sekilde endekslenmistir. Bu endeksteki artıslar (azalıslar), ulusal paranın deger
kazanması (kaybı) anlamına gelmektedir.
Yurtiçi fiyatlar genel düzeyi olarak, tüketici fiyat endeksi kullanılmıstır. ABD ve Almanya için
de fiyatlar genel düzeyi olarak, tüketici fiyat endeksleri kullanılmıstır. Bu indeksler, IMF IFS’den;
ABD doları ve Alman markı (2002.q2-2003.q4 dönemi için Euro satıs kurundan Alman markı /
Euro dönüsüm oranı kullanılarak hesaplanmıstır.) ise TCMB veri dagıtım sisteminden temin
edilmistir.
129
Tablo Ek 1.4. Nominal Büyüklükler Veri Seti Tanımları
Degiskenin Açıklanması Dönemi
CBM: Merkez Bankası Parası(1) 1985.Q1-2003.Q4
RM: Rezerv Para(1) 1985.Q1-2003.Q4
M1: M1 Para Arzı(1) 1980.Q1-2003.Q4
M2: M2 Para Arzı(1) 1980.Q1-2003.Q4
M2-M1: Vadeli Mevduat (Kamu Hariç) (2) 1980.Q1-2003.Q4
DGSMH: GSMH Deflatörü (1987=100) (3) 1980.Q1-2003.Q4
DGSYH: GSYH Deflatörü (1987=100) (3) 1980.Q1-2003.Q4
TÜFE: Tüketici Fiyat ndeksi, 1987=100) (4) 1980.Q1-2003.Q4
p: Enflasyon Oranı (TÜFE) (1987=100) (5) 1980.Q2-2003.Q4
g: GSMH Büyüme Hızı(6) 1980.Q2-2003.Q4
(1) Para arzı verileri, TCMB veri dagıtım sisteminden temin edilmistir.
(2) Vadeli mevduat, M2 para arzından M1 para arzının çıkarılması ile elde edilmistir.
(3) GSMH deflatörü, nominal GSMH’nin reel GSMH’ya oranından, GSYH deflatörü, nominal
GSYH’nin reel GSYH’ya oranından elde edilmistir.
(4) Tüketici fiyat indeksi (TÜFE), DE ve TCMB veri dagıtım sisteminden temin edilmistir.
(5) TÜFE’ye hesaplanan enflasyon oranı, mevsimsellikten arındırılmıs TÜFE serisinin logaritmik
birinci sıra farkıdır.
(6) GSMH Büyüme Hızı, Reel GSMH’nın mevsimsellikten arındırılması ve logaritmik birinci sıra
farkının alınmasıyla hesaplanmıstır.
130
Ek2: Kalibrasyonda Kullanılan Parametrelerin Hesaplanması
stihdam (Çalısma Süresi) : sgücünün çalısmaya ayırdıgı zaman (1/3=0.3333) gün (8
saat) kabul edilmistir. Geriye kalan zaman bos zamandır.
Amortisman Oranı: Üç aylık amotisman oranıdır (0.0125). Nehru ve Dhareshwar
(1993)’a göre, gelismekte olan ülkeler için amortisman oranı % 4-5 arasında
degismektedir. Nehru ve Dhareshwar (1993)’ın aralarında Türkiye’nin oldugu GOÜ
için sermaye stoklarını hesapladıgı çalısmasında amortisman oranı %5 alınmaktadır.
ndirgeme Oranı: b (1 r) 1 − = + esitligi aracılıgıyla hesaplanmıstır (0.9758).
Ortalama Reel Getiri: Enflasyondan arındırılmıs yurtiçi getiri oranı kullanılmıstır. Üç
aylık ortalama reel getiri, r=[((1+i)/(1+p))-1] esitligi kullanılarak ve mevsimsellikten
arındırılarak elde edilen serinin ortalama degeridir (0.0248). Burada i, 3 aylık nominal
faiz oranı ve p, 3 aylık enflasyon (TÜFE) oranıdır. Nominal faiz oranı ve 3 aylık
enflasyon (TÜFE) oranı verileri, DE ve TCMB veri dagıtım sisteminden temin
edilmistir.
