Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
evlet kurumu içinde siyasal iktidardan söz etmek gerekmektedir. Siyasal iktidar sadece devlet kurumu içinde değil, devlet haline gelememiş toplum ve topluluklarda da vardır (Kışlalı 1994: 94).
İktidar denildiğinde kendi iradesini egemen kılabilme, başkalarının dayanışmalarını denetleyebilme, bir şeyi yapmaya veya yapmamaya zorlayabilme gücüdür (Kışlalı 1994: 95).
Siyasal iktidar için Parson; ‘belli bir topluluğun üyelerinin ortak çıkarları açısından taşıdığı önem nedeniyle meşru sayılan bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesine yönelik bir genel yetkinin uygulamaya konulmasıdır’ demektedir (aktaran Kışlalı 1994: 95). Siyasal iktidar denildiğinde toplumun tümünü kapsadığı anlaşılmaktadır. Siyasal iktidar, en genel, en kapsamlı, en üstün, toplumu oluşturan bireyler üzerinde zor kullanma tekeline sahip bulunan bir iktidar biçimidir (Kışlalı 1994: 95).
Münci Kapani, iktidarı kuvvet ile rızanın toplamı olarak tanımlamaktadır (aktaran Kışlalı 1994: 96). Siyasal iktidarın kaynaklarına baktığımızda Max Weber’in meşru otorite türleri sınıflamasına bakmakta yarar vardır. Siyasal iktidarın temel öğelerinden birisini, ‘buyurma gücü’ olarak tanımlanabilecek olan ‘otorite’ olgusu oluşturmaktadır (Kışlalı 1994: 96).
İktidar kavramı otoriteyi de içerir. Otoritenin olduğu her yerde “yönetilenler” ve “yönetenler” ayrımı vardır (Kışlalı 1994: 15–6). İktidar kavramı karar alma ve onu uygulama, uygulatma gücünü içerir. Bu nedenle iktidar denildiğinde sadece siyasal iktidar akla gelmemelidir. “Ekonomik iktidar”, “aile içinde iktidar” gibi olgular, siyasal iktidarın dışındaki iktidar kavramlarıdır (Kışlalı 1994: 16).
Toplumda farklı güç şekilleri söz konusudur ve kısaca şu şekilde değinilebilir.
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
1. Yaptırım
Günlük yaşamda en çok kullandığımız güç şeklidir. Karşılığında ödül veya ceza verilir. Bir işyerinde işçinin verimliliği arttırmasına karşılık maaşının artması veya yeterli çalışmaması sonucu işini kaybetmesi yaptırımlara örnek olarak verilebilir. Herkes bu gücü kullanabilir. Toplumda yaygın olarak kullanılan ve enformel toplumsal denetim olarak adlandırılan bu güç, siyaset kurumunun dışındadır.
2. Nüfuz
İnsanları birtakım bilgilerle etkileyerek, istenilen şeyleri yapmalarını sağlamaktır. Bu süreçte ödül veya ceza söz konusu değildir. Bu süreçte bireyin – etki eden kişinin – denetimi çok az veya hiç yoktur.
3. Güç
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
Gücün uygulanması birçok yolla gerçekleşmektedir. Siyaset kurumu içinde değerlendirilen güç kavramının sağlıklı bir tanımının yapılması gerekmektedir. Güç, bireylerin ya da grupların başkalarının direnmesine rağmen istenilen sonuçları başarabilme yeteneğidir. Büyük bir ölçüde güç uygulama işlevi hükümetin işidir. Hükümet ise bir toplumun siyasal yaşamını yönlendiren formel bir organizasyondur. Weber, çok az sayıda hükümet, halkın itaatini tehdit yoluyla sağlayabildiğini öne sürmüştür.
Gücün, sadece kaba güç ve zorlamayla elde edilmesi karmaşık ve gelişmiş toplumlar için bir kâbustur. Toplumsal düzenin bozulması söz konusudur. Çünkü toplumsal düzenin sağlanması belli oranda uzlaşmayı gerekli kılmaktadır.
