Google 12 aralık 2012de dunya devi intelin kurucusu olan robert noyceyi unutmadı ve andı güzel bir logo ile karışımıza doodlesini çıkarttı teşekkürler google
Robert Noyce, dünyanın en başarılı bilgisayar donanım firması olan Intel’in kurucularından birisi.
Robert Noyce 1927 yılında Iowa eyaletinde doğdu. Babası papazdı. Büyükbabası ve büyükbüyükbabası da papazdı. Ama Noyce papaz olmayı düşünmüyordu. Daha çok öğretmen olmayı planlıyordu. Tekniğe ve mekaniğe karşı ilgisi büyüktü. Gençliğinde hurdaya çıkmış bir çamaşır yıkama makinesinin benzinli motorunu bisikletine monte etmeyi başarmıştı. Bisiklet sürerken üşüyen ellerini ısıtmak içinse bir araba aküsü ve yandığında çık ısı yayan bir ampül kullanıyordu. Abisi ile birlikte Popular Sciense dergisinde gördükleri planları kullanarak küçük bir uçak bile yapmışlardı.
Parlak bir okul hayatı vardı. Lise sondayken yakınlarındaki bir üniversitenin birinci yıl fizik derslerini de alıyordu. Üniversitede başarılı bir öğrenim görürken yüzme takımında yarışıyor, bir radyo istasyonunda piyeslerde rol alıyordu. 1949 yılında hem matematik hem fizik bölümlerinden mezun oldu.
Üniversitenin sol sınıfında transistör ile tanıştı. Transistörün teknolojik olarak önemli bir rol oynamasına daha çok vardı ama o geleceğin transistörde olduğunu farketti.
Doktorasını, ünlü Massachutes Teknoloji Enstitüsünde (MIT), fiziksel elektronik dalında yaptı. Doktora bitiminde, 1953 yılında evlendi.
Doktorasını tamamladığında IBM, RCA, AT&T gibi prestijli firmalardan iş teklifi aldı ama çalışmak için Philco firmasını seçti. Çünkü Philco transistörlerle ilgileniyordu.
Philco’da geçirdiği üç yıldan sonra transistörü icat eden William Shockley’den iş teklifi aldı. Shockley o sıralarda Nobel almak üzereydi, konusunda bir otoriteydi ve konuyla ilgili herkes onunla çalışmak için can atıyordu. Noyce ve karısı iki çocuklarını da alarak Shocklye’in yanına, Silikon Vadisine, göç ettiler.
Robert Noyce 84. Doğum Günü
Shockley piyasada daha fazla kullanımını sağlamak için tansistörü ucuza üretmeyi planlıyordu. Bunun için Silikon Vadisinde özel bir laboratuvar kurmuştu.
Ama Noyce’un hevesi kursağında kaldı. Shockley pek normal birisi değildi. Hiçkimseye güvenmiyor ve teknik sırlarının çalınacağından korkuyordu. Bu yüzden sürekli olarak çalışanları kontrol ediyor, onları sürekli gözetim altında tutuyordu. Hatta bazı kişileri yalan makinesine soktuğu ve bazı psikolojik testlere tabi tuttuğu bile söyleniyordu. Laboratuvardan bir iş de çıkmıyordu.
Sonunda, 1957 yılında Noyce ve yedi arkadaşı ayrılıp kendi firmalarını kurdular. Firmalarının ismi Fairchield idi. Robert Noyce 30 yaşındaydı.
Fairchield iki katlı bir depo eskisinde kuruldu. Ama burada kısa zamanda dünyanın iyi yarıiletken laboratuvarını oluşturdular.
1958 yılının sonlarında Fairchield büyük elektronik firmalarına transistör satar duruma geldi. Elektronik firmaları, çok yer kaplayan vakum tüpleri yerine transistör kullanarak ürünlerinde devrim yaptılar. Ama transistöre dayanan bir bilgisayar fikri halen pratiklikten uzaktı.