Mean 0.024820
Median 0.027888
Maximum 0.129257
Minimum -0.076269
Std. Dev. 0.032671
Skewness -0.432299
Kurtosis 4.831337
Jarque-Bera 16.40530
Probability 0.000274
Sum 2.382737
Sum Sq. Dev. 0.101401
Observations 96
-.08
-.04
.00
.04
.08
.12
.16
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
SP8R
Ortalama Reel Getiri
131
Ortalama Vergi Oranı: Mevsimsellikten arındırılmıs, konsolide bütçe vergi
gelirlerinin (Maliye Bakanlıgı) nominal GSYH oranı serisinin ortalama degeridir
(0.1543).
Vergi Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı ve Standart Sapması:
Mevsimsellikten arındırılmıs vergi oranı degiskeni, otoregresif süreç
(Tt rTTt 1 (1 rT )T e T ,t − = + − + ) olarak tanımlanmıstır. T , T r , T ,t e ve T s , sırasıyla sürecin
ortalaması (0.1543), birinci sıra otokorelasyon katsayısı, vergi sokları ve vergi
soklarının standart sapmasıdır. Sıradan en küçük kareler yöntemiyle, T r = 0.9007 ve
T s = 0.0143 degerleri, tahmin edilmistir.
Mean 0.154349
Median 0.142728
Maximum 0.257422
Minimum 0.096569
Std. Dev. 0.040473
Skewness 0.965853
Kurtosis 2.891961
Jarque-Bera 14.97263
Probability 0.000561
Sum 14.81755
Sum Sq. Dev. 0.155618
.08
.12
.16
.20
.24
.28
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
VOSA
Ortalama Vergi Oranı
Vergi Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısının ve Standart Sapmasının
Sıradan En Küçük Kareler Yöntemiyle Tahmini
Dependent Variable: VO
Method: Least Squares
Sample (adjusted): 1980Q1 2003Q3, Included observations: 95 after adjustments
Newey-West HAC Standard Errors & Covariance (lag truncation=3)
VO=C(1)*VO(1)+(1-C(1))*0.1543
Coefficient Std. Error t-Statistic Prob.
C(1) 0.900675 0.036429 24.72434 0.0000
R-squared 0.866629 Mean dependent var 0.153265
Adjusted R-squared 0.866629 S.D. dependent var 0.039259
S.E. of regression 0.014337 Akaike info criterion -5.641431
Sum squared resid 0.019323 Schwarz criterion -5.614548
Log likelihood 268.9680 Durbin-Watson stat 2.823734
132
Kamu Harcaması Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı ve Standart
Hatası: Mevsimsellikten arındırılmıs, dogal logaritması alınmıs reel kamu harcamaları
degiskeni, otoregresif süreç (Gt rGGt 1 (1 rG )G e G,t − = + − + ) olarak tanımlanmıstır. G ,
G r , G,t e ve G s , sırasıyla sürecin ortalaması (7.4), birinci sıra otokorelasyon katsayısı,
kamu harcaması sokları ve bu sokların standart sapmasıdır. Sıradan en küçük kareler
yöntemiyle, G r =0.9978 ve G s = 0.0407 degerleri tahmin edilmistir.
Mean 7.397292
Median 7.408205
Maximum 7.876670
Minimum 6.837910
Std. Dev. 0.306948
Skewness -0.126845
Kurtosis 1.806471
Jarque-Bera 5.955480
Probability 0.050908
Sum 710.1401
Sum Sq. Dev. 8.950638
6.8
7.0
7.2
7.4
7.6
7.8
8.0
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GOVT
Reel Kamu Harcamaları
Kamu Harcaması Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısının ve Standart Sapmasının
Sıradan En Küçük Kareler Yöntemiyle Tahmini
Dependent Variable: GOVT
Method: Least Squares
Sample (adjusted): 1980Q1 2003Q3
Included observations: 95 after adjustments
Newey-West HAC Standard Errors & Covariance (lag truncation=3)
GOVT=C(1)*GOVT(1)+(1-C(1))*7.4
Coefficient Std. Error t-Statistic Prob.