Kültürel normların uzlaşmanın sağlanmasında önemli bir işlevi vardır. Bu açıdan güç, toplumsal ilişkilerin temel unsurlarından biridir.
4. Güç Kullanımının Meşruiyeti: Otorite
Yaptırım ve nüfuz toplumsal ilişki sürecinde herkes tarafından kullanılabilir. Her iki kategoride ele alınan gücü, siyaset kurumu içinde ele alamayız. Siyaset kurumu içinde ele alabileceğimiz güç, otoritedir. Otorite fiziksel güç kullanma yetkisidir. Herhangi birine karşı isteğinin tersine bir şeyler yaptırabilme yetkisidir.
Polisin güç kullanma otoritesinin kaynağı devletin yasalarıdır. Polisin hangi koşullarda ve ne ölçüde güç kullanacağı ilgili yasalarda ayrıntılı olarak belirtilmiştir.
Bir kişinin cumhurbaşkanı, başkan, başbakan olabilmesi için nasıl bir sürecin yaşanması gerekmektedir? Birey güç kullana-bilme statüsünü nasıl elde etmektedir? Bir grupta gücün kimler tarafından ve nasıl kullanılacağına dair karar verme süreçleri hakkında neler söyleyebiliriz? Bu sorunun yanıtının verilebilmesi için Max Weber’in çalışmalarına göz atmak gerekmektedir. Toplumda güç, otoriteye nasıl dönüştürülebilir?
Otorite halkın meşru kabul ettiği güçtür. Güç ile otorite aynı şey değildir. Meşruiyet denildiğinde hükümetin otoritesine rıza gösterilmesi anlaşılmaktadır. Weber üç çeşit meşru otoriteden söz etmektedir (Weber 1998).
Geleneksel Otorite
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
Geleneksel otoritenin meşruiyet kaynağı geleneklerdir. Bu süreçte alternatif otoritelerin varlığı söz konusu değildir. Toplumda otoriteyi elinde bulunduran kişinin yaşadığı sürece otoritesini kaybetmesi söz konusu değildir. Krallığın veya padişahlığın babadan oğula geçmesi yoluyla geleneğinin devam etmesini buna örnek olarak verebiliriz.
Geleneksel otorite yapısı içinde yöneten ile yönetilenler arasında açık bir pazarlıktan söz edilemez. Yönetici (hükümdar) kararlarında bağımsızdır. Bunun istisnaları da vardır. Osmanlı padişahlarının karar alma sürecinde Osmanlılara özgü bir yapı vardır ve karar alma süresinde her ne kadar Padişah söz sahibi ise de; divanın ve ulemanın görüşleri de önemli ölçüde dikkate alınmıştır.
Osmanlı yönetim sisteminde en önemli farklılıklardan biri de bireylere yöneticilere karşı şikâyet hakkının tanınmış olmasıdır ki; bu modern demokrasilerde görülen bir uygulamadır. Bu çerçevede Osmanlı adalet sisteminde, şikâyetlerin bizzat en üst yönetici tarafından sonuçlandırılarak müştekiye sonuçlarının bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir (İnalcık 2000: 49–55).
Diğer toplumlarda da yazılı olmayan sınırlamaların varlığından söz edilebilir. Hiç kimse bir topluluğu sadece korkuya dayalı olarak yönetemez.
Sanayi öncesi toplumlar Weber’e göre geleneksel otoriteye bağlıdır. Geleneksel otorite yapısında güç, yerleşmiş kültürel kalıplar yoluyla meşrulaştırılmaktadır. Geleneksel otorite de, güç toplumun ortak hafızasından doğmaktadır. Dolayısıyla insanlar sosyal ilişkilerdeki eşitsizlikleri kutsal saymaktadır.
Toplumlar sanayileştikçe geleneksel otorite zayıflamaya başlamıştır. Sanayi üretimi, uzmanlaşmayı, bilimsel düşünceyi, sosyal değişmeyi ve kültürel farklılıklarla bir arada yaşamayı gerekli kılmıştır.