Noyce, 1959 yılında transistörü yaygınlaştırmak için, bir devreyi oluşturan herşeyi, yani dirençleri, kapasitörler, transistörleri ve iç bağlantıların hepsini aynı silikon üzerine yerleştirmeyi planladı. Elektrik sinyalleri silikonun üzerinde ince bir film tabakası şeklinde gerçekleştirilen yollarla aktarılacaktı. Altı ay önce Texas Instruments’dan Jack Kilby de benzer bir düşünce geliştirmişti. Ama onun önerisinde yonga üzerindeki elemanlar çok ince altın yollarla birbirlerine bağlanıyordu. Üstelik bu yolları elle bağlamak gerekiyordu. Noyce’un çok daha pratik olan önerisi onun tümleşik devrenin babası olarak adlandırılmasını sağladı (Bu arada Texas Instruments ile Fairchield patent konusunda anlaşamadılar ve 10 yıl sürecek bir hukuk savaşına giriştiler. Sonunda da anlaşmaya vardılar.)
Küçük, kişisel bilgisayar çağını mümkün kılan şey transistör değil tümleşik devrenin bulunuşu oldu. Noyce “Ilk başlardan beri tümleşik devrelerin ana kullanım amacının bilgisayarlar olduğunu düşündüm” diyor. Ama 1960’ların başında hiçkimse, Noyce dahil, tümleşik devrenin nereye kadar gideceğini hesaplayamıyordu. “Bilgisayarın maliyetinin milyonlarca dolardan yüzbinlerce dolara inebileceğini görebiliyorduk. Ama bin dolara bir PC-yok bu kadarını düşünmüyorduk doğrusu.”
Tümleşik devrenin tutunması yavaş oldu. Fairchield’ın ilk yongası 1960 yılında piyasaya sürülen bir flip-flop devresiydi. Üstünde dört transistör ile 2 direnç vardı ve fiyatı 120 dolardı. Fiyatının yüksekliği yüzünden siparişler yalnızca ordudan ve NASA’dan geliyordu. Ama yonga üretim teknikleri geliştikçe fiyatlar düştü. 1964’e kadar 100 transistörlük bir devrenin fiyatı 50 dolarlara düşmüştü ve bu devreleri kullanan bilgisayarlar piyasaya sürülmeye başlanmıştı.
Fairchield piyasadaki en yetenekli insanlar için yol gösterici bir niteliğe sahipti. Bu alana yatırım yapmak isteyen risk sermayedarları sayesinde Fairchield bir firma üretim merkezi oldu. 1960 ile 1968 yılları arasında en az sekiz firma Fairchield’dan ayrılan kişilerce kuruldu. Noyce bunu şöyle açıklıyor: “Biz en parlak, en hırslı, en yetenekli insanları çalıştırdık. Onlar da şöyle düşündüler: Eğer patronlarımız yapabiliyorsa biz niye yapamayalım? Böylece birçok firma türedi.” Bütün bu ayrılmalar ve ayrılanların yarattığı rekabet yüzünden Fairchield kötü bir duruma düştü ve ilkönce Schlumberger firmasına, sonra da rakibi National Semiconductor’a satıldı.
Fairchield sektörün en parlak firmalarını kuran yetenekli insanlar için bir bakıma okul oldu. Bu okuldan ayrılanlar birçok teknik ve idari bilginin yanısıra, şirket kültürünü de yanlarında götürdüler. Fairchield’ın şirket kültürü entegre devreden sonra Noyce’un ikinci büyük icadıydı. Bu kültür eşitlikçi ilkelere dayanıyordu. Noyce “Hiçbir zaman yukardan aşağıya empoze edilen bir otorite sorunu olmadı.” diyor. “Otorite, aşağıdakiler tarafından kabullenilen, onaylanan bir otorite idi.” Çalışan kişiler eşit haklara sahiptiler. Örneğin, yöneticilerin ayrı bir park yeri, büyük çalışma odaları ve ayrı bir yemek salonları yoktu. Burada mevkilerin değil düşüncelerin önemi vardı. Tümleşik devreleri daha iyi bir şekilde üretmek için bir çözüm bulan yeniyetme bir mühendis bile bu organizasyon içinde çabucak yükselebilirdi. Yapmaları gereken tek şey bir toplantıda kalkıp düşüncelerini belirtmekti. Noyce’un kapısı da bu türlü mühendisler için herzaman açıktı. Isteyen herkes istediği kadar sorumluluk ve yükümlülük alabilirdi.
Yanıt yok