C(1) 0.997782 0.012633 78.98285 0.0000
R-squared 0.982299 Mean dependent var 7.393332
Adjusted R-squared 0.982299 S.D. dependent var 0.306101
S.E. of regression 0.040725 Akaike info criterion -3.553473
Sum squared resid 0.155902 Schwarz criterion -3.526590
Log likelihood 169.7899 Durbin-Watson stat 2.170923
133
Parasal Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı: Mevsimsellikten arındırılmıs
nominal para arzı büyüme oranı serisi, otoregresif süreç (mt rmmt 1 (1 rm )m e m,t − = + − + )
olarak tanımlanmıstır. m , m r , m,t e ve m s , sırasıyla sürecin ortalaması (0.1133), birinci
sıra otokorelasyon katsayısı, parasal soklar ve parasal sokların standart sapmasıdır.
Sıradan en küçük kareler yöntemiyle, m r = – 0.1254 ve m s = 0.0772 degerleri, tahmin
edilmistir.
Mean 0.113313
Median 0.107390
Maximum 0.333070
Minimum -0.109170
Std. Dev. 0.077426
Skewness 0.057526
Kurtosis 3.916032
Jarque-Bera 3.373895
Probability 0.185084
Sum 10.76473
Sum Sq. Dev. 0.563509
Observations 95
-.2
-.1
.0
.1
.2
.3
.4
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
GM1
Nominal Para Arzı (M1) Büyüme Oranı
Parasal Sokların Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısının ve Standart Sapmasının
Sıradan En Küçük Kareler Yöntemiyle Tahmini
Dependent Variable: GM1
Method: Least Squares
Sample (adjusted): 1980Q2 2003Q3
Included observations: 94 after adjustments
Newey-West HAC Standard Errors & Covariance (lag truncation=3)
GM1=C(1)*GM1(1)+(1-C(1))*0.1133
Coefficient Std. Error t-Statistic Prob.
C(1) – 0.125428 0.139591 -0.898541 0.3712
R-squared 0.015728 Mean dependent var 0.113400
Adjusted R-squared 0.015728 S.D. dependent var 0.077836
S.E. of regression 0.077222 Akaike info criterion -2.273685
Sum squared resid 0.554580 Schwarz criterion -2.246629
Log likelihood 107.8632 Durbin-Watson stat 1.998188
134
Enflasyon Oranı: TÜFE’nin logaritmik birinci sıra farkı. Üç aylık enflasyon serisinin
ortalama degeri (0.1132)’dir.
Mean 0.1132
Median 0.1119
Maximum 0.3403
Minimum 0.0077
Std. Dev. 0.0524
Skewness 0.9287
Kurtosis 5.4030
Jarque-Bera 36.5124
Probability 0.0000
Sum 10.7503
Sum Sq. Dev. 0.2577
Observations 95
.00
.05
.10
.15
.20
.25
.30
.35
80 82 84 86 88 90 92 94 96 98 00 02
ENFLASYON
3 Aylık Enflasyon Oranı
Teknoloji Soklarının Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısı ve Standart Hatası:
Solow artıgı (teknoloji sokları), otoregresif bir süreç
( 1 , (1 ) t t t S S S a a a r r e − = + − + ) izledigi kabul edilmektedir. Sürecin ortalaması, birinci
sıra otokorelasyon katsayısı ve teknoloji soklarının standart sapması, S =(4.827),
a r =0.8445 ve a s = 0.0288 olarak tahmin edilmistir:
Solow artıgı (SR)’nın hesaplanmasında, birçok RBC modelinde kullanılan
Cobb-Douglas üretim fonksiyonuna basvurulmustur:
a −a = 1 Y AK L , 0 <a <1
Burada, Y, reel GSMH; A, toplam faktör verimliligi, K, reel sermaye stoku ve
L, isgücüdür. Üretim fonksiyon, isgücü basına çıktı ve sermaye degiskenlerine göre
asagıdaki gibi yeniden düzenlenebilir:
−1 1− −1 YL = AK L L a a
− a −a YL = AK L 1
a (Y / L) = A(K / L)
a y = Ak
135
sgücü basına degerlerle ifade edilen üretim fonksiyonun dogal logaritması
alındıgında ise:
ln y = ln A +a ln k
elde edilir. Ekonometrik olarak tahmin edilecek model ise
t t t ln y =a ln k +e
olarak yazılır. Burada, t
e , regresyonun artıgıdır ve teknolojik gelismenin ölçütü
olan Solow artıgına karsılık gelmektedir.