Geleneksel otorite, başta aile, eğitim kurumları olmak üzere günlük yaşamın diğer boyutlarında da ortaya çıkmaktadır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki egemenliği “patriyarşi” olarak adlandırılır ve tüm toplumlarda yaygın bir şekilde görülmektedir. Ebeveynlerin çocuklar üzerindeki otoritesi de geleneksel otorite olarak kabul edilir.
Karizmatik Otorite
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
Karizmatik lider kişisel yeteneklerine bağlı olarak toplumu yönetir. Karizmatik lider uygun durumla bir arada olmalıdır. Aksi halde toplumun yönetilebilmesi için sadece karizma yeterli değildir. Bu arada karizmanın oluşturulma süreçlerine de bakılması gerekmektedir. Günümüzde kişilerin karizmalarının oluşturulmasında medyanın rolü büyüktür. Özellikle medyanın siyasetçileri topluma nasıl sunduğu büyük önem taşımaktadır.
Karizmatik otoritenin kaynağı olağanüstü kişisel vasıflar, beceriler ve yeteneklerdir. Geleneksel ve bürokratik otorite toplumsal kaynaklı olurken, karizmatik otorite kişisel vasıf ve yeteneklerle ilgilidir. Tarih boyunca toplumlarda birçok insana karizmatik otorite atfedilmiştir. Karizmatik liderler, insanları takipçileri haline getirebilmektedirler. Karizmatik otorite zaman içinde geleneksel ve bürokratik otorite haline dönüşebilir.
Rasyonel-Yasal Otorite
Yasallık inancı, günümüzde en yaygın meşruiyet biçimidir (Weber 2002: 70). Modern toplumların temel özelliklerinden biri de otoritenin kaynağının yasalara dayalı olmasıdır. Buna “rasyonel-yasal otorite” denilmektedir. Rasyonel-yasal otorite geleneksel ve karizmatik otoriteden farklıdır. Kişinin geldiği soy, ailesi, ana veya babasının kim olduğu ve karizmatik özelliklerinin neler olduğu önemli değildir.
Formel yasalar, yasal otoritenin kaynağını oluşturmaktadır. Yasal otoritenin geçerli olduğu toplumlarda liderin gücü yasalarla belirlenir ve sınırlanır. Otoritenin kaynağı hukuk sistemidir, kurallar yazılı olarak belirlenmiş ve ilan edilmiştir.
Rasyonel-yasal otoritenin egemen olduğu toplumlarda yönetilenler ile yöneticiler arasında açık bir pazarlık vardır. Yasalar, yöneten ve yönetilenlerin hak ve yükümlülüklerini açık olarak belirtmiştir.
Geleneksel otoritenin ve karizmatik otoritenin egemen olduğu toplumlarda ise yasaların belirlenmesi sürecinde liderlerin önemli bir rolü vardır. Burada yöneticiler veya hükümet, vatandaşlardan yasaları bilmelerini ve yasalara uymalarını istemektedir.
Hükümetin meşruiyetinin kaynağının, rasyonel-yasal temelinin olmasının birtakım sonuçları vardır. Modern bir hukuk sisteminin geliştirilmesi ve hukukun uygulanabilmesi için gerekli toplumsal yapının oluşturulması gerekmektedir. Başta polis örgütü, mahkemeler, polis eğitim kurumları, hukuk fakülteleri ve ilgili bürokratik kurumlar etkin bir şekilde işlemelidir.
Rasyonel-yasal otorite ‘bürokratik otorite’ olarak da adlandırılır. Bürokratik otoritenin meşruiyet kaynağı, yürürlükteki yasalar ve düzenlemelerdir. Yasal otoritede güç, hükümetlerin içinde meşrulaştırılır.
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
Daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi; sanayi toplumlarında bürokrasi, rasyonel düşüncenin temelini oluşturmaktadır. Rasyonel düşünce geleneksel uygulamaları ortadan kaldırırken, bürokrasiyi de geliştirmektedir.
Toplum ve Güç
Siyasal sistemler tarih boyunca birçok farklı şekilde meydana gelmiştir. Toplumlarda zenginlik ve güç az sayıdaki seçkinlerin eline geçmiş ve toplumlarda hiyerarşik yapılar ortaya çıkmıştır. Sanayi öncesi toplumlarda dengesiz bir güç ilişkisinden ve dağılımından söz edilebilir. Feodal toplumlarda siyasal güç toprak sahiplerinin elindedir. Bu nedenle siyaset de güçlülerin elinde bulundurduğu bir kurumdur.
Sanayileşme ile birlikte yeni bir üretim şekline de geçiş sağlanmıştır. Yeni sosyo-ekonomik ilişkiler, yeni sınıflar ortaya çıkmıştır.
Toplumların sanayileşmesi ile birlikte geleneksel norm ve değerlerin etkisi azalmıştır. Burjuva, ekonomik gücünü siyasal güce dönüştürme çabasına girmiştir. Toplumların genişlemesi ve gelişmesi sonucu siyaset, “ulusal hükümet” veya “siyasal devlet”i oluşturmuştur. Siyasal partiler ortaya çıkmış ve işçiler çıkarlarını ve isteklerini savunmak amacıyla organizasyonlar kurmuşlardır. İşçiler ile işverenler arasında pazarlık süreci başlamıştır.
Modern teknoloji ve siyasal mekanizmaların gelişmesiyle birlikte ise ulus-devletler ortaya çıkmıştır.
Dünyadaki siyasal sistemler monarşi, otoriterlik, totaliterlik ve demokrasi olmak üzere başlıca dört kategoride ele alınmaktadır.
Monarşi
Monarşi, tarım toplumlarında görülen bir siyasal sistemdir ve monarşilerde yönetim, kuşaklar boyunca aynı soydan gelen aileler tarafından gerçekleştirilmektedir. Monarşinin meşruiyet kaynağı geleneklerdir. Suudi Arabistan gibi bazı ülkelerde monarşi, yönetim gücünü elinde tutmaya devam etmektedir.
Yirminci yüzyılda eşitlikçi siyasal iklimler monarşinin gücünü zayıflatmıştır. Seçilmiş yöneticiler işbaşına gelmiştir. İspanya, İsveç, Belçika, Danimarka ve Hollanda’da monarşiler anayasal monarşiler olarak tanımlanmaktadır. Yani Monarklar, sembolik anlamda devletin başıdırlar. Fakat seçilmiş politikacılar ve başbakan, anayasanın verdiği yetkiler çerçevesinde ülkeyi yönetirler.
Otoriter Yönetim
Ceza Hukuku,
bitirme ödevleri,
Siyaset Sosyolojisi,
Uluslararası örgütler bitirme tezi,
Uluslararası İlişkiler,
Siyaset Bilimi,
Ekonomi,
Hukuk,
Devlet Politikası,
Uluslararası Hukuk,
Uluslararası İşletmecilik
Uluslarası İlişkiler Bitirme Tezi,
Bölgesel Entegrasyon Teorileri,
Bazı toplumlarda halka çok daha az söz verilmektedir. Hükümete halkın katılımını engelleyen siyasal sistemler, otoriter sistemler olarak tanımlanmaktadır. Otoriter sistemlerde, liderlerin görevden alınmasını sağlayan yasal düzenlemeler yoktur. Muhalefetin sesini yükseltmesini sağlayan kanallar ise kapalıdır.
Totaliter Yönetim
Halkın yaşamlarını geniş ölçüde denetleyen bir siyasal sistemdir. Totaliter yönetimler vatandaşların tüm davranışlarını denetim altına alır, bu amaçla gelişmiş teknolojilerden de faydalanır. Gizli kameralar, bilgisayarlar, haberleşme araçlarının denetimi yapılmaktadır. Totaliter yönetimlerde de muhalefet yasaklanmıştır. Totaliter yönetimlerde bireyler siyasal sisteme kayıtsız şartsız bir şekilde bağlı olmaları istenir. Bireylerin toplumsallaştırılması sürecinde bireylerin siyasal sisteme itaat etmesi beklenir.
Yanıt yok