Reel GSMH, DE ve TCMB veri dagıtım sisteminden alınmıstır. Reel sermaye
stokunun hesaplanmasında, 1 (1 ) t t t K d K I − = − + esitliginden yararlanılmıstır. K1979
degeri, Dervis (1978) çalısmasından alınan 1973 yılı sermaye stokuna, reel yatırımlar
eklenerek elde edilmistir. Yıpranma payı oranı (    ) olarak, yıllık dönemler için (0.05) ve
üç aylık dönem için (0.0125) degeri kullanılmıstır. Reel yatırım verisi, DE ve TCMB
veri dagıtım sisteminden temin edilmistir. Türkiye ekonomisinde 1980-2003 dönemi
için üçer aylık isgücü serisi bulunmamaktadır. Mevcut isgücü serisi, 1980-1987 dönemi
için yıllık, 1988-1999 dönemi için altı aylık ve 2000-2003 dönemi için üçer aylıktır.
malat sanayii (toplam) üretimde çalısanlar ortalaması serisindeki büyüme oranları
kullanılarak Türkiye ekonomisi için 1980-2003 dönemine ait üçer aylık seri içindeki
bosluklar doldurulmustur ve regresyonda kullanılan isgücü (L) serisi elde edilmistir.
Serilerin duraganlıkları test etmek ve kaçıncı derecede duragan olduklarını
belirlemek için, Genisletilmis Dickey-Fuller (ADF), Kwiatkowski, Phillips, Schmid ve
Shin (KPSS) ve Zivot-Andrews (ZA) birim kök testleri ampirik çalısmalarda yaygın
olarak kullanılmaktadır. ADF, KPSS ve ZA birim kök testleri sonuçlarına göre, y
degiskeni duragan degildir ve bütünlesme derecesi 1’e esittir. ADF testine göre, k
degiskeninin duragan görülse de, KPSS ve ZA testleri k degiskeninin duragan
olmadıgını göstermektedir. y ve k degiskenlerin duragan olmadıgına karar verilmistir.
136
ADF, PP VE KPSS Birim Kök Testleri
DÜZEY 1. FARK
ADF KPSS ZA ADF KPSS ZA
SONUÇ
YL
-3.2799
(-3.4578)
[ 0, c+t ]
0.1508
(0.1460)
[ 6, c+t ]
-5.04
(-5.08)
[2, 1988:1]
-9.1642
(-1.9443)
[1, c+t yok]
0.0289
(0.4630)
[ 2, c ]
-5.14
(-5.08)
[6, 1998:4]
I (1)
KL
-3.7111
(-3.4578)
[ 0, c+t ]
0.1897
(0.1460)
[ 6, c+t ]
-5.04
(-5.08)
[2, 1999:2]
0.1059
(0.4630)
[ 11, c ]
-7.25
(-5.08)
[3, 1999:2]
I (1)
Açıklamalar: ADF ve KPSS birim kök testleri için, ilk olarak birim kök test degerleri verilmistir. Bu
testlerin altındaki parantez içerisindeki degerler sırasıyla her test degerine ait % 5’lik McKinnon ve %
5’lik KPSS (1992) asimtotik kritik degerleridir. Köseli parantez içerisindeki ifadelerden ilki birim kök
testlerinde kullanılan en uygun gecikme sayıları (ADF için BIC ve KPSS için, Newey-West düzeltme
gecikmesi seçenegi kullanılarak elde edilmistir) ve ikincisi ise birim kök testlerinde kullanılan
modellerdir (c+t, trend ve sabiti içerir; c, sadece sabiti içerir ve c+t yok, trend ve sabiti içermez).
ZA birim kök testi için minimum t-test degerleri verilmistir. Her bir test istatistigi için %5 kritik
deger, pararantez içerisindedir. Köseli parantez içerisinde ise en uygun gecikme sayısı, serinin sabit ve
trendindeki kırılma noktalarının zamanı verilmistir.
Duragan olmaya zaman serileri, farkları alınarak duragan hale getirilmektedir.
Eger degiskenler, birlikte hareket eden ortak bir trende sahiplerse, farkın alınması ortak
trendi ortadan kaldırmakta ve istatistiksel bilgi kaybına yol açmaktadır. Duragan
olmayan ekonomik degiskenlerin, dogrusal bilesimlerinin duragan olup olmadıgı test
etmek ve uzun dönemli iliskileri arastırmak üzere yapılan çalısmalar Engle ve
Granger’in (1987) makalesi ile baslamıstır. Johansen (1991) ve Johansen ve Juselius
(1990), esbütünlesme testi ise en çok kullanılan yöntemlerden birisidir. Johansen
esbütünlesme yönteminde, esbütünlesmenin dogası ve esbütünlesme vektör sayılarına
ait bilgiler kurulan modelden tahmin edilmektedir. Esbütünlesme teorisine göre,
degiskenler arasında esbütünlesme varsa, dengeden sapmalar geçicidir ve yeniden
dengeye yönelmede uyum süreci önemli olmaktadır. Bu amaç dogrultusunda hata
düzeltme modeli (VEC) yaygın olarak kullanılmaktadır. Esbütünlesme testi, modelin
gecikme sayısına da duyarlıdır. Uygun gecikme sayısı ise kısıtlanmamıs VAR
modelinden son öngörü hatası (final prediction error) bilgi kriteri kullanılarak elde
edilmistir.
Türkiye ekonomisinde yasanan 5 Nisan 1994 ve 2001 Subat krizlerinin için
D1994(1994:Q1:Q2) ve D2001(2001:Q1:Q2) kukla degiskenleri olusturulmustur.
Esbütünlesme testinde yokluk hipotezi (H0: r=0), %5 anlamlılık düzeyinde
reddedilmistir. kinci yokluk hipotezi (H0: r
1), ise kabul edilmistir. Bu sonuca göre y
ve k arasında bir tane esbütünlesme iliskisi bulunmaktadır:
137
t t t ln y =a ln k +e Üretim Fonksiyonunun
Hata Düzeltme Modeli le Tahmin Edilmesi
Vector Error Correction Estimates
Sample (adjusted): 1981Q3 2003Q4
Included observations: 90 after adjustments
Standard errors in ( ) & t-statistics in [ ]
Cointegrating Eq: CointEq1
YL(-1) 1.000000
KL(-1) -0.560043
(0.04485)
[-12.4857]
C -4.827028
Error Correction: D(YL) D(KL)
CointEq1 -0.208234 -0.011030
(0.07708) (0.06753)
[-2.70147] [-0.16334]
D(YL(-1)) -0.141241 -0.002006
(0.13643) (0.11952)
[-1.03527] [-0.01678]
D(YL(-2)) 0.095601 -0.028802
(0.12305) (0.10780)
[ 0.77694] [-0.26718]
D(YL(-3)) 0.042864 -0.099042
(0.12394) (0.10858)
[ 0.34584] [-0.91214]
D(YL(-4)) -0.257913 -0.157665
(0.12457) (0.10913)
[-2.07041] [-1.44472]
D(YL(-5)) 0.107260 0.110453
(0.12840) (0.11249)
[ 0.83534] [ 0.98189]
D(KL(-1)) 0.231609 -0.175924
(0.17766) (0.15564)
[ 1.30367] [-1.13032]
D(KL(-2)) 0.210033 -0.008993
(0.17477) (0.15311)
[ 1.20178] [-0.05874]
D(KL(-3)) -0.069755 -0.094251
(0.16998) (0.14891)
[-0.41038] [-0.63294]
D(KL(-4)) 0.165577 -0.047555
(0.16774) (0.14695)
[ 0.98713] [-0.32362]
D(KL(-5)) 0.131576 0.087536
(0.16789) (0.14708)
[ 0.78370] [ 0.59515]
C 0.005536 0.013292
(0.00489) (0.00428)
[ 1.13327] [ 3.10573]
D1994 -0.082194 -0.019363
(0.02346) (0.02056)
[-3.50310] [-0.94198]
D2001 -0.113814 -0.025588
(0.02338) (0.02048)
[-4.86889] [-1.24951]
R-squared 0.447614 0.198056
Adj. R-squared 0.353127 0.060881
Sum sq. resids 0.071467 0.054850
S.E. equation 0.030665 0.026865
F-statistic 4.737299 1.443823
Log likelihood 193.5204 205.4289
Akaike AIC -3.989343 -4.253976
Schwarz SC -3.600484 -3.865117
Mean dependent 0.006262 0.009312
S.D. dependent 0.038127 0.027722
Determina nt resid covariance
(dof adj.) 2.94E-07
Determinant resid covariance 2.10E-07
Log likelihood 436.5924
Akaike information criterion -9.035388
Schwarz criterion -8.202118
138
Hata Düzeltme Modeli Artıgının Normallik Testleri
0
2
4
6
8
10
12

  bitirme tezi izle,           bitirme tezi konuları,          bitirme tezi kuralları,           bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezi örneği,           bitirme tezleri,           bitirme ödevi,           lisans bitirme tezi,           tez konuları,                      iktisat,                makro iktisat,                mikro iktisat,                istatistik bitirme tezi,                muhasebe,                maliye,                Çalışma Ekonomisi,                bitirme tezi örneği,          bitirme tezi örnekleri,          bitirme tezleri,          lisans bitirme tezi,          bitirme tezi izle,                  Hukuka Giriş Bitirme Tezi,      ,işkhvx<bitirme tezi konuları,          bitirme ödevi,          örnek bitirme tezi,          bitirme projesi,          bitirme tezi kuralları,                  bitirme tezi örneği,      bitirme tezi örnekleri, 
-0.1 0.0 0.1
Series: COINTEQ01
Sample 1980Q1 2003Q4
Observations 90
Mean 1.22e-16
Median 0.002848
Maximum 0.138936
Minimum -0.148986
Std. Dev. 0.055260
Skewness -0.297212
Kurtosis 3.157285
Jarque-Bera 1.417790
Probability 0.492188
VEC Residual Normality Tests
Orthogonalization: Cholesky (Lutkepohl)
H0: residuals are multivariate normal
Sample: 1980Q1 2003Q4
Included observations: 90
Component Skewness Chi-sq df Prob.
1 -0.084053 0.105974 1 0.7448
2 0.138517 0.287805 1 0.5916
Joint 0.393779 2 0.8213
Component Kurtosis Chi-sq df Prob.
1 3.610747 1.398793 1 0.2369
2 2.389620 1.397112 1 0.2372
Joint 2.795905 2 0.2471
Component
Jarque-
Bera df Prob.
1 1.504766 2 0.4712
2 1.684917 2 0.4307
Joint 3.189684 4 0.5266
VEC Residual Heteroskedasticity Tests:
Includes Cross Terms
Sample: 1980Q1 2003Q4 Included observations: 90
Joint test:
Chi-sq df Prob.
261.0773 243 0.2031
VEC Residual Serial Correlation LM Tests
H0: no serial correlation at lag order h
Sample: 1980Q1 2003Q4
Included observations: 90
Lags LM-Stat Prob
1 1.226492 0.8737
2 1.537293 0.8200
3 8.079377 0.0887
4 6.011570 0.1983
5 2.663680 0.6156
6 5.631989 0.2284
7 3.157956 0.5317
8 0.978041 0.9131
Probs from chi-square with 4 df.
VEC Residual Portmanteau Tests for
Autocorrelations
H0: no residual autocorrelations up to lag h
Sample: 1980Q1 2003Q4
Lags Q-Stat Prob.
Adj QStat
Prob. df
6 12.17021 0.0161 12.78587 0.0124 4
7 14.80898 0.0630 15.64718 0.0477 8
8 15.64674 0.2080 16.56668 0.1666 12
9 18.68864 0.2851 19.94656 0.2226 16
10 21.54595 0.3656 23.16104 0.2810 20
11 27.20525 0.2950 29.60834 0.1981 24
12 30.81207 0.3255 33.77006 0.2085 28
13 39.75686 0.1629 44.22500 0.0737 32
14 43.10414 0.1935 48.18889 0.0843 36
15 47.31584 0.1987 53.24292 0.0784 40
16 49.11366 0.2757 55.42946 0.1158 44
17 50.61727 0.3706 57.28323 0.1686 48
18 54.29993 0.3869 61.88656 0.1639 52
19 58.24538 0.3927 66.88783 0.1513 56
20 61.55868 0.4200 71.14779 0.1537 60
25 73.97866 0.6684 88.04461 0.2520 80
*T he test is valid only for lags la rger than the
VAR lag order. df is degrees of freedom for
(approximate) chi-square distribution
139
Solow artıgı ( ) t t e = S , hata düzeltme modelinden elde edilen artıklara modelin
sabit teriminin (log(A)=4.827) eklenmesi ile elde edilmistir. Solow artıgı (Teknoloji
sokları), otoregresif bir süreç ( 1 , (1 ) t t t S S S a a a r r e − = + − + ) izledigi kabul edilmektedir.
Sürecin ortalaması, birinci sıra otokorelasyon katsayısı ve soklarının standart sapması,
en küçük kareler yöntemiyle S =4.827 a r =0.8445 ve a s = 0.0288 olarak tahmin
edilmistir:
Teknoloji Soklarının Birinci Sıra Otokorelasyon Katsayısının ve Standart Sapmasının
Sıradan En Küçük Kareler Yöntemiyle Tahmini
Dependent Variable: S
Method: Least Squares
Sample (adjusted): 1981Q4 2003Q4
Included observations: 89 after adjustments
S=C(1)*S(-1)+(1-C(1))*4.827
Coefficient Std. Error t-Statistic Prob.
C(1) 0.844493 0.055226 15.29147 0.0000
R-squared 0.726504 Mean dependent var 4.827806
Adjusted R-squared 0.726504 S.D. dependent var 0.055039
S.E. of regression 0.028784 Akaike info criterion -4.246845
Sum squared resid 0.072908 Schwarz criterion -4.218882
Log likelihood 189.9846 Durbin-Watson stat 1.790712
140
Ek 3. Verimlilik ile Olan Çapraz Korelasyonlar
Verimlilik ile olan Çapraz Korelasyonlar
V1
V2
AR1 Xt-5 Xt-4 Xt-3 Xt-2 Xt-1 Xt Xt+1 Xt+2 Xt+3 Xt+4 Xt+5
Verimlilik 5.65 0.86 0.21 0.33 0.51 0.70 0.86 1.00 0.86 0.70 0.51 0.33 0.21
GM1 7.74 1.37 -0.13 0.12 0.13 0.13 0.22 0.08 0.13 0.18 0.11 0.15 0.17 0.20
Kamu Har. 4.01 0.71 0.52 -0.22 -0.14 -0.01 0.14 0.23 0.27 0.24 0.09 0.01 -0.01 -0.03
Reel Faiz1 2.53 0.45 0.59 0.18 0.03 -0.11 -0.20 -0.18 -0.02 0.05 0.05 0.02 -0.11 -0.20
stihdam 4.46 0.79 0.70 0.06 0.18 0.30 0.43 0.40 0.29 0.15 -0.01 -0.05 -0.06 -0.02
Ücret 11.9 2.11 0.65 -0.20 -0.21 -0.15 -0.01 0.16 0.27 0.30 0.29 0.26 0.17 0.10
GSMH 3.43 0.61 0.69 -0.20 0.02 0.23 0.44 0.68 0.56 0.41 0.22 0.01 -0.06 -0.07
Açıklama: V1, çevrimlerdeki degiskenlik; V2, göreceli degiskenlik ve AR1 birinci sıra otokorelasyon katsayısıdır.
Verimlilik : Solow Artıgı
GM1 : Nominal M1 para arzı büyüme oranı;
Kamu Har. : Reel Kamu Harcamaları;
Reel Faiz1 : Reel faiz oranı (enflasyondan arındırılmıs yurtiçi getiri oranı);
stihdam : malat Sanayii Ortalama Çalısan Saat;
Ücret : malat Sanayii Çalısılan Saat Basına Reel Ücret ve
GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla.
141
ÖZGEÇMS
KSSEL BLGLER
ADI VE SOYADI : Ali ACARAVCI
DOGUM YER VE YILI : Karaisalı / ADANA – 1974
ADRES : Cumhuriyet Mah. Menekse Sok. Mercan 1A Apt. No:4
Kırıkhan / HATAY
TELEFON : 0536 2285418
E-POSTA : acaravci@hotmail.com
: acaravci@yahoo.com
EGTM DURUMU
Doktora : ÇUKUROVA ÜNVERSTES,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, ktisat Anabilim Dalı 2005
Diploma : The International Centre For Advanced Mediterranean
Agronomic Studies, The Mediterranean Agronomic
Institute of Chania,
The Specialised Post-University Diploma (D.S.P.U.)
in Economic Sciences, Management, Marketing and
Finance 2001
Yüksek Lisans ÇUKUROVA ÜNVERSTES,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, ktisat Anabilim Dalı 2000
Lisans ÇUKUROVA ÜNVERSTES,
BF, ktisat Bölümü 1997
Lise KARASALI LSES 1991
S TECRÜBES
Arastırma Görevlisi
ÇUKUROVA ÜNVERSTES
BF ktisat Bölümü
1997-2006
YABANCI DL
ngilizce
142
BLMSEL YAYINLAR
Ulusal Bildiriler
Köksel, Bilge ve Ali Acaravcı (2005) “Yeni Keynezyen ktisat ve Ücret Katılıkları:
Türk malat Sanayii için Bir Uygulama” Mugla Üniversitesi ktisadi ve dari Bilimler
Fakültesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Para Teorisi ve Politikasında Son
Gelismeler Sempozyumu II, 24-26 Subat, Mugla.
Ulusal Hakemli Dergide Yayınlanmıs Makaleler
Ökten, N. Zeynep ve Ali Acaravcı (2004), “Türkiye malat Sanayiinde Schumpeterci
Yaklasımın Test Edilmesi”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Cilt 13, Sayı 1, Yıl 2004, Sayfa 89-102.
Acaravcı, Ali ve Cuma Bozkurt (2006), “Enflasyon Hedeflemesinde Beklentilerin
Önemi: Türkiye Ekonomisi için Ampirik Bir Çalısma”, Çukurova Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 15, Sayı 1, Sayfa 1-12.
Uluslararası Hakemli Dergide Yayınlanmıs Makaleler
Acaravcı, Ali ve lhan Öztürk (2003), “Döviz kurundaki Degiskenligin Türkiye
hracatı Üzerine Etkisi: Ampirik Bir Çalısma”, Eastern Mediterranean University
Faculty of Business and Economics, Review of Social, Economic and Business Studies,
Volume 2, Fall 2002-2003.

Tez Ödev Talep Formu

Son Faaliyetler
Kasım 2024
